Türkgün Gündem Narin'in ölüm nedeni belli oldu

Narin'in ölüm nedeni belli oldu

Adli Tıp raporuna göre, Narin Güran'ın boğularak öldürüldüğü tespit edildi. Otopsi sonucunda, boğulma esnasında ağzından çıkan sıvının amca Salim Güran'a bulaştığı belirlendi ve bu sıvının izlerine araç direksiyonu ve koltuğunda rastlandı. Olayın detayları incelenerek soruşturma devam ediyor.

KAYNAK: Haber Merkezi

Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan, 19 gün sonra dere yatağında çuval içerisinde ve üzeri taş ve çalılıklarla kapatılmış cesedi bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında otomobilinde Narin'e ait DNA izleri bulunan amcası Salim Güran, cesedi taşıdığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar, Narin’in annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran’ın da aralarında bulunduğu 11 kişi tutuklandı.

Narin'in kesin ölüm nedeniyle ilgili İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda devam eden otopsiyle ilgili dikkat çeken bir gelişme yaşandı.

"BOĞULARAK ÖLDÜRÜLDÜ"

CNN TÜRK'ün ulaştığı bilgilere göre; Adli Tıp'ta devam eden otopsiye göre Narin Güran boğularak öldürüldü.

Boğulma sırasında Narin'ın ağzından çıkan sıvı amca Salim Güran'ın eline, oradan da araç direksiyonu ve koltuğuna bulaştı.

"AMCA SALİM GÜRAN'IN ELİNE, ORADAN DA DİREKSİYON VE KOLTUĞA BULAŞTI"

CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova, cinayet soruşturmasıyla ilgili şu bilgileri verdi:

“İki ayrı adli tıp raporu bekleniyor. Birincisi İstanbul Adli Tıp raporu, ikincisi Diyarbakır. Diyarbakır’da biyolojik birtakım araştırmalar yapılıyor. İstanbul’da Narin’in cansız bedeni üzerinden alınan 91 ayrı bulgu detaylı bir şekilde inceleniyor. Ön otopsisi Diyarbakır’da yapılmıştı. Orada birtakım tespitler vardı, netleştirilmemişti. Esas net tespitler İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan gelecek. O rapor için '15 gün sürer' denmişti. 9 Eylül’de Narin’in cenazesi üzerinden alınan 91 bulgu İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmişti. 23 Eylül yani önümüzdeki hafta başına kadar İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun raporu hazırlaması bekleniyor.

"BOĞULARAK ÖLENLERİN AĞZINDAN GELEN SIVI OLDUĞU İFADE EDİLİYOR"

İlk belirlemelere göre Narin’in boğazı sıkılarak yani boğulma suretiyle öldürüldüğü tespiti netleşmiş deniyor. Boğularak ölenlerin ağzından gelen sıvı olduğu ifade ediliyor. Amcanın arabasının ön koltuğunda, direksiyonunda bu sıvıya rastlanıldı. Narin’e ait amcanın arabasında bulunan DNA’nın da ölüm sonrası ağızdan çıkan sıvı olduğu anlaşıldı."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *