İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde yabancı medya temsilcileriyle bir araya geldi.
Soylu, Türkiye'nin, coğrafi ve kültürel konumu sebebiyle uyuşturucu, göç ve terörle eş zamanlı olarak yüzleştiğini anlattı.
Soylu, "Özellikle 2011'deki Suriye iç savaşı sonrasında, DEAŞ'ın ve YPG'nin terör faaliyetlerinin de etkisiyle ölümden kaçan insanlar sınırlarımıza geldi. Bunlar bizim komşularımızdı. Kimisi akrabamız, kimisi tarihi bağlarımız olan, medeniyet bağlarımız olan insanlardı ama en önemlisi hepsi insandı. Biz bunları dinine veya etnik kökenine bakmadan, geçici koruma statüsüyle göçmen olarak kabul ettik. Mücadele ettiğimiz kısım ise düzensiz göç." diye konuştu.
Türkiye'nin 2011'den itibaren strateji ve politikalar çerçevesinde adım attığının altını çizen Soylu, "Avrupa ve Batı 2015'te uyandı. 2011'den 2015'e kadar Türkiye'yi, Ürdün'ü, Lübnan'ı bir depo olarak kullanmak istedi. Meselenin kendisine sirayet edeceğini 2015'te gördü ve telaşa kapıldı." dedi.
Güncel verilere göre Türkiye'de geçici koruma statüsüyle bulunan Suriyeli sayısının 3 milyon 649 bin milyon kişi olduğunu kaydeden Soylu, ülkesine geri dönenlerin sayısının 347 bin, yasal ikamet izniyle Türkiye'de bulunan yabancıların toplamının 1 milyonun üzerinde olduğunu aktardı.
Soylu, şu bilgileri paylaştı:
"Yakalanan toplam düzensiz göçmen sayısı 2017'de 175 bin, 2018'de 268 bin kişi, 2019'da en güncel verilerle 211 bin kişidir. Simülasyon 305 bin civarında, yani yakalayacağımız kaçak göçmen sayısı. Ağrı, Iğdır, Van sınırlarımızdan sürekli Afganistan ve Pakistanlı kaçak göçmenler geçiyor. 100 binin üzerinde Afgan göçmen yakaladık geçen sene. Bu yıl 32 binini Afganistan'a geri gönderdik. Pakistan'a geçen yıl 56 bin, 52 bin bu yıl gönderdiğimiz kişi sayısı."
Suriye'den Türkiye'ye gelenlerin çocuklarının ilkokul okuma oranı yüzde 96, ortaokul yüzde 61, lisenin de bunun biraz daha altında bulunduğunu aktaran Soylu, "2017'de 485 bin Suriyeli geldi Türkiye'ye, 2018'de 280 bin, şu ana kadar 70 bin geldi. Akım devam ediyor. Gönüllü geri göndermeleri gerçekleştiriyoruz. Bayramda 110 bin kişi, 40 bini İdlib'e olmak üzere gitti." ifadelerini kullandı.
"En başından beri ilkeli, planlı ve tutarlı bir politika izledik"
Süleyman Soylu, dünyanın hiçbir ülkesinin göçle Türkiye ölçüsünde yüzleşmediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Türkiye, bu soruna hem para hem de insan kaynağı ayırıyor. Harcadığımız para yaklaşık 40 milyar dolar seviyesinde. Yaklaşık 6 bin personeli olan ve 4 denizde görev yapan Sahil Güvenlik Komutanlığımızın tüm kapasitesinin yüzde 70'i bu meseleyle ilgilidir. Bir yandan denizde uyuşturucu operasyonuna giderken bir yandan da kaçak göçle mücadele ediyorlar. Aynı şekilde polis ve jandarmamızda göçle ilgili yeni birimler oluşturduk. Bu 3 teşkilat, çoğu zaman ortak operasyonlar yapıyor. Göçü yönetmek ve kurumlar arası koordinasyonu sağlamak için Göç Genel Müdürlüğünü kurduk. Sınır güvenliği için çok büyük yatırımlar yapıyoruz. Doğu sınırlarımızda sınır güvenlik duvarları, güvenlik yolları, termal kameralar, güvenlik kuleleri, sınır aydınlatmalarından oluşan entegre bir sınır güvenlik sistemi kuruyoruz. Elimizden geldiğince Afganistan, Pakistan, İran gibi düzensiz göçe kaynaklık eden ülkelerin yetkili makamlarıyla iletişim halinde olmaya çalışıyoruz.
Bir tek Suriyelinin kaçak veya geçici koruma kapsamında, Suriye'ye gönderilmesi mümkün değildir. Kendi gönüllü geri dönüşünün dışında... Biz bu göçü yönetmeyi kendimize prensip edindik. Hem uluslararası hukuka hem de insan hakları normlarına uygun bir göç yönetimi ortaya koyuyoruz. En başından beri ilkeli, planlı ve tutarlı bir politika izledik. Gelişigüzel hiçbir adım atmadık. Özellikle yasal mevzuat noktasında boşluk bırakmamaya gayret ettik. Göçle ilgili tüm kurumlarımız arasında koordinasyona da ayrı bir önem verdik. En büyük başarılarımızdan birisi, geçici koruma statüsünde ülkemize gelen tüm Suriyelilerin tüm kayıtlarının yapılmış olması ve belli bir süre sonra bu kayıtların güncellenmiş olmasıdır. Bu insanların barınmalarını, eğitimlerini, çalışma hayatlarını ve sosyal uyumlarını sağlama amacıyla pek çok yasal düzenlemeyi ve projeyi hayata geçirdik."
Türkiye'nin göç yönetiminin ilgili diğer bakanlıklar ve kurumlarla Göç İdaresi Genel Müdürlüğü koordinesinde yürütüldüğünü dile getiren Soylu, "Türkiye'nin göç politikasının ana ekseninde hiçbir değişiklik söz konusu değildir. Hiçbir düzenli göçmenin, ülkemize yasal yollarla gelmiş hiç kimsenin sınır dışı edilmesi gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir." dedi.
Soylu, geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin ülke içinde belli bir dengeyle dağıtılmaya çalışıldığını belirterek, "Özellikle İstanbul gibi bazı büyükşehirlere iş bulma ümidiyle aşırı yığılma olmaması için sürecin en başından beri bir takım sınırlamalar getirdik. Bilhassa İstanbul'u yeni kayıtlara kapattık ve başka şehirlerde kaydolup İstanbul'a gelenleri, kayıt oldukları şehirlere dönmeleri konusunda bilgilendirdik. Bu konuda hiçbir şekilde sınır dışı işlemi yoktur ve olmayacaktır. Uluslararası hukuk açısından da böyle bir sınır dışı işlemi zaten mümkün değildir." diye konuştu.
Göç sorununun çözümünü, bölgedeki huzurun ve güvenliğin sağlanmasında gördüklerini ifade eden Soylu, "Zeytindalı ve Fırat Kalkanı harekatlarımız kısmen bunu temin etmiştir ama elbette ki yeterli değildir. Buradan bütün dünyayı, buna katkı koymaya davet ediyoruz. Özellikle Avrupa'nın bu konuda kendi medeniyet değerleriyle, ilkeleriyle çatışan uygulamalarının da en kısa sürede son bulmasını ve uluslararası hukukun gereklerini yerine getirmelerini umuyoruz. Aksi takdirde göç konusundaki bu bencil tavrın, birliğin geleceğini tehdit edeceği endişesini taşıyoruz. Hatta bunun işaretlerini görüyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Soylu, Suriyelilerin yüzde 69'unun Halep, yüzde 8'inin İdlip, yüzde 8'inin Haseke, yüzde 5'inin Rakka, yüzde 5'i Deyrizor, yüzde 4'ünün Hama, yüzde 4'ü Şam, yüzde 2'sinin Humus'tan geldiğini kaydederek, "Suriyelilerin geldikleri bölgelerdeki kontrol kimlerde? Yüzde 17'si Türkiye ve muhalefette, geri kalanı çok basit, yüzde 66'sı rejimde, yüzde 17'si de YPG'de. Peki biz ne yapacağız? Bu insanlara 'Oraya gidin ölün' mü diyeceğiz? Biz böyle bir millet değiliz ve hiç olmadık." dedi.
Soylu, şöyle konuştu:
"İstanbul'da 540 bini aşkın Suriyeli kardeşimiz var. Bunun gideceği okul, hizmet alacağı hastane tarafımızca planlanmış. Onun ötesindeki kapasiteyi İstanbul'da tutamayız, açık ve net. Ancak insani, sağlık, eğitim şartlarıyla ilgili... Her ile ait, o ilin kapasitesinin yönetebileceği bir planlama gerçekleştirildi. Buna göre adımlar atılıyor, öğretmeninden doktoruna kadar. Bu adımların tamamı planlandı. Şu anda İstanbul'da başka illerde kayıtlı olanlar için 20 Ağustos olarak verdiğimiz tarihi 30 Ekim olarak revize ediyoruz. Geçen yıl İstanbul'da okuyan 2 bin 600'a yakın öğrencinin ailesine 'İstanbul'da kalabilirsiniz.' dedik. Kayıt dışı çalışmayla mücadele etmek zorundayız."