ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesi sonrası İran yönetiminin zenginleştirilmiş uranyum miktarını artırması, Tahran'ın nükleer tesislerine yönelik sınırlı hava operasyonunu gündeme getirirken ABD veya İsrail'in söz konusu tesisleri vurma ihtimali tartışma konusu oldu.
Nükleer enerji ve uluslararası ilişkiler alanında çalışan bazı uzmanlar, radyoaktif sızıntının çevre felaketine yol açacağı ve bu durumun dünya kamuoyunun tepkisine sebebiyet vereceğini düşünerek, İran'ın nükleer tesislerine herhangi bir saldırıyı öngörmezken bazıları ise bu ihtimali mümkün görüyor.
AA muhabirine konuşan Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, ABD veya İsrail'in radyoaktif sızıntıların yol açacağı çevresel felaketlere rağmen İran'ın nükleer tesislerini vurmaktan geri durmayacaklarını fakat her iki ülkenin de bazı gerekçeler nedeniyle bundan kaçındığını söyledi.
"ABD veya İsrail, İran nükleer tesislerini vurabilir"
Uysal, "ABD veya İsrail, kendilerine önemli bir çevresel zarar vermeyeceğini düşünerek İran'ın nükleer tesislerini vurabilir. Bundan kaçınmalarının sebebi radyoaktif sızıntının yol açacağı çevresel zararlar değil, kendi politik çıkarlarına uymamasıdır." dedi.
İran'ın nükleer faaliyetleri yakından incelendiğinde atom bombası yapmak için daha uzun yıllara ihtiyacı olduğunu dile getiren Uysal, bu durumu değerlendiren ABD'nin İran'la ilgili sonuca askeri saldırıdan ziyade ekonomik yaptırımlarla ulaşmayı tercih ettiğini belirtti.
"İsrail'in Eylül'den sonra İran'ı vurma ihtimalı var"
Uysal, "İsrail'in şu an İran'ı vuracağını düşünmüyorum. Eylülde genel seçimler var. Tel Aviv yönetimi Lübnan'daki Hizbullah örgütünün elindeki füzelerden çekiniyor. Vurması durumunda Tahran yönetiminin Hizbullah üzerinden yapacağı bir misilleme seçimi etkileyebilir. Fakat seçimlerden sonra İsrail'in İran'ı vurma ihtimali var." değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Nükleer Araştırmalar Ana Bilim Dalı Eski Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asiye Beril Tuğrul, ABD veya İsrail'in siyasi stratejik bağlamda fayda görmeleri durumunda çevre riskini düşünmeden nükleer tesislere saldırıyı gerçekleştirebileceklerini dile getirdi.
"Stratejik fayda görüklerinde vurabilirler"
Tuğrul, "Unutulmamalıdır ki İsrail geçmişte Irak'ı bu bağlamda vurmuştur. Dolayısıyla ABD veya İsrail, stratejik fayda gördüklerinde yine vurabilirler." ifadelerini kullandı.
Batılı ülkeler tarafından ABD ve Fransa gibi ülkelerin onlarca yer üstü nükleer bomba denemesi yaptığını hatırlatan Tuğrul, şöyle devam etti:
"Yer üstü denemeleri çok eleştiri alınca yer altına indiler. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra tüm dünyada yer altı veya yer üstü 2 binden fazla deneme yapıldığı kaydediliyor. Hatta bir tanesinin stratosfere yapıldığı ifade edilir. Bunun ötesi yok. Zira etkiler stratosfere çıkarsa tüm dünya etkilenir diye bilinir."
"Vurulması durumunda zarar verilecek"
Nükleer tesislere olası bir saldırının çevre sorununa yol açıp açmayacağına dair soruyu Tuğrul, "Söz konusu tesisler zenginleştirme tesisleridir. Hedef olmaları durumunda tesisler zarar görecektir. Nükleer anlamda patlama olması beklenmez. Bulunduğu çevre etkilenecek ve kirlilik oluşacaktır. Buşehr nükleer güç reaktörünün vurulması daha az olası diye düşünüyorum. Vurulması durumunda esas İran'a çevre zararı verecektir." şeklinde yanıtladı.
Tahran yönetiminin zenginleştirme oranını 3,67'den 4,5 seviyesine çıkartmasının ne anlama geldiğine dair ise Tuğrul, şunları ifade etti:
"Atom bombası üretimi tasarıma göre değişir. Ama yüzde 3,5'ten 4,5'e kadar nükleer güç santrallerinde kullanılır. Buşehr'deki santral için Batı İran'a destek vermedi. Atom bombası için yüzde 98-99 seviyelerine ulaşması lazım."
"İran'a yönelik bir saldırı olursa..."
TOBB ETÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Gülriz Şen de İran'ın nükleer tesislerini sivil bölgelere yakın yerlere inşa ettiğini, bu durumun muhtemel bir saldırının önüne geçebileceği görüşünü dile getirdi.
Şen, "İsrail daha önce 1981'de Osirak'ta Irak'a ait bir nükleer tesise saldırmıştı. Nükleer tesislere saldırı bu nedenle yakın tarihte karşımıza çıkan bir örnek. Fakat 2000'li yılların başında yapılan tartışmalarda İran'ın nükleer tesislerini dış saldırı riskini azaltmak için sivil bölgelere yakın yerlerde kurduğunun altı çizilirdi. Baktığımızda İran, Fordo gibi bazı tesislerini yer altına diğerlerini de sivil yerleşim birimlerine yakın yerlere inşa etmiştir. Bu durum muhtemel bir saldırının önüne geçebilir. Ancak sivil yıkımı önlemek olası bir saldırının hedefleri arasında olur mu bunu kestirmek zor." diye konuştu.
Nükleer tesislere yönelik yeni bir siber saldırının olabileceğini de belirten Şen, "Eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad döneminde Stuxnet virüsü ile böyle bir saldırı gerçekleşmiş ve nükleer santrifüjlerin çalışması yavaşlatılmıştı." ifadelerini kullandı.
Şen, İran'a yönelik askeri bir saldırı olması durumunda Tahran yönetiminin bölgede vekalet savaşı üzerinden Lübnan'daki Hizbullah, Yemen'deki Husiler veya Irak'taki Haşdi Şabi güçleri aracılığıyla misilleme yapabileceğini savunarak, şunları kaydetti:
"İran'a yönelik bir saldırı olursa, bölgede Türkiye, Irak, Katar ve Umman gibi ülkeler, küresel ölçekte de Avrupa Birliği, Rusya ve Çin, kaygı ve rahatsızlıklarını ifade edeceklerdir. Öte yandan olası bir saldırı İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler nezdinde memnuniyet uyandıracaktır. Ancak her koşulda böyle bir saldırı bölgede yeni istikrarsızlıkları beraberinde getireceğinden risk ve tehditlerle doludur."