Ankara’ya 11 yıl önce doktora eğitimi almak için gelen Keisuke Wakizaka, geçtiğimiz ay Orta Doğu Teknik Üniversitesinden doktora diplomasını başarıyla aldı.
Wakizaka, çalışmasında Kafkas araştırmaları, Ermeni meselesi ile Ermeni diasporası başta olmak üzere kimlik ve milliyetçilik kuramlarına yer verdi.
Şimdilerde Kafkas Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde çalışan Wakizaka, başvurduğu üniversitelerden kabul edilirse milliyetçi kimlik kuramı üzerine akademik dersler verecek.
Keisuke Wakizaka, “Japon vatandaşıyım, 1 ay önce Orta Doğu Teknik Üniversitesinde (ODTÜ) doktora diplomasını aldım. Benim araştırma çalışmalarım Kafkas çalışmaları, Ermeni meselesi ve diaspora çalışması ile aynı zamanda kimlik ve milliyetçilik kuramlarıdır. 11 yıldır Türkiye’deyim. Türkiye’de elitler arasında milliyetçiliğin hakimiyet kazanması bizim için çok güzel bir şey oldu. Günümüzde bilimsel kuramları, siyasal ve toplumsal kuramları konusunda oldukça bilgili olan Sinan Ateş başkanımızın Ülkü Ocağı Başkanı olması Türkiye'deki milliyetçililiğin geleceği için çok güzel bir hadise” dedi.
Milliyetçilik denen kuramın daha çok halk tabanında değil, elitler ve aydınlar tarafından benimsenmesi gereken bir kuram olduğu görüşünü savunan Wakizaka, “Tarihte Amerika, Fransa, Almanya, hatta Rusya’da milliyetçi hareketler halk değil aydınlar tarafından geliştirilmiş bir harekettir. Türkiye’de maalesef milliyetçiliği etnik milliyetçilik olanarak algılayanlar var. Etnik milliyetçilik şudur; kendinden olanı hissedebilmesi için kültür, dil ve geleneğin aynı kökte olması gerektiği. Bu algı maalesef Türkiye’deki bazı kesimlerde var” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki milliyetçiliğin büyük bir kısmının sivil milliyetçiliğe yakın olduğunu söyleyen Wakizaka, “Sivil milliyetçilik soyut kavramları savunuyor. Özellikle bunu benimseyen kişi Atatürk’tür. Atatürk, Anadolu ve eski Osmanlı coğrafyasının etnik açıdan çok karışık olduğunu biliyordu. Bu halkların birleştirilmesi için sivil milliyetçiliğin gerektiğine inanıyordu. Özellikle Atatürk’ün silah arkadaşlarının çoğu Anadolu’daki Türk kökenli insanlar değildi. Aralarında Çerkez de vardı, Abhaz da vardı, Çeçen, Arnavut, Boşnak da vardı” dedi.
Ülkücülerin başbuğu Alparslan Türkeş’e ilişkin ise Wakizaka, “Sayın Başbuğ Alparslan Türkeş’in fikri Türkiye’deki çeşitli milletleri ayrıştırıcı değil birleştirici bir fikirdir. Türkiye’deki milliyetçilerden elit kesim, en azından milliyetçiliğin dil, kültür ve değere dayandığının farkında. Elitler arasında sivil milliyetçiliğin artması bizim için güzel ve gururlandırıcı bir gelişmedir” diye konuştu.
Nasıl Türk milliyetçisi olduğu sorusu üzerine Wakizaka, “Japonya’da lisans okurken özellikle Orta Asya ve Doğu Türkistan’daki gelişmeleri takip ediyordum. O zaman oralar hakkında kendimi daha yakın hissetmeye başladım. Bu süreçte ülkücü hareketle ilgilendim, Türk milliyetçilerine yakınlık hissetmeye başladım. Ülkücülüğü benimseyen insanlar sadece Türkler değil, içinde bir sürü Türk olmayan insan var. Hatta ülkücüler arasında Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler bile var. Ülkücülük daha evrensel bir kavramdır” dedi.
12 yıl önce Müslüman olduğunu da belirten Wakizaka, 2005 yılında tanıştığı bir Trabzonlu’dan etkilendiğini söyleyerek, “Trabzonlu bir arkadaşım Japonya’da okuyordu. Onunla 2005’te tanıştım, onun davranışlarından çok etkilendim ve araştırdım İslam'ı kabul ettim. 12 yıl oldu Müslüman olalı. Dünyada Müslümanlar arasında İslamiyet'i yanlış yorumlayan insanlar var. Meselelerin çoğu insanların cahil olmalarından kaynaklanıyor. O yüzden eğitim çok önemlidir” diye konuştu.