Konuyla ilgili tartışmalara değinen Feti Yıldız, "Birinci sınıfa ayrılmış hakimlerin seçim süreci ve sonucu üzerinde etki yaratma, seçmen iradesinin anayasal ilkelere uygun olarak seçim sonucuna yansımasını etkileme ya da seçime katılanların bir kısmına avantaj veya dezavantaj oluşturma gibi bir fonksiyon icra edeceklerini iddia etmek, meslek mensuplarına yapılabilecek en büyük hakaret ve iftiradan ibarettir." dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, açıklaması şöyle;
"Son günlerde çeşitli mecralarda yapılan tartışmalarda Yargı mensuplarına ağır hakaretler edilmekte, şeref ve haysiyetlerine hayasızca saldırılmaktadır.
Bu saldırganların aynı teknenin hamuru oldukları ilk bakışta görülmektedir. Koalisyon Hükümetleri dönemlerinde SHP-CHP li Adalet Bakanları yargıda kadrolaşmayı hukuka aykırı olarak yaptıkları işlemleri kamuoyu ile paylaşmışlardır.
O dönem iki bin hakim alımıyla ilgili olarak;
“Bu kadroları örgütüme vermeyip de Ülkücülere mi, MHP’liye mi verseydim?" diyebilmiştir.
Bir diğer Bakan “Benim dönemimde iki bin hakim aldık bu kadrolar yeşerecek demokrat insanlardır.Yaptığım suçsa işlemeye devam edeceğim.” demiştir.
O dönemde sınavda ilk yüz sırayı alan ,dereceye giren 57 Ülkücü mülakatta elenmiştir.
Bu tarihsel ayıbın bugünkü temsilcilerinin fütursuzca sarfettikleri sözlerin bizce bir değeri yoktur.
Siyasi Partiler ve Seçim Kanunda değişiklik yapan kanun teklifi ile İl ve İlçe Seçim Kurullarının teşkilini, il merkezinde görev yapan 1.sınıfa ayrılmış Hakimler arasından adli yargı ilk derece mahkemesi Komisyonlarınca yapılacak kura ile belirlenecektir.
Hakimler ve Savcılar Kanununun 15. Maddesini takip eden diğer maddelerde de derece ve kıdem ilerlemeleri ile terfiler ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Kanunun 32. Maddesi birinci sınıfa ayrılabilmenin koşullarını düzenlenmiştir. Birinci sınıfa ayrılabilmek için:
Birinci dereceye yükselmek,
Hakimlik ve savcılık mesleğinde on yılını doldurmak,
Bilimsel güç ve yeteneği ile hizmet ve meslekteki başarısına göre emsali arasında temayüz etmiş olmak,
Yer değiştirme cezası almamış olmak,
Kınama, kademe ilerlemesinin durdurulması veya derece yükselmesinin durdurulması cezalarını aynı neviden olmasa bile birden fazla almamış olmak,
Mesleğin vakar ve onuruna dokunan veya kişisel haysiyet ve itibarını kıran veya görevle ilgili herhangi bir suçtan affa uğramış olsa bile hüküm giymemiş olmak gerekir.
Meslekleriyle ilgili yüksek lisans öğrenimi yapmış olanlarla Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsünün yüksek lisans programını ve Türkiye Adalet Akademisinde bir akademik yıldan az olmamak üzere düzenlenen uzmanlık eğitim programını başarıyla bitirenler için dokuz, meslekleriyle ilgili öğrenim dallarında doktora yapanlar için sekiz yıllık meslek kıdemi, birinci sınıfa ayrılmada yeterli sayılır.
Ayrıca fiilen avukatlıkta geçen sürenin üçte ikisi, hâkim ve savcı adaylarının 4954 sayılı Kanunda belirtilen staj dönemlerini aşan adaylık süreleri, avukatlık stajının üçte ikisi ve askerlik hizmetinde geçen sürenin yarısı, birinci sınıfa ayrılmaya esas sürenin hesabında dikkate alınır.
Ancak birinci sınıfa ayrılabilmek için her halde meslekte fiilen üç terfi dönemi çalışmak zorunludur.
Hiçbir hakim ve savcı 3 terfi dönemini doldurmadan birinci sınıfa ayrılamaz. Meslekte bir terfi dönemi 2 yıldır. Dolayısıyla bir hakim ya da savcı bütün niteliklere haiz olsa dahi kura çekip göreve başladıktan sonra 6 yılını doldurmadan birinci sınıfa ayrılamaz.
Şu halde 2022 yılı Haziran ayında Seçim Kurulları oluşturulacaksa 2022 yılı Nisan defterinde ya da öncesinde birinci sınıf olan hakimler kuraya katılabileceklerdir.
2022 Nisan ayında birinci sınıf olabilmek için 2016 yılı Nisan ya da öncesinde kura çekmiş olması gerekir. 2016 yılı Nisan ayında kura çekebilmek için 2014-2015 yıllarında ya da öncesinde hakimlik stajına başlaması gerekir.
Birinci sınıfa ayrılmış hakimlerin seçim süreci ve sonucu üzerinde etki yaratma, seçmen iradesinin anayasal ilkelere uygun olarak seçim sonucuna yansımasını etkileme ya da seçime katılanların bir kısmına avantaj veya dezavantaj oluşturma gibi bir fonksiyon icra edeceklerini iddia etmek, meslek mensuplarına yapılabilecek en büyük hakaret ve iftiradan ibarettir. Meslek örgütlerinin bu saldırılara sessiz kalması utanç vericidir."