İsmail Faruk Aksu, "Adım Adım 2023 – İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma Toplantıları” kapsamında İstanbul Silivri’de yaptığı konuşmada, "Siyaset suçun ve suçlunun himaye edileceği bir alan değildir. Kim suç işlemişse bunun bedeline katlanmak durumundadır." dedi,
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, İstanbul-Silivri'de yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Son iki yıldır ekonomik ve sosyal hayattaki gelişmeler, Covid 19 salgınının seyrine bağlı olarak şekillenirken, bu yılın başından itibaren de hemen yanı başımızda başlayan Ukrayna Rusya savaşı küresel siyasi ve ekonomik gelişmelerde belirleyici rol oynuyor. Küresel enflasyonun tırmanışı her ülkenin ortak sancısı, fiyat artışlarındaki konjonktürel sıçrayışlar bugünkü dünya manzarasında tüm ülkeleri meşgul eden, Kovid-19 salgını ve Ukrayna kriziyle daha da karmaşıklaşan bir vakadır. Küresel ölçekteki bu sorunun nasıl ortaya çıktığı da bellidir. Kuşkusuz Türkiye’nin kendi dinamikleri dışında gelişen küresel ekonomik riskler, Türkiye ekonomisini de etkilemektedir. Olumsuz şartlara rağmen Türkiye ekonomisi, alınan yerinde tedbirler, atılan önemli adımlar ve gösterilen kararlılık sayesinde üstün performans göstermeye devam etmektedir. Alınan tedbirlerle birlikte, milletçe dayanışma ve yardımlaşma anlayışıyla sürecin olumsuz etkileri el birliği ile aşılacaktır.
Nitekim gelişmeler hükümet tarafından dinamik bir şekilde izlenmekte, bir yandan enflasyonla mücadele politikaları uygulanırken bir yandan da gelir artırıcı politikalarla vatandaşlarımızın enflasyona ezdirilmemesi sağlanmaktadır. Bu kapsamda temel gıda ve temizlik maddelerinde, enerjide, konutta ve günlük kullanıma ilişkin birçok mal ve hizmette vergi indirimlerine gidilmiş, doğalgaz ve elektrikte indirimli tarife kapsamı genişletilmiş, tarımsal destekler artırılmış, esnafa yönelik yeni destek ve teşvikler verilmiş, çalışanların ücret artışları da buna göre düzenlenmiş, düzenlenmeye devam edilecektir. İhracat rekorları kırılırken hızlanan yatırım seferberliği, yaygınlaşan hizmet siyaseti Türkiye’mizin çehresini değiştirmekte, geleceğimizi güçlendirmektedir. Bir yandan da terörle ve egemenlik haklarımıza yönelik saldırılarla kararlı mücadele sürdürülmektedir. İnanıyoruz ki, pazarda, markette ve diğer alanlarda insanımızın refahını ve geçim standartlarını olumsuz etkileyen fiyat artışlarının da önüne geçilecek, enflasyon canavarının başı mutlaka ezilecektir.
Enflasyonun arkasına saklanarak, Türkiye’yi taşa tutmaya, atılan her adımı sekteye uğratmaya çabalayan karanlık mahviller ise hüsrana uğrayacaktır. Suriye, Irak, Afganistan, Kafkaslar, Doğu Akdeniz, son olarak da Ukrayna Rusya krizi olmak üzere yaşanan olayların büyük çoğunluğu yakın coğrafyamızda cereyan etmekte, bu çatışmaların yol açtığı sorunlar ve insani dramlar bölge ülkeleri ile birlikte ülkemizi de yakından etkilemektedir. Çok şükür ki Türkiye, bu kaotik ortamda bir huzur ve güven adasıdır. Türkiye güven duyulan bölgesel ve küresel aktör olarak, diplomasinin de önemli merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Küresel meydan okumalara rağmen egemenlik haklarımıza yönelik saldırıları kararlılıkla püskürtmeye devam etmektedir. Artık iç çekişmelerle oyalanan, kendi sorunlarından dışarıda ne olup bittiğinin farkında olmayan bir Türkiye yoktur.
Gelişmelere yön veren, olaylar karşısında daha hızlı reaksiyon gösterebilen, hak ve menfaatlerini koruma kararlılığıyla hem diplomasinin imkânlarını hem de caydırıcı gücünü ortaya koymaktan çekinmeyen bir Türkiye vardır. Ancak Türkiye’nin gelişmesinden, güçlenmesinden, demokratik kazanımlarından, uluslararası alandaki etkinliğinden rahatsızlık duyan güçler yalan ve iftira siyasetine devam etmektedir. Milletimiz bugün iki ayrı siyaset tarzıyla karşı karşıyadır. Bir yanda cumhur ittifakı eser ve hizmet siyaseti ile Türkiye’yi küresel güç yapma mücadelesine devam ederken; diğer yanda CHP, İP ve 6+1 masa bileşenlerinin iftira ve yalan siyaseti gittikçe derinlik kazanmaktadır. Türkiye’nin büyümesinden, gelişmesinden, gücüne güç katmasından rahatsız olanların nasıl bir zafiyete, nasıl bir zillete düştüğü fazla söze gerek bırakmayacak ölçüdedir.
Şu hale bakınız ki; yüce Peygamberimizin fethini müjdelediği, en büyük Türk kenti İstanbul’da; CHP’nin; il başkanı, devlete seri katil diyen, asılsız ermeni soykırım iddialarına sahip çıkan, domuz etini hızlı yemekle övünen, Atatürk’e Atatürk demeyen; büyükşehir belediye başkanı ise 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramında, onca saygıdeğer sanatçımız varken bu günü sözde Pontus soykırımı olarak kabul edenlerin sözcülüğünü yapan bir sözde sanatçıya İstanbul’da konser verdirerek bu iftiraya destek olan birisidir. Bunlar Ayasofya’nın müslüman gönüllerle buluşmasına da karşı çıkanlardır. Atatürk’ü ağzına almaya yüzü olmaması gereken bu zihniyet sahiplerinin, bir de Atatürk havaalanı üzerinden Atatürk’ü istismar etmeye kalkmaları iki yüzlülük, yapılacak millet bahçesine çevrecilik adına karşı çıkmak ise tam bir tutarsızlıktır.
İstanbul’a hizmet için seçilen belediye başkanı, her zor gününde İstanbul’u yüz üstü bırakıp gitmiş, gizli ve siyasi gündemlerin peşinden sürüklenmiştir. Bunun neresi İstanbul’a hizmetle ilgilidir ve neresi ahlakidir. İstanbul büyükşehir belediyesinin konsolide bütçesi 104,5 milyardır. Bu devasa bütçesi ve geliri ile Büyükşehir Belediyesi üç yılı aşkın süredir bir yatırıma imza atmamış, İstanbulluların hizmetine bişey sunmamış, Silivri’li çiftçimize destek olmamıştır. Yaptığı sadece, hükümetin İstanbul’luların refahı için hizmete koyduğu dünya çapındaki yatırımlara kara çalmak, partizanca yaklaşarak işçileri işten çıkarmak, insanların ekmeğiyle, aşıyla oynamak, yerlerine de PKK’lıları işe almak olmuştur.
Bugün geldiğimiz noktada CHP; takip ettiği siyasetle, Türk Milletinin egemenlik ve tarihsel haklarıyla bütünüyle çatışan hale bürünmüştür. Muhalefet demek, Türkiye’ye karşı cephe açmak, ayağımıza pranga vurmak değildir. Siyaset, hükümet gitsin de ülke yanarsa yansın diyerek devlete düşmanlık yapmak hiç değildir. Son olarak CHP Genel Başkanı, İstanbul il başkanı hakkında kesinleşen yargı kararını tanımadığını belirterek il başkanının görevinin başında olduğunu açıklamış, Anayasayı çiğnemiştir. Kılıçdaroğlu bu tavrı ile Türk devletine seri katil iftirasının yanında yer almış, Türkiye Cumhuriyeti devletinin alenen aşağılanmasına destek olmuştur. Suçu ve suçluyu korumuştur.
Siyaset suçun ve suçlunun himaye edileceği bir alan değildir. Kim suç işlemişse bunun bedeline katlanmak durumundadır. Kılıçdaroğlu grup toplantısında ayrıca “yolunu kaybeden bir MHP var” diyerek bulunduğu yerin, baktığı pencerenin şifrelerini bir kez daha açık etmiştir. PKK’nın, FETÖ’nün, emperyalistlerin, mandacıların, Atatürk düşmanlarının, Türkiye hasımlarının gözüyle bakınca, evet, biz onların tam karşısında, Türk devletinin ve milletinin yanındayız. Kendisine tavsiyemiz Ankara merkezli, Türkçe bakış açısıyla Atatürk’ün mandayı reddeden tam bağımsız Türkiye kararlılığıyla meselelere bakabilmeyi denemesidir.
Milliyetçi Hareket Partisi; kurulduğu günden itibaren varlığını Türk milletinin varlığına adamıştır. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettiği gibi “Milliyetçi Hareket Partisi Samsun’a çıkan fikirdir, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Büyük Taarruz’da düşmanı mahv-ı perişan eden, önüne kattığı gibi kaçtıkları yere kadar kovalayan kahramanlığın varisidir.” Milliyetçi Hareket Partisi işgal ve ihanete asla prim vermeyen, vermeyecek olan muhteşem bir millet eseridir. Biz damarlarımızda dolaşan kanın kudretinden şüphe duymayan bir duruşun neferleriyiz. “Ne Mutlu Türküm Diyene” seslenişi bizim irade bayrağımızdır. Takip ettiği siyasetle, Türk Milletinin egemenlik ve tarihsel haklarıyla bütünüyle çatışan, Atatürk’ün partisiyiz derken Türkiye Cumhuriyet’ini yıkmak, Türk vatanını bölmek isteyenlere, devleti işgalcilikle ve katliam yapmakla suçlayanlara sahip çıkanlar, MHP ye yön gösteremez, istikamet çizemez.
Milletten umudunu kesen CHP, milli irade yerine emperyalist güçlere bel bağlamıştır. Bunun için toplumsal ayrışmayı körüklemek, Türkiye’yi eskiden olduğu gibi müdahalelere açık bir ülke haline getirmek istemektedir. Bugünkü üst yönetimi ile CHP, Atatürk’ün “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyerek çıktığı yolu çoktan terk etmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülkemizi ve milletimizi güvenli bir geleceğe taşımaya, Türkiye’yi lider ülke yapmaya kararlı ve hazırlıklıyız. Cumhur İttifakı Türk milletinin milli birliğini, tarihsel haklarını, toplumsal huzurunu, iç barışını, bekasını, refah ve zenginliğini temine kararlıdır. Bu şuurla, bu inanışla, 2023 yılının Haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerine hazırlanmakta, bütün imkan ve inancımızla çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Adım adım 2023’e ulaşacağız, ilçe ilçe gezip insanlarımızla görüşeceğiz, konuşacağız, desteklerini isteyeceğiz, mutlaka da anlaşacağız. İnanıyoruz ki Cumhur ittifakı ile ülkemizin geleceği aydınlıktır, aşılamayacak sorunumuz, çözülemeyecek problemimiz yoktur.
Önemli olan millî birlik ve beraberliğimizin korunması, güçlü demokrasimizin, siyasi istikrarımızın bozulmaması, Türkiye'yi kaosa sürüklemek isteyenlere, amaçları uğruna ülkemizi yangın yerine çevirmekten çekinmeyenlere fırsat verilmemesidir. Gayretimiz; "Herkes Eşittir Türkiye" anlayışıyla, insanlarımızın mutlu, huzurlu ve gelecekten daha umutlu olduğu; küresel güç Türkiye’nin inşasıdır. Türkiye’nin istiklal içinde istikbale taşınması, devletimizin ve milletimizin ilelebet payidar kılınmasıdır. Konuşmama son verirken katılımınız için tekrar teşekkür ediyor, sizleri hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.