Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Sabah Gazetesi tarafından Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri'nde düzenlenen Türkiye İhracat Seferberliği Zirvesi'ne katıldı. Muş, moderatörlüğünü Sabah gazetesi Ankara temsilcisi ve köşe yazarı Okan Müderrisoğlu ile Sabah gazetesi ekonomi müdürü ve köşe yazarı Dilek Güngör'ün yaptığı programda soruları yanıtladı.
Muş, sanayideki elektrik ve doğal gaz zamlarının ardından üretimde düşüş beklenip beklenmediği yönündeki bir soruyu şöyle yanıtladı:
"Öğleden sonra hem Sanayi Odası ile hem de Ticaret Odası ile bir toplantımız var. İhracat rakamlarını açıklayacağız. Parite etkisi geçen sene 1,20 seviyesindeydi. Yani 1,20 dolar civarındaydı. Şimdi tersine döndü. Parite hemen bire bir veya hemen altında kalıyor. Dolayısıyla geçen seneki pariteyle gitmiş olsaydık biz bu senenin ilk 8 ayında 8,5 milyar dolar daha fazla ihracat yazacaktık. İlk 8 ayda yazacağımız ihracat fazlası olacaktı. Dolayısıyla o pariteden eksik bir şekilde bu rakamlar şu an yazılıyor. Bunun bir kere bilinmesini istiyorum. İkincisi Türkiye'nin ihracatının yüzde 55'i AB ve AB üyesi olmayan Avrupa'ya yapılıyor. Ocak-ağustos döneminde 2021 dönemine göre, bu bölge ihracatımız yüzde 17,2 artmış durumda fakat bu artış aylara göre biraz ılıman trendine giriyor. Dolayısıyla Avrupa'daki belirsizlik ve yavaşlama talebi zayıflatıyor. Rakamlarla şöyle açıklayayım mesela haziran ayında bir önceki yıla göre AB'ye ihracatımız yüzde 17,8 artarken temmuz ayında yüzde 5,2, ağustos ayında yüzde 2,7. Arzu ettiğimiz artış yok. Geçen senenin altına düşmedik ama arzu ettiğimiz artış yok. Bunu da Avrupa'daki belirsizliğe bağlıyoruz."
İhracatın yüzde 55'inin bu bölgeye yapıldığının altını çizen Muş, "Bu şartlar altında 250 milyar dolarlık hedef için bir çaba sarf ediliyor. Türkiye burada ne yapmaya çalışıyor, açıkladığımız belli stratejiler var. Odalarımızı sanayilerimizi buraya kanalize etmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla sadece AB'ye değil ve AB üyesi Avrupa ülkelerine değil biraz daha farklı yerlere ihracatçıyı götürmeye çalışıyoruz. Pazarı çeşitlendirmeye çalışıyoruz. Sadece Avrupa'ya değil Kuzey Amerika'ya oradan Latin Amerika'ya, Uzak Doğu'daki bazı ülkelere odaklanmak istiyoruz. Bu biraz zaman alacak ve dünyadaki yavaşlama Avrupa'daki o belirsizlik enerji kesintisinin olup olmayacağı gibi beklentiler ister istemez talebi aşağı çekiyor. Orada yavaşlayan talep de bizim buradaki ihracatımızı zorluyor." dedi.
Bakan Muş, enerjideki artışların sanayiciye ilave bir maliyet anlamına geldiğine dikkati çekerek, "Siyasi partiler neden vardır, seçimi kazanmak için vardır. Dolayısıyla seçime 9 ay kalan bir yerde hiçbir hükumet 'ya ben elektriğe bir zam yapayım, doğal gazın fiyatlarını bir artırayım' demez. " şeklinde konuştu. Bunun önemli bir kısmını bütçeden finanse ettiklerinin altını çizen Muş, şöyle devam etti:
"Hem konutların kullandığı doğal gaz, sanayide konutlara göre daha düşük. Halen orada bir sübvansiyon söz konusu ve bu artışlar artık bütçenin imkanlarını daha fazla el vermediğinden dolayı zaruretten dolayı yansıtmak zorunda kaldı. Türkiye'nin ortalama enerji ithalatı 2019'dan geriye dönük 10 yıla bakın 2020'de pandemi çok sağlıklı olmaz ortalama 35-40 milyar dolardır. Geçen sene 51 milyar dolar, bu sene 100 milyar doların üzerine çıkıyor. Dolayısıyla bizim geleneksel ortalama fiyatımızın 3 katı enerji faturasıyla karşı karşıyayız. Bunun herkes tarafından bilinmesini istiyoruz. Elektrik fiyatlarına baktığınızda döviz olarak da baktığınız zaman hala bizde kullanılan enerjinin fiyatı AB ile mukayese ettiğiniz zaman çok altında. İhracat yapıyorken kullandığımız enerji maliyeti hala oradakilerin altında ama kendi içimizdeki artış, ister istemez sanayicilerimizi zorlayacak ama bunu da şu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Bütçeden bütün imkanlar kullanılıyor, sübvansiyon maksimum seviyede yapılıyor. Bunun dışındaki yansıtılmak zorunda kalıyor. Bir de bu bütçe nereden oluşuyor onu da söyleyeyim. Bizim bir enerji kaynağımız yok, onu bütçeye kaynak oluşturmuyoruz. Dolayısıyla toplanan vergilerden oluşuyor bu bütçe."
İhracat hedefi
Türkiye'nin bu yılki ihracat hedefinin 250 milyar dolar olduğunu, bütün gelişmelere rağmen ısrarla bu hedefi koruduklarına dikkati çeken Muş, şunları kaydetti:
"Yani 250 milyar dolardan sapmış değiliz. Bunu yakalayacağımızı düşünüyoruz. Türkiye'de en önemli meselelerin başında finansman, sermaye birikimi ve tasarruf oranlarındaki düşüklük geliyor. Dolayısıyla tasarruf oranlarındaki düşüklük olduğu zaman sizin bunu sübvanse edebilmeniz için dışardan kaynak bulmanız gerekiyor. Eğer yeteri kadar tasarrufunuz yoksa finanse edecek kaynağa ulaşmanız gerekiyor. İhracata yönelik biz bir kısmını EXİMBANK üzerinden bir kısmını da diğer bankalar üzerinden zaten yapıyoruz. Burada finansman erişim noktasında bazen yaptığımız görüşmelerde farklı dönemlerde bazı şikayetler geliyor iş dünyasından, onlara müdahale ediliyor, çözülmeye çalışılıyor. EXİM'in kaynakları maksimum seviyede kullandırılmaya çalışılıyor sanayiciye. Tabii daha fazla kaynağa ihtiyaç var. Bir de bizim gördüğümüz ihracatçının veya sanayicinin finansman erişiminde yaşadığı problem, ipotek sorunu. Tarlayı, arsayı ipotek veriyor. İşletme sermayesi bulamayacak, onu veriyor."
Araç satışlarındaki düzenleme
Bakan Muş, ikinci el araç satışına ilişkin düzenlemeye dair noterlere yazı gönderildiğine aktararak, "Orada 6 bin şekilde kilometreleri görmek istiyoruz dedik. Resmi bir yazı yazıldı ve noterler bunu görmek zorundalar. Eğer burada muvazaalı işlemler yapılırsa bununla alakalı yaptırımı meclisten talep edeceğiz." dedi.
Meclis açıldıktan sonra bununla ilgili yetki talebinde bulunacaklarını ifade eden Muş, şöyle devam etti:
"Böylelikle kurala uyulmadığı takdirde cezai müeyyideyi de ciddi şekilde arttıracağız. Biz bu işlemleri takip ediyoruz. Bu muvazaalı işlemi tespit ettiğimiz zaman bu düzenleme geçtikten sonra bunu uygulayacağız. Biz bunu farklı sektörlerde de yaptık. Burada yetkili olacağız bu muvazaalı işlemleri takip ediyoruz. 'Birilerinin üzerinden yaparlar' deniliyor. Siz bir kural koydunuz, o kuralın arkasından dolaşılıyorsa bu muvazaalı işlemdir hukukta. Dolayısıyla bu gerçeği yansıtmayan bir işlemdir. Bunun yaptırımı ağır olur. Sadece galericiye kalmaz bu iş, bireylere de gideriz o zaman. Normalde şu an bireylerin ticari işletme faaliyetlerinde bulunmayanlara bir kısıtlama yok. Yani siz hastanız, olur başınıza bir iş gelir aracınızı satmanız gerekebilir, onları dahil etmedik, çok insani bir şey bu. Ticari işletmelerde bunu yapanlara bu kısıtlama var. 15 Eylül'den itibaren bu kurala uyacak herkes. Bu işin içerisine giren hem bireyler hem ticari işletmeler getireceğimiz bu yaptırımla karşı karşıya kalacaklar. Dolayısıyla ne onlar üzülsün, ne biz üzülelim ne de kimsenin canı sıkılsın. Devlet bir kural koyduğunda herkesin ona uyması gerekir. Oradan elde edilecek kazancın tamamını ceza olarak yazacağız. Yani orada ikinci el sıfır diye satılan araçların kar marjı var, belirlediğimiz o miktara kadar gideceğiz."
Hal Yasası
Bakan Muş, Hal Yasası'na ilişkin bir soru üzerine, bakan yardımcılığı seviyesindeki arkadaşlarının halleri dolaştığını, gece 3-4'lerde halleri gezdiğini, hallerin fiziki altyapısının bazı illerde çok iyi bazılarında da çok kötü olduğunu söyledi.
Sebze meyve ticaretindeki en büyük problemin kayıt sorunu olduğunu, kayıt dışılığın çok yüksek olduğunu vurgulayan Bakan Muş, şöyle devam etti:
"Çiftçi üretiyor, bunu ne kadar üretiyor, nasıl üretiyor, bu nasıl fatura ediliyor, oradaki fatura değerleri gerçek mi? Kayıt dışılık çok fazla. Sisteme çok doğru girilmiyor. Analizi doğru yapamıyorsunuz. Domates 1 lira gözüküyor ama aslında 5 lira belki. Markette 10 lira. Sonra '1 lira nasıl 10 oluyor' deniyor. Girilen veride problem var. Girilen kayıtlar hem yanlış hem de çok yetersiz. Buranın kayıt altına alınması lazım. Bizim üretici örgütleri çok zayıf. Yunanistan'da yüzde 20 bu, bazı Avrupa ülkelerinde yüzde 90'a kadar çiftçi örgütlenmeleri sisteme hakim. Bizde çok zayıf oldukları için bireysel daha çok hareket ediyorlar. O ürünün hale taşınmasını sağlayan aracılar giriyor devreye. İşin içerisine girdiğiniz zaman gerçeklikler farklı. Düzenlemeyi yaptığımız zaman domates fiyatı düşmüyor orada. Kayıt altına alabiliriz, sistemi daha iyi takip edebiliriz. Orada birileri oynuyorsa bu işte onu gideririz. Verilerde problem var. Muhatap kitleniz çiftçi. Çiftçinin faturası yok, girişler çıkışlar, fiziki altyapı çok kötü. Bunların tamamını yenilemeye kalkalım derseniz belediyelerin bunu yapma imkanı yok."
Marketlerin aracıları hiç devreye sokmadan sebze meyveyi üreticiden, tarladan direkt alabileceğini dile getiren Muş, "Şu soruyu sormak lazım. Eğer bu kadar yüksek bir kar marjı varsa arada 5-10 kat rakamlar dolaşıyor bazen. Bir yerde 3 lira diğerinde 13 liraysa bir manav 3 liradan alır 13'e satmaz 7'ye satar, iki kat kar eder. Niye yapmıyor bunu. Lanse edildiği gibi topluma aktarıldığı gibi işin gerçekliği öyle değil." dedi.
Hallerin yenilenmesi için belediyelere uzun vadeli düşük maliyetli finansman verilmesi gerektiğine işaret eden Bakan Muş, fiziki altyapısı kötü yapının iyileştirilmesi halinde kayıt altına alınmanın daha kolay olacağını söyledi.
Bakan Muş, bir soru üzerine ise geleneksel ticaretin e-ticarete kaydığını, bu pazarın Türkiye'nin tamamını kapsadığını, e-ticaret alanında yaptıkları düzenlemeye ilişkin yönetmelikler çıkaracaklarını dile getirdi.
Diğer konuşmacılar
Gaziantep Valisi Davut Gül de Gaziantep'in en önemli avantajının insan kaynağı olduğunu belirterek, ekonomi alanında her zaman büyüyen bir şehir olduklarını vurguladı.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise ihracat alanında Türkiye'nin önde gelen şehirlerinden biri olduklarını, bu yüzden çok gururlu olduklarını ifade etti.
Toplantıya GAİB Koordinatör Başkanı Fikret Kileci, Gaziantep Ticaret Odası Başkan Mehmet Tuncay Yıldırım, Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adnan Ünverdi ile çok sayıda sanayici katıldı.