YILDIRAY ÇİÇEK/ TÜRKGÜN
CHP’nin Suriye politikası en başından beri bir taraftan Beşar Esad’ın yanında görünüyor diğer taraftan da Suriye’nin toprak bütünlüğünü gerçekleştirdiği işgallerle bozan terör örgütü YPG’ye destek veriyor görüntüsündeydi.
Beşar Esad’a göstermelik destekleri AK Parti hükümeti karşısında muhalefet dili oluşturmak için, terör örgütü YPG’ye karşı destekleri de hem Türkiye’de PKK’nın siyasi uzantılarıyla işbirliği yapmaları hem de YPG’nin silahlarını veren ABD’yi karşılarına almamak içindi. CHP Kemal Kılıçdaroğlu zamanı YPG’nin devlet kurmasını birçok yöneticiyle beraber ifade etmiş, YPG’ye Türk Ordusu’nun yaptığı her operasyona karşı çıkmıştı. CHP’de değişen bir durum yok. Suriye’de Esad rejimi çöktü. Şimdi onun arkasından atıyorlar ama YPG konusunda büyük acı, kaygı ve telaş duyuyorlar. Suriye Milli Ordusu YPG’ye vurdukça CHP’nin yüreği daralıyor. Bu her hallerinden belli. CHP fonlu medyaya, oralardaki yazar ve yorumcularına bakın terör örgütü YPG’yi Kürtlerin temsilcisi gösterme gayreti veriyor. Terör örgütü YPG’nin kolu PYD’yi meşru göstermek için özenle ve sinsice cümleler kuruyorlar. YPG’nin başındaki teröristbaşı Mazlum Kobani’den saygıyla bahsediyorlar. Eski PYD Eşbaşkanı Salim Müslüm’ü propaganda yapsın diye ekranlarına çıkarıyorlar. Sadece CHP’nin yöneticisi, medyası değil elbette… CHP’nin barosu da YPG’ye sahip çıkmak için sahnede yerini aldı.
CHP’nin birleşenleri aynı Zeytin Dalı Operasyonu zamanında olduğu gibi şimdi de YPG’yi korumak için propaganda seferberliğine başlamıştır. İstanbul Barosu Suriye’de öldürülen gazeteci maskeli YPG’li teröristler için “İki basın mensubu yurttaşımızın öldürülmesi olayıyla ilgili olarak etkin bir soruşturma yürütülmesini ve talep ediyor, sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.” açıklamasını yapmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Baro Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kabaoğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında, "Terör örgütü propagandası yapmak"ve "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak"suçlarından resen soruşturma başlatmış ve bunu da kamuoyuna “PKK terör örgütü mensupları Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i övücü nitelikteki sözler ile ayrıca sözde gazetecilik faaliyetleri ve gazeteci kimlikleri nedeniyle öldürüldükleri, devletimizin sözde savaş suçu işlediği şeklinde yanıltıcı bilginin yayılması şeklindeki tespitler nedeniyle İstanbul Baro Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca 'Terör örgütü propagandası yapmak ve halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak' suçlarından resen soruşturma başlatılmıştır.” açıklamasıyla duyurmuştu. İstanbul Barosu’nun bu kadar gazeteci hassasiyeti varsa, niçin Gazze’de 200’e yakın gazeteci öldüğünde sesini çıkarmadı? Sahip çıkmak ve kınamak için illa terör örgütü YPG mensubu mu olmaları mı lazım?
CHP yine yöneticisi, yazarı, yorumcusu, sanatçısı, barosu ile deşifre oldu. Kimlerin safında oldukları bir kez daha netleşmiştir. CHP’nin Suriye’deki terör örgütü YPG’ye karşı büyük zafiyeti var. CHP bir gün olsun terör örgütü YPG’ye karşı mücadele veren Suriye Milli Ordusu’na destek vermemiştir. Adamlar Türk Ordusu’na destek vermiyor ki, Suriye Milli Ordusu’na destek versinler. MHP Lideri Devlet Bahçeli “CHP’nin siyaseti, Türkiye’ye karşı siyasettir. CHP’nin siyaseti, emperyalizme bağlı ve bağımlı siyasettir.” derken yüzde yüz haklıdır. CHP işte tam da bu yüzden Türkiye adına milli güvenlik tehlikesidir.