Gazi Üniversitesi Yapay Zeka Merkezi Direktörü Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu, yapay zekayı fırsat olarak gören ülkelerin yapay zeka birimlerini, altyapılarını ve çalışmalarını belirli üst noktalara taşıdığını ancak Türkiye'nin bu dönüşümü algılamada biraz geciktiğini belirterek, "Türkiye'nin belki de bir Yapay Zeka Bakanlığı kurması gerekiyor." ifadesini kullandı.
Sağıroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) bildirisinde ilk kez yapay zeka ile ilgili maddeye yer verilmesine ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin iç ve dış tehditlere karşı tedbirlerin görüşüldüğü önemli bir toplantıda yapay zekanın da konuşulduğunu belirten Sağıroğlu, dünyada uzun yıllar insanların hayatında yer alacak yapay zekanın şimdiden kapsamlı olarak ele alınmasını önemli bulduğunu kaydetti.
MGK'da yapay zekanın görüşülmesini "çok yerinde ama geç görüşüldü." değerlendirmesinde bulunan Sağıroğlu, dünyanın yapay zeka fırsatlarının yanında tehditlerini de dikkate aldığını, son yıllarda Avrupa'da yapay zeka konularının gündeme geldiğini ve mart ayında da Avrupa Birliği'nin yapay zeka güvenliği yasasını onayladıklarını aktardı.
Yapay zekadaki gelişmelerin baş döndürücü şekilde hızla devam ettiğini anlatan Sağıroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Fırsatlarının yanında tehditlerinin de bulunduğu bu teknolojilerden mutlaka ülke olarak faydalanmak zorundayız. Ulusal Yapay Zeka Stratejimizin olması önemlidir. YÖK'ün açtığı yapay zeka programları buna büyük katkı sağlayacaktır. Ancak bunlar yeterli değildir. Bu kapsamda kendi modellerimizi oluşturmak, altyapılar kurmak, araştırmalar yapmak ve bu teknolojileri vatandaşımızın kullanımına açmak zorundayız. Yapay zeka ülkeler için büyük bir tehdit olabilir, bu gelişmelere başta devletimiz olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarımızı hazır hale getirmeliyiz. Yani ülke olarak da yakinen takip edip, altyapısını kurgulayıp, gelişmelere karşı devleti hazır hale getirip ve tehditleri her boyutuyla inceleyip karşı tedbirlerin alınması gibi hususların gündemde olması gerekiyor."
"SADECE ÜLKEMİZ İÇİN DEĞİL DÜNYA İÇİN DE BÜYÜK BİR RİSK"
Prof. Dr. Sağıroğlu, yapay zekanın kullanımındaki amaca göre her zaman bir tehdit olarak görülebileceğini bildirdi.
Yapay zekaya eğitim açısından bakıldığında birçok platformun herkese açılabildiğine değinen Sağıroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Yapay zeka hizmetleri ile kullanıcıların profili çıkarılabilir. Profilini çıkarmak demek kişiyi kişiden daha iyi tanımlamak demek. Kişi bazlı bakıldığında bir tehdit aracı gibi görünmeyebilir ama yazdıklarınızdan, sorduklarınızdan, cevaplarınızdan ve girdiğiniz verilerden ülkenin veya bölgenin profilini çıkarıyor. Kişisel ve toplumsal kültürü, dayanışmayı, tepkiyi, altyapıyı ve birikimi hepsini anlayabilecek sistemlerden bahsediyoruz. Dolayısıyla bu başka bir boyut ve tehdit. Örneğin ChatGPT'ye '5 yaşındaki çocuk gibi davran' diyorsunuz öyle davranıyor ya da '50 yaşındaki bir meslek sahibi gibi davran' diyorsunuz ona göre cevap veriyor ve kişinin davranışını hareketini, yazım ve çizim stillerini bile öğreniyor. Bu kişi için çok önemli olmayabilir ama bu veriler ışığında toplumsal örüntüleri öğrenip farklı amaçlar için kullanılabilir. Bu sadece ülkemiz için değil dünya için de büyük bir risk aslında. Avrupa bunu gördü ve 20'den fazla ülke bu sistemlere erişimi yasakladı ancak yapay zekayı bir fırsat olarak gören ülkeler yapay zeka birimlerini, altyapılarını ve çalışmalarını belirli üst noktalara taşıdı. Türkiye olarak bu dönüşümü algılamada biraz geciktiğimizi düşünüyorum. Türkiye'nin belki de bir Yapay Zeka Bakanlığı kurması gerekiyor."
Sağıroğlu, bu açıdan MGK'da ilmi (bilimsel), askeri, iktisadi (ekonomik) ve içtimai (toplumsal) tehditlerin konuşulması kararının doğru olduğunu ve daha çok tartışılması gerektiğini vurguladı.
"BU ÇAĞDA BUNDAN KAÇIŞ YOK"
Siber tehditlerin, saldırıların ve açıklıkların yapay zeka ile birleşmesinin en büyük tehditlerden biri olduğuna dikkati çeken Sağıroğlu, "Tehdit, uzayı ve vektörleri hızla değişecek ve gelişecek, otomatikleşecek, insan gibi davranabilecek. Bunlar da büyük tehditlere kapı açacak. Sistemlerin, kişileri, ortamların dijital ikizleri oluşturulmasıyla da suçlar artacak. Dolandırıcılık bunun başında gelecek. Bunlar hayal değil artık yapılıyor. Bugün kendinizle canlı konuşabilirsiniz. Kişinin sesini, görüntüsünü, hareketini ve kültürünü klonlayanlar her türlü olumsuzluk için kullanabilir." diye konuştu.
Sağıroğlu, Türkiye'nin tüm bunlara hazırlıklı olması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Kuantum hızı ile yapay zeka çağını anlamak gerekli. Bunun için büyük veri dünyasını anlamak ve anlamlandırmak büyük önem taşıyor. Fırsatlarından faydalanmamız şart ama riskleri öngörmeliyiz. Bu çağda bundan kaçış yok. Türkiye olarak üst düzey tehditleri anlayıp karşı koyacak mekanizmalar geliştirmeliyiz. Mevcut ekosistemi geliştirmek, altyapılar kurmak, teşvik etmek, araçlar geliştirmek, programlar açmak, nitelikli insan sayımızı artırmak, sorumlu yapay zeka anlayışını yaygınlaştırmak ve en önemlisi ise bunları koordine etmek, hatta Ulusal Yapay Zeka Olaylarına Müdahale Merkezleri kurmak gereklidir."
"PROFESÖR OLARAK HALA YENİ BİLGİLER ÖĞRENİYORUM"
Sağıroğlu, yapay zekanın doğru ve kontrollü kullanımında ise yeni bir ekonominin oluşabileceğini, verimliliğin artabileceğini ve öğrenmenin hızlanabileceğini bildirdi.
Kendisinin de yapay zekadan faydalandığını anlatan Sağıroğlu, "Ben profesör olarak hala yeni bilgiler öğreniyorum. Sunduğu hizmetlerden faydalanıyorum ve öğrencilerimin daha iyi öğrenmeleri için derslerime aktarıyorum. Çünkü arkasında devasa bir bilgi birikimi var bundan faydalanmamız gerekiyor." görüşünü dile getirdi.
Sağıroğlu, yapay zeka alanında özel sektör ile akademisyenlerin kısıtlı etkinliklerde bir araya geldiğini, tehditlere karşı alınabilecek önlemlere ilişkin bilimsel konferans, sempozyum ve çalıştayların artırılarak buralardan çıkarılacak raporlarla, Türkiye'nin yapay zeka alanındaki dönüşümünün hızlanabileceğini sözlerine ekledi.