Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, Amasya Bölge İstişare Toplantısında yaptığı konuşmada, birçoklarının kirli maksada hizmet ettiğini ve bunca iç ve dış kaynaklı hasmane girişimlere karşın Türkiye'nin bir 'Huzur ve Güven Adası' olduğunu söyledi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İsmail Faruk Aksu, "Milliyetçi Hareket Partisi olarak ekonomi politikalarının merkezine insanı koyan, eşitlik, ahlak ve adalet ilkelerini gözeten bir yönetim anlayışıyla toplumsal refahın artırılmasını öngörüyor ve bu doğrultuda gelişmeleri yakından takip ediyoruz." ifadelerini kullanırken konuşmasında şunlardan bahsetti:
GÜÇLÜ SİYASET, LİDER TÜRKİYE, HEDEF 2023
"Milli mücadelenin Samsun’da atılan ilk adımından sonra ilk tamimin yazıldığı ve "Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." diyerek milli mücadelenin yol haritasının belirlendiği Amasya’da, “Güçlü Siyaset, Lider Türkiye, Hedef 2023” sloganıyla gerçekleştirdiğimiz Bölge İstişare Toplantımız vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan kıvanç duyuyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi; Samsun’da, Amasya’da, Sivas’ta, Erzurum’da, Ankara’da şahlanan milli mücadele ruhu ve milli irade kararlılığı ile siyaset yapmakta, gelişmeleri Ankara merkezli ve Türkçe bakış açısı ile değerlendirmektedir.
Etrafımızda önemli olayların gerçekleşmekte olduğu süreçte Türkiye, terörle mücadeleyle birlikte karmaşık bölgesel gelişmelere ve özellikle Covid-19 salgınının ekonomiye ve vatandaşlarımız üzerine olan olumsuz etkisini azaltmaya odaklanmıştır.
Bu kapsamda Türkiye, güçlü sağlık ve sosyal güvenlik alt yapısı sayesinde hiçbir vatandaşını hastane kapılarında bekletmemiştir.
TÜRKİYE, BİR HUZUR VE GÜVEN ADASIDIR
Eş zamanlı olarak da ekonomik sorunlardan etkilenmemesi için esnaf, sanayici, çiftçi, çalışan ve ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın sıkıntılarını gidermek amacıyla önemli destek tedbirlerini süratle devreye koymuştur.
Yakın coğrafyamızda cereyan etmekte olan çatışmaların yol açtığı göç ve diğer sorunlar bölge ülkeleri ile birlikte en çok ülkemizi etkilemektedir.
Dünyadaki ekonomik ve siyasi güç rekabeti birçok insani ve ahlaki değeri yok etmektedir.
Çok şükür Türkiye, bu kaotik ortamda bir huzur ve güven adasıdır.
GÜÇLÜ DEVLET VE LİDER ÜLKE...
Şunu önemle ifade etmek gerekir ki son on yılda yaşanan gelişmeler, yakın tarihimizde eşine rastlanılmayan, Türkiye’yi birçok cephede bulunmaya mecbur kılan olaylar olmuştur.
Milletimizin huzur ve güvenliğini temin etme, egemenlik haklarımızı koruma, tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkma mecburiyeti, Türkiye’nin her bakımdan teyakkuz halinde olmasını gerektirmektedir.
Bu durum, ülkemize güçlü bir devlet ve lider ülke olma sorumluluğu yüklemektedir.
Geldiğimiz noktada salgına bağlı bazı sorunlarımız devam etse de üretim çarkları tüm hızıyla dönmeye başlamış, ekonomi büyümüş, ihracatta rekorlar kırılmış, ticari hayat hareketlenmiş, dış ticaret açığımız azalmış, tüm bu gelişmeler istihdama da yansımış, ekonomiye olan güven artmıştır.
Önümüzdeki süreçte alınan tedbirler sayesinde enflasyon da düşecek, vatandaşımızı rahatsız eden hayat pahalılığı sorun olmaktan inşallah çıkacaktır.
Atılması gereken ilave adımlardan birisi de Pandeminin yanı sıra, kuraklık, su sorunu, yüksek girdi fiyatları, ürünlerin pazarlanmasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle çiftçimizin yaşadığı sorunların çözümüne ilişkindir.
BİRÇOKLARI KİRLİ MAKSADA HİZMET ETMEKTEDİR
Milliyetçi Hareket Partisi olarak ekonomi politikalarının merkezine insanı koyan, eşitlik, ahlak ve adalet ilkelerini gözeten bir yönetim anlayışıyla toplumsal refahın artırılmasını öngörüyor ve bu doğrultuda gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak amacıyla iç ve dış kaynaklı hasmane girişimler eşzamanlı olarak devam ederken, dini ve milli değerlerimize, Atatürk’e, kadın ve çocuklara yönelik saldırı ve istismar girişimleri, toplumun sinir uçlarıyla oynamak amacıyla başlatılan bir operasyon zincirinin halkaları olarak dikkat çekmektedir.
Bu yöndeki birçok girişim görüntüde farklı, gerçekte aynı kirli maksada hizmet etmektedir.
Milli hedeflerimiz ve ortak değerlerimiz etrafında kenetlenmek, Türkiye ortak paydasında buluşmak, Anayasal düzene, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve kurucu değerlere saygı ile mümkün olabilecektir.
Devleti katil ve düşman gören, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve kurucu değerlerine saygı duymayan, üniter milli yapımızı kabul etmeyen kişi veya kurumlar bu tasnifin dışında Türkiye’nin düşmanlarıyla aynı safta yer almaktadır.
HDP DE BU KATEGORİDEDİR
Açıktır ki PKK’nın siyasi uzantısı HDP bu kategoridedir.
Bu nedenle meşru değildir, zararlıdır ve derhal kapatılması demokrasinin ve hukukun gereğidir.
İspanya’da terörü kınamadığı için bir siyasi parti kapatılırken, ülkemizde bölücülüğün odağı HDP’nin kapatılması ve bölücü milletvekillerinin milletvekilliklerinin düşürülmesi, CHP ve İP tarafından demokrasi kılıfıyla maskelenmeye çalışılmaktadır.
CHP Genel Başkanı’nın ve İP’in PKK’nın siyasi uzantısı HDP’yi meşru gören açıklamasının ardından Sezai Temelli’nin İmralı’yı adres göstermesi, CHP’li Aykut Erdoğdu’nun terörist Demirtaş’ı zilletin Cumhurbaşkanı adayı olarak görme arzusu, maşeri vicdandaki gerçek HDP’yi, CHP ve İP’in suratına tokat gibi çarpmış, bu partilere oy veren vatan, millet ve Atatürk sevgisiyle dolu vatandaşlarımızı hayal kırıklığına uğratmıştır.
HDP hakkında açılan kapatılma davasının görüşmeleri sürerken CHP ve İP’in bu açıklamaları, zillet ittifakı arasındaki kirli pazarlığın ve Anayasa Mahkemesini etkileme çabasının dışa vurumudur.
HİÇBİRŞEY DEVLET BEKASI, MİLLETİN BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNDEN ÖNEMLİ DEĞİLDİR
Terör Türkiye’nin en önemli sorunudur.
En temel insan hakkı olan “yaşama hakkını” ihlal eden terör, demokrasinin de amansız düşmanıdır.
Bugün 1984 yılından bu yana mücadele edilen bölücü terörün beli kırılmış, eylemler azalmış, teslim olan terörist sayısı artmış, örgüte katılım en düşük seviyeye inmiş, yurt içindeki terörist sayısı 250’nin altına düşmüştür.
Hem terör, hem de parlamenter sistemle yönetildiği dönemde demokraside yaşanan kesintiler milletimizin on yıllarının heba olmasına, önemli bir ekonomik ve sosyal maliyete, Türkiye’nin hedeflerinden uzaklaşmasına neden olmuştur.
Millet aklı, 15 Temmuz’da ülkemizin karşılaştığı işgal girişimi sonrası köklü bir yapısal değişim stratejisi ortaya konulmasını mümkün kılmış, aziz millet iradesiyle hükümet etme sistemi değiştirilmiştir.
15 Temmuz hain darbe girişimi, hiçbir mülahazanın devletin bekasından, milletin birlik ve bütünlüğünden önemli ve öncelikli olmadığını göstermiştir.
BU MİLLİ İRADEYE SAHİP ÇIKAN ANLAYIŞ, CUMHUR İTTİFAKINI DOĞURMUŞTUR
Bu süreçte milli iradeye, demokrasiye ve Türk devletinin bekasına sahip çıkan siyasetteki anlayış birliği, Cumhur İttifakının doğmasını sağlamıştır.
Cumhur İttifakı üstlendiği bu tarihi misyonuyla Türkiye’nin egemenlik haklarına, tarihi çıkarlarına, beka ve güvenlik hassasiyetlerine cesaretle sahip çıkmıştır.
Yeni hükümet sistemi, demokraside, ekonomide, siyasi ve sosyal hayatta ve milletler mücadelesinde Türkiye’nin stratejik hedeflerine ulaşmasını mümkün kılacak yönetimsel alt yapının teşekkül ettiği tarihi bir adım olmuştur.
Kuvvetler ayrılığı tahkim edilmiş, Meclisin yasama ve denetime ilişkin asli görevleri güçlenmiş, yürütme daha etkin, yargı daha bağımsız ve tarafsız hale gelmiştir.
Uygulama sürecinde, etrafımızdaki ateş çemberine rağmen elde edilen kazanımlar sistemin başarısını ispat etmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin mimarı Cumhur İttifakı, sahibi ise şüphesiz aziz milletimizdir.
2053 VE 2071 VİZYONUNA ADIM ADIM...
Cumhur İttifakı, milletimizden aldığı destek sayesinde azim ve kararlılıkla Türkiye'yi küresel bir güç haline getirmek için 2053 ve 2071 vizyonunun altyapısını adım adım oluşturmaya devam etmektedir
Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli, 18 Mart 2021 tarihinde yapılan Partimizin 13. Büyük Kurultayında, 2023 yılına ve sonraki sürece ilişkin yol haritamızı, geleceğe dönük 5 aşamalı stratejik hedefimizi kamuoyuna açıklamıştır.
Bu stratejik hedeflerin ilki; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne, daha yerinde bir ifadeyle Türk Tipi Başkanlık Modeline sahip çıkmak, ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına ve kökleşmesine hizmet etmektir.
YENİ BİR ANAYASA...
Sivil, geniş katılımlı, herkesi kapsayan, yeni yönetim sisteminin ruhuna ve dokusuna müzahir bir Anayasa ikinci stratejik hedefimizdir.
Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ihtiyacı yeni bir Anayasadır.
Türkiye’nin yakaladığı siyasi istikrar ve demokratik olgunluk “yeni bir Anayasa” için uygun iklimi oluşturmuştur.
Hatırlatmak isterim ki Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Partimizin hazırladığı “Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 maddelik Yeni Anayasa” çalışmasını 4 Mayıs 2021 tarihinde kamuoyuna açıklamış, önerilen Anayasa’ya ilişkin temel unsurları aziz milletimizle paylaşmıştır.
Yeni Anayasanın özünü oluşturan demokratik “Türk Tipi Başkanlık” sistemi, Türkiye’nin yarınlarının güvencesi olacaktır.
Çalışan, üreten, ruh kökümüzden beslenen yeni, yerli ve milli bir ekonomik sistemin ihyası ve inşası 3. stratejik hedefimizdir.
Cumhur İttifakı'nın varlığı içinde, son terörist son kanlı silahıyla ele geçirilinceye kadar terörle mücadeleye destek vermek, Türk milletini bu şiddet ve destek sarmalından çekip çıkarmak 4. stratejik hedefimizdir.
Hem ülkemizde hem de küresel ve bölgesel zeminde, diyalog, barış, huzur, sükunet ve istikrar 5. stratejik hedefimizdir.
Kadrolarımızla, ilkeli ve milliyetçi siyaset yapımızla, parlak bir istikbale varız, hazırız, ne gerekiyorsa da yapmaya kararlıyız.
ARTIK GELİŞMELERE YÖN VEREN BİR TÜRKİYE VAR
Artık iç çekişmelerle oyalanan, kendi sorunlarından dışarıda ne olup bittiğinin farkında olmayan bir Türkiye yoktur.
Gelişmelere yön veren, olaylar karşısında daha hızlı reaksiyon gösterebilen, hak ve menfaatlerini koruma kararlılığıyla hem diplomasinin imkânlarını, hem de caydırıcı gücünü ortaya koymaktan çekinmeyen bir Türkiye vardır.
Türkiye, Cumhur ittifakı birlikteliğinde milli hedefler doğrultusunda kararlılıkla yoluna devam etmektedir.
O sebeple; CHP, HDP ve İP başta olmak üzere zillet ittifakının “ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, kiminle olursa olsun hükümet gitmeli, Cumhur İttifakı bitmeli” yönündeki sakat, bencil ve sorumsuz yaklaşımı aziz milletimizin vicdanında mahkum olmaktadır.
Türkiye’nin önüne set çekmek isteyenlerin her yolu denediği bir ortamda yanan ormanlarımıza ve doğal afetlere ilişkin değerlendirmelerinde dahi bu zihniyet, siyasi rant devşirme anlayışı ile hareket etmiştir.
15 Temmuz hain darbe girişimini tiyatro olarak değerlendirenler de, milli irade yerine Biden’dan iktidar ve demokrasi dilenenler de CHP ve dostlarıdır.
CHP, BÖLÜCÜLÜKLE KOL KOLA GİRMİŞTİR
YPG’yi vatanını savunanlar olarak görüp FETÖ’cülere af sözü veren de, Türkiye Karabağ’a cihatçı götürüyor iftirasını atan da, mavi vatan kavramı saldırganlıktır hezeyanında bulunan da CHP’dir.
Bugün CHP, Kuvay-i Milliye ruhundan kopmuş, Atatürk’ün ilkelerinden sapmış, bölücülükle kol kola girmiştir.
Zilletin diğer bileşeni İP genel başkanı ve yetkilileri, HDP’nin şeytanlaştırıldığını söyleyip, Demirtaş’la kahvaltı yapmak için can atmış, “Zulüm 1453’te başladı” diyen zihniyeti Fatih Sultan Mehmet Han’a benzetme zilletine düşmüştür.
Bu muhalefet ne Ayasofya’nın açılması gibi atılan tarihi adımlardan memnun olmuş, ne terörle mücadele başarılarını övmüş, ne de gıpta edilecek yatırımlara sevinmiştir.
HEDEFLERİNDE, TÜRKİYE VE CUMHUR İTTİFAKI VAR
Türk milleti, yalan haberlerden, yalan siyasetten, yalan beyanatlardan, aklıyla alay eden sefil zihniyetlerden bıkmış usanmıştır.
Gerçekleri alenen çarpıtanlar, milletimizin gözünün içine baka baka yalan söyleyenler planlı bir siyaset propagandasının taşeronlarıdır.
Terörün kökü kazındıkça, ekonomide her türlü operasyona rağmen başarılar elde edildikçe, dış politikada egemenlik haklarımıza yönelik saldırılar karşısında diplomatik, siyasi ve askeri kararlılık devam ettikçe, kısacası Türkiye egemen bir devlet olarak milli çıkarları doğrultusunda hareket ettikçe, bu şer girişimleri devam edecektir.
Hedefleri Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhur İttifakı’dır.
DESTAN YAZILMAYA DEVAM EDİLİYOR...
Ülkemiz son on yılda Geziden 6-8 Ekim olaylarına, hendek teröründen planlı, sistemli ve sonuç odaklı pek çok darbe teşebbüsüne alenen maruz kalmıştır.
Tüm bunlara rağmen, Güney sınırlarımız boyunca oluşturulmak istenen terör devleti yapılanması önlenmiş, terörle mücadelede destan yazılmaya devam edilmiştir.
Libya ve Doğu Akdeniz’deki oyunlar bozulmuş, KKTC ve Türkiye’nin egemenlik haklarından taviz verilmeyeceği dünyaya kabul ettirilmiştir.
Milli davamız Kıbrıs’ta eşit ve egemen iki devlet kararlılığımız tüm dünyaya ilan edilmiş, 46 yıl sonra kapalı Maraş açılmıştır.
Yaklaşık 30 yıldan beri işgal altında bulunan Türk yurdu Karabağ, Ermenistan’ın işgalinden kurtarılmıştır.
Ayasofya-i Kebir Cami-i 86 yıl sonra ibadete açılmıştır.
Covid-19 salgınıyla Dünyanın gıpta ettiği bir mücadele yürütülmüştür.
Ekonomik sıkıntılardan etkilenen vatandaşlarımız için birçok destek tedbirleri uygulamaya konulmuştur.
Her birisi tarihi dönüm noktaları olan bu gelişmeler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin sunduğu imkan ve Cumhur İttifakının sağladığı istikrar ve kararlılıkla başarılmıştır.
TÜRK MİLLETİNİN İRADESİNDEN VE KARARLILIĞINDAN GERİYE DÖNÜŞ OLMAYACAKTIR
CHP, İP, HDP, SP, DP, Deva ve Gelecek partileri, hepsi bir ağızdan parlamenter sisteme geçişi dillendirse de; milletimiz parlamenter sistem dönemindeki siyasi istikrarsızlıkları, hükûmet kurma krizlerini, kısa süreli hükûmetleri, demokrasi dışı müdahaleleri ve yürütmedeki çift başlılığın ürettiği sorunları unutmamıştır.
Parlamenter sistemde yaşanan sıkıntılar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ortadan kaldırılmıştır.
Türkiye’nin, tekrar parlamenter sisteme dönmesini istemek, milli iradeyi yok saymak, yaşanan istikrarsızlıkları, darbe ve darbe girişimlerini ya görmezden gelmek ya da arzu etmek anlamına gelecektir.
Türkiye hasımlarının sözcülüğünü yapan çevreler tarafından farklı mülahazalarla vatandaşlarımızda kafa karışıklığı oluşturulmaya çalışılsa da, Türk milletinin yeni sisteme ilişkin 16 Nisan 2017 iradesinden ve kararlılığından geriye dönüş olmayacaktır.
MHP, 'LİDER ÜLKE TÜRKİYE' HEDEFİNDEN TAVİZ VERMEYECEKTİR
Kim ne derse desin, Türk milletinin bayraklaşmış iradesi olan Cumhur İttifakı ülkemiz üzerinde hesap yapanların oyunlarını bozmaya devam edecek, Milliyetçi Hareket Partisi uzun vadeli stratejik hedefi olan “Lider Ülke Türkiye” ülküsünü gerçekleştirme karalılığından taviz vermeyecektir.
Bugün Partimiz daha güçlü, Türkiye’yi lider ülke yapma yolunda daha hazırlıklıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi, ülkemizi ve milletimizi güvenli bir geleceğe taşımaya kararlıdır.
İnanıyoruz ki Cumhur ittifakı ile ülkemizin geleceği aydınlıktır.
Amasya Bölge İstişare Toplantımızın Partimizin güçlenmesine, ülkemizin yükselmesine, lider ülke Türkiye’nin gerçekleşmesine katkı sağlamasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyor, siz kıymetli dava arkadaşlarımı saygılarımla selamlıyorum."