Görgün, askerlerin sahada ihtiyaç duyduğu her tür ekipmanı yerli ve milli olarak üretmek için çalıştıklarını belirterek, "Milli Muharip Uçak KAAN, 5. nesil bir uçak, biz 6. nesil versiyonuna da şimdiden çalışıyoruz ve çalışmak zorundayız." dedi.
Görgün, SSB Nuri Demirağ Konferans Salonu'ndaki basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Savunma sanayisinde ihraç edilen ürünlerin yerlilik ve millilik oranlarına ilişkin bir soru üzerine Görgün, "Yerlilik oranını, kabaca bütçesel olarak hesaplayıp sunuyoruz. Söylenilen ve ifade edilen oranlar doğru. Şu an yüzde 80 yerli yüzde 20 yabancı ihtiyacımız var. Onlar da alt sistemler ve çeşitli platformlar. Uzun zamandır platform almıyoruz. Bir süre sonra platformları hiç konuşmayacağız." diye konuştu.
Yüzde 100 yerlilik ve millilik oranının önemine dikkati çeken Görgün, şu ifadeleri kullandı:
"Meseleye şöyle bakmak lazım. Kritik know-how nerede? Sen kullanmak istediğinde seni engelleyecek bir ambargo var mı yok mu? Bir ürünü farklı ülkelerden temin edebiliyor muyuz? Burada esas konu yüzde 100 yerli ve milliliğin yakalanmasının ötesinde ihtiyaç duyulduğunda herhangi bir şekilde sorgulanmadan, birilerinin oluru olmadan ürünlerin kullanılabileceği sistemlerin olması."
Görgün, İHA'larda kullanılan ve daha önce Kanada'dan ithal edilen kameralara ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:
"Alınacak kameraları tamamen askıya aldık. Yerli ve milli en iyisini üretiyoruz. Bizim ürettiğimiz kamera şu anda ihtiyaç duyulan kameradan çok çok daha iyi. Bunun bir önceki versiyonunu da yapmıştık. CATS kamerası da kullanılıyordu. CATS kamerası 15 ülkeye ihraç edildi. Bahsettiğimiz ASELFLIR-500 kamerasının kalifikasyon testleri bitti. Her yönüyle daha iyi olan bir kamera. Bunun da bu ay seri üretimi başlıyor. İlk siparişlerini birkaç gün içinde şirkete vereceğiz."
Milli Muharip Uçak KAAN'ın motoru için yurt içinde özgün bir çalışma yürüttüklerini belirten Görgün, "Var olan tüm sistemlerimiz için motorlarımızı kendimiz üretiyoruz. TB3 tamamen yerli motorla uçuyor. KAAN'ın motoru için çok ayrı bir ekip, uzun zamandır çalışıyor. TR Motor bu işin bir parçası. Bizim planımız kendi ürettiğimiz motorun seri üretime yetişmesi." dedi.
Bu nedenle platform ve motor çalışmalarının birlikte başladığını anlatan Görgün, "Uçağın ihtiyaç duyduğu itki gücü ve enerji ihtiyacını karşılayabilecek bir motor tasarımıyla başlandı ve devam ediyor. Seri üretime başladığımızda motorumuzu alamıyor gibi durum olmasını istemiyoruz. KAAN'ın Türkiye'deki motor üretiminde bir ortaklık yok." değerlendirmesinde bulundu.
Görgün, savunma sanayisinde çalışan kadın mühendislerin sayısının arttığını ve daha da artmasını arzu ettiklerini de dile getirdi.
"HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİNİ GELİŞTİRİYORUZ"
Hava savunma sistemleri konusunda çalışmaların titizlikte yürütüldüğünü anlatan Görgün, "Çalışmalar konusunda kesin tarih veren, teknik özellikleri veya bütçesel büyükleri açıklayan bir yaklaşımım yok. Bizim hava savunma sistemleri kurgumuz, katmanlı hava savunma sistemleri kurgusu." ifadelerini kullandı.
Görgün, havadan tehdit oluşturabilecek drondan seyir füzesine kadar her türlü saldırı aracının dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, bu tarz saldırıları önleyebilmek için hem mühimmatla hem de elektronik olarak katmanlı bir savunma yapısı oluşturduklarını söyledi.
Katmanlı hava savunma sistemlerinin noktasal veya bölgesel koruma olarak değerlendirebileceğini söyleyen Görgün, şunları kaydetti:
"Tehdidi önceden belirleyip nasıl bir tehdit olduğunu kesinleştirebilmek oldukça önemli. Çünkü bazen öyle bir tehdit olur ki o tehditte karşı kullanacağınız karşı tedbir de o tehditle ve oluşturabileceği hasarla orantılı olmak zorunda. Biz, var olan elektronik harp ve lazer yeteneklerimizle yakın temas ve noktasal savunma açısından belli bir seviyeye ulaşmış durumdayız."
Görgün; Hisar A, Hisar A+, Hisar O, Hisar O+ ve SİPER Ürün 1 gibi daha yüksek irtifalarda kullanılabilen hava savunma sistemi ürünlerinin testlerinin başarılı bir şekilde tamamlandığını belirterek, bu ürünlerin seri üretimleriyle ilgili sözleşmelerin yapıldığını anımsattı.
Hem tehdidin niteliğinin hem de tehdide karşı uygulanabilecek silahların belirlenmesine yönelik çalışmaların sürdürüldüğünü bildiren Görgün, "Bütünsel olarak radarlar, füzeler ve bunların atış kontrol sistemlerine yönelik çalışmaları yürütmeye devam ediyoruz. Bizim vazifemiz, her zaman ihtiyacımız olanı yerli ve milli olarak en iyi şekilde karşılamak." dedi.
Görgün, SSB Nuri Demirağ Konferans Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, 2023 yılını değerlendirdi, 2024 yılı hedeflerini paylaştı.
Birçok ülkenin konsorsiyumla veya kendi başına geliştirdiği ürünleri olduğuna işaret eden Görgün, "Onların çeşitli yetkinlikleri var. Biz de bu yetkinliklerden geride kalmamak için platformlarımızı ve bunların algılayıcılarını üretmek için çalışıyoruz. AESA Radarı da platformlar üzerinde var olan önemli sensörlerden birisi. Görülmeden görmeyi, size hamle ve atak yapılmadan sizin hamle yapmanızı belirleyen, hızlı ve etkili karar vermenize destek olan önemli algılayıcılardan bir tanesi." diye konuştu.
Görgün, ASELSAN'da en önem verdikleri projelerden birinin AESA Radarı olduğunu, bu platformu insanlı ve insansız araçlar için geliştirdiklerini bildirdi.
Bunların test edilmek üzere entegre edilmeye başlandığını dile getiren Görgün, yeni nesil uçaklar ve Milli Muharip Uçak KAAN için de bu radarı geliştirdiklerini söyledi.
SSB BAŞKANI GÖRGÜN "SÜRPRİZLERLE DOLU BİR YIL" DİYEREK DUYURDU: KAAN YAKIN ZAMANDA UÇACAK
Sadece bu radarı değil, füze ikaz sistemlerini, hava-hava mühimmatlarını da geliştirdiklerini anlatan Görgün, "Uçağın veya platformun taşıyacağı, muharebe ortamında ihtiyaç duyacağı her sistemin bizim üstünlük sağlayacağımız şekildeki versiyonlarını geliştirmek üzere çalışıyoruz. AESA Radarı da bu ihtiyacı karşılayacak bir sistem." ifadesini kullandı.
Görgün, ABD ile yürütülen F-16 alım sürecinin geldiği aşamaya ilişkin de değerlendirmede bulunarak, "Her platform için birinci amacımız, tam bağımsız şekilde kendi ürünümüze sahip olmak. İkincisi, var olan platformlarımızın modernizasyonunu, bu kapsamdaki her türlü sistemi kendimizin üretmesini ve bunların başarılı şekilde çalışmasını tesis etmek. Kara, hava ve deniz ne olursa olsun böyle." dedi.
TCG İSTANBUL fırkateyninin kendi sınıfında modern bir gemi olduğuna işaret eden Görgün, Türkiye'nin, gemi üzerindeki radarları, silahları, sensörleri, sonarları, akla gelecek her türlü alt sistemi üretebilir durumda olduğunu vurguladı.
"2028'DE İLK BLOKLARIN SERİ ÜRETİMİNE BAŞLANACAK"
Görgün, Milli Muharip Uçak KAAN'a yönelik süreci de değerlendirerek şöyle devam etti:
"Kahraman askerimizin sahada ihtiyaç duyduğu neyse, onu en iyisiyle tedarik edebilmek, üretebilmek, yerli ve milli olarak sağlayabilmek için çalışmamız devam ediyor. KAAN, 5. nesil bir uçak, biz 6. nesil versiyonuna da şimdiden çalışıyoruz ve çalışmak zorundayız. 5. nesil uçak, görünmezlik olarak tanımlanıyor. İçinde bulunan tüm alt sistemlerinin, sensör füzyonlarının yapılması, 5. nesil olarak ifade ediliyor. 6. nesil yapay zekayla entegre edilmiş hususları kapsıyor. 5. nesli yakın zamanda uçuracağız. 2028'de ilk blokların seri üretimine başlanacak. Bu arada da 6. nesil konusunu da kaçırmamak için çalışma yapmak zorundaydık, yaptık, yapıyoruz."
Sektördeki kadın istihdamına yönelik soru üzerine de Görgün, bunun, kendilerinin önem verdiği hususlardan biri olduğunu ve artmasını arzu ettiklerini söyledi. Görgün, yazılımın arttığı şirketlerde kadın mühendis oranının yükseldiğini belirterek, "Her geçen gün kadın mühendislerimizin arttığını ifade edebilirim." dedi.
Görgün, savunma sanayi projelerine ilişkin bilgilerin sızdırılmasına ilişkin soru üzerine, "Bizim aslında bununla ilgili sektörümüzün kendi disiplini var. Bu sektörde çalışan herkes bu hassasiyete sahip." diye konuştu. Bu alanda çalışan personelin belli bilgilendirme ve oryantasyonlardan geçtiğine işaret eden Görgün, "Düşmanlar mutlaka bunun için çalışacaktır. Biz de buna göre tedbir almak zorundayız. Bize düşen görev, bu tedbirleri artırmak. Bunun olmasının önüne geçmek ve önleyici tedbirler almak. Bir zafiyet oluşmaması için devletin bütün kurumlarının gayret göstermesi gereken bir husus bu." değerlendirmesinde bulundu.
Altay Tankı'na ilişkin güncel durumun sorulması üzerine de Görgün, "Altay Tankı, testlerinin tamamlanması üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edildi. Test faaliyetleri ve seri üretim faaliyetleri devam ediyor. Proje takvimine uygun olarak bunların teslimatları yapılacak. Gecikme olduktan sonra şu anda yeni oluşturulan takvimde bir sapma yok. Söylenilen, bahsedilen takvimle uyumlu." dedi.
Türkiye'nin F35 projesinden çıkarılması sonrasında yürütülecek sürecin sorulduğu Görgün, "Bu hususla ilgili hukuksal, diplomatik, siyasi yapılması gereken her şey ilgili birimler ve kurumlar tarafından yapılıyor." ifadesini kullandı.
"GÖKBEY'DE İLK PARTİLER BU YIL TESLİM EDİLECEK"
Görgün, HÜRKUŞ eğitim uçağı ve GÖKBEY helikopterinin teslimat tarihine ilişkin soruya karşılık da şunları kaydetti:
"3 GÖKBEY helikopterinin Jandarma'ya teslimatı çok yakın zamanda olacak. Ayrıca 3 helikopterin daha başka kullanıcısı olacak. Sağlık Bakanlığı ilk isteyenlerdendi. Diğer taraftan, ihtiyaç duyan tüm birimler bunlarla ilgili seri siparişlerini, taleplerini bildirdiler. En son yaptığımız Savunma Sanayii İcra Komitesinde bunlarla ilgili sipariş verme ve sözleşme yapma aşamasına geldik. Dolayısıyla bu yıl ilk partiler teslim edilecek. Önümüzdeki süreçte de zaten sözleşmeye bağlı olarak da ilgili kullanıcılara teslim edilecek ama bu sene ilk teslimatlar yapılacak. HÜRKUŞ'la ilgili de son Savunma Sanayii İcra Komitesinde 4 uçak siparişi veriyoruz. TUSAŞ gece gündüz çalışıyor. Bu yıl teslim etmek için çalışacaklar."
Uçak gemisi tasarım sürecine ilişkin de bilgi veren Görgün, "En iyi şekilde bunu belirleyecek bir tasarım proje çalışması başlıyor. Biz bu projenin başlamasıyla ilgili karar aldık. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'mızda çok ciddi bir tasarım ofisi var. STM şirketimizde ciddi bir yetenek var. Biz buralardan bu sonuçların çıkacağını değerlendiriyoruz." dedi.
Kaynak: AA