- "S-400'lerin satın alınması katiyen illegal değildir"
Aydın, Türkiye'nin NATO müttefiklik hukukuna aykırı hareket etmediğini belirterek, şu şekilde konuştu:
"Rusya ile S-400 anlaşması yapmak, NATO müttefiklik hukukuna aykırı değildir. NATO içeriğinde böyle bir kural yok, her ülkenin istediği silahı alma özgürlüğü vardır.
Bunlar NATO'nun kendi sistematiği içinde kağıda dökülmüş kullardır. Buna binaen Türkiye'nin S-400'leri satın alması katiyen illegal değildir. NATO'daki müttefikimiz Yunanistan daha önce Rusya'dan S-300'leri satın aldı, Girit Adası'na konuşlandırdı ve bu füzeler aktif.
Bugün Türkiye sanki Rusya ile yakınlaşıyormuş gibi bir bardak suda fırtına koparıyorlar. Biz hala NATO'nun güçlü bir müttefikiyiz. NATO'nun aldığı kararlarda en küçük bir caymamız, vazgeçmemiz söz konusu dahi olamaz. NATO müttefiklik hukukumuz ayrı. NATO'nun bu hususta bir yaptırım kararı olamayacağını da bilerek S-400'leri satın aldık. Şimdi bunu tutup da F-35'lere bağlamak çok saçma, çok yanlış."
Uluslarası ilişkilerde ebed müddet müttefiklik, ilelebet dostluk, ilelebet düşmanlık olmayacağının önemini vurgulayan Aydın, "Hatırlayın, 2. Dünya Savaşı'nda birbirleriyle kanlı bıçaklı olan iki ülke Almanya ve Fransa sonrasında AB'nin temellerini attılar. Bana göre, Rusya'ya yaklaştığımız yönünde ifadeler çok duygusal ifadeler. Türkiye'nin gerçekten böyle bir yakınlaşması söz konusu değil. Bizim bölgesel dengeleri, dinamikleri dikkate alan, çok boyutlu düşünen uluslararası atılımlara ihtiyacımız vardı." dedi.
- "Türkiye Doğu Akdeniz'de doğru yolda"
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de de bir oldubittiye getirilmek istendiğini belirten Aydın, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti uluslararası anlaşmalardan kaynaklı haklarını kullanarak o bölgede bulunuyor. Çünkü biz Kıbrıs konusu ile ilgili garantör bir devletiz." şeklinde konuştu.
Doğu Akdeniz'de önce Kıbrıs Rum Kesimi'nin sondaj çalışmaları başlattığını hatırlatan Aydın, buna ne AB'den ne de Akdeniz'e sahili olan Arap Birliği ülkelerinden reaksiyon gelmediğini ifade etti.
Türkiye'nin de bölgeye KKTC'nin daveti ve isteği üzerine uluslararası hukuka dayalı garantörlük hakkını kullanarak Fatih sondaj gemisini gönderdiğini anımsatan Aydın, "Sonrasında hiç üzerine vazife olmadığı halde Fransa bile devreye girdi. Keşke Fransa, Kaşıkçı cinayeti meselesinde de devreye girebilseydi ve bu işe çanak tutan yapılara müdahale edebilseydi." dedi.
Aydın, Doğu Akdeniz konusu ile ilgili Türkiye'ye karşı çok açık ve net çifte standart uygulandığını dile getirerek şöyle dedi:
"Kaldı ki bu Doğu Akdeniz'de bulunan enerji kaynakları meselesi Türkiye'ye karşı ABD ve AB tarafından yaptırıma dönüşüyorsa, o zaman Türkiye'nin tam da doğru yolda olduğunu çok açık bir biçimde ifade edebilirim. Türkiye Doğu Akdeniz konusu ile ilgili çok hoş atılımlar yapıyor.
Biz uluslararası ilişkilerde doğru yaptığımız atılımların mukavemetini Çarşamba günü Erbil saldırısıyla gördük. Biz doğru adım attıkça, Türkiye'nin ali menfaatlerine makul davrandıkça, düşmanlarımız bizi zayıflatacak birtakım atılımler yapmaya çalışıyor. Artık PKK uzantısı terör örgütlerinin olayı farklı ortamlara çektiklerine tanıklık ediyoruz. Erbil'deki olay bunun çok net bir açıklamasıdır.
Demek ki Türkiye uluslararası ilişkilerinde çok doğru işler yapıyor.
Türkiye uluslararası ilişkilerde şimdiye kadarki kabul edici teslimiyetçi çizgisinin tam tersine, Doğu Akdeniz meselesinde egemenlik hakkından taviz vermeyen bir tutum sergilemektedir.
Eğer Doğu Akdeniz'de paylaşılacak bir şey varsa, bu doğal olarak Kıbrıs Türkü'nün de hakkıdır. Bu hakkın da yerine getirilmesi için Türkiye de garantörlüğünün gereğini yapmaktadır. Ben Yavuz sondaj gemimizden sonra diğer sondaj gemilerimizin de gönderilmesiyle Yunanistan'ın ve Rum kesiminin aklıselim hareket etmeye başlayacağı düşüncesindeyim.
Aklıselim şunu gerektirir: Gelin ortak akılla hareket edelim ve paylaşımı adil bir biçimde yapalım."