Türkgün Gündem Türkiye'den 31 gemilik dev hamle

Türkiye'den 31 gemilik dev hamle

Orta Doğu basınında yer alan haberlere göre, Türkiye'nin Milli Denizaltı Projesi kapsamında filosunu yenileme kararı aldığı ve bölgesel hakimiyetini ve küresel gücünü artırmak için 31 adet savaş gemisi inşa etmeyi planladığı belirtiliyor. Bu hamle, Türkiye'nin deniz gücünü önemli ölçüde güçlendirecek ve daha önce görülmemiş bir dönüm noktası olarak kaydedilecek.

KAYNAK: Star Gazetesi

Orta Doğu basını Middle East Eye, Türkiye'nin donanmaya ilişkin hamlesini gündemine aldı. Haberine "Türkiye bölgesel hakimiyetini ve küresel gücünü artırmak için 31 savaş gemisi inşa ediyor" başlığını veren Orta Doğu basını, "Türk donanması, Hint Okyanusu'na ulaşabilecek bir uçak gemisi ve filosunu yeniden inşa ediyor" dedi.

"31 SAVAŞ GEMİSİ İNŞA EDİLİYOR" SÖZLERİYLE DUYURDULAR: TÜRKİYE'DE DAHA ÖNCE KAYDEDİLMEMİŞ BİR DÖNÜM NOKTASI

Haberde, "Türkiye'nin Savunma Bakanlığı geçen hafta, Türk tersanelerinin aynı anda 31 donanma gemisi inşa ettiğini ve bunların önümüzdeki on yıllar boyunca ordunun ihtiyaçlarını karşılaması beklendiğini açıkladı. Bunlar arasında bir uçak gemisi ve bir muhrip de yer alıyor." denildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya değinen Orta Doğu basını, Milli Denizaltı Projesi'nin (Milden) ilk kaynak töreninin Gölcük Tersanesi Komutanlığı'nda gerçekleştirildiğini hatırlatarak haberinde, "Ayrıca TF-2000 hava savunma harbi muhribi ve milli uçak gemisi (Mugem) projelerinin ilk sac kesimi İstanbul Tersanesi Komutanlığı'nda gerçekleştirilerek, projelerin inşa süreçleri başlatıldı." ifadelerine yer verdi.

 

"DAHA ÖNCE KAYDEDİLMEMİŞ ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASINI İŞARET EDİYOR"

Haberde şöyle devam edildi;

"Ankara, onlarca yıldır donanma filosuna yatırım yapıyor. Türkiye'ye uygulanan resmi ve gayrı resmi askeri ambargoları aşmayı amaçlayan çok sayıda savunma sanayi projesini hızlandırdı. Ancak, 31 geminin aynı anda inşa edilmesi daha önce kaydedilmemiş önemli bir dönüm noktasını işaret ediyor. Bazı uzmanlar, böylesine iddialı bir projenin fiyat etiketinin 8 milyar doları aşabileceğini tahmin ediyor."

Türkiye'nin dev projesinin envanterine de değinen Orta doğu basını, "Uçak gemisi, bir muhrip ve yeni bir milli denizaltının yanı sıra Ankara, şu anda Alman tasarımı Tip 214'e dayalı beş Reis sınıfı denizaltı, yedi İ sınıfı fırkateyn, altı açık deniz devriye gemisi (OPV-2100), sekiz modern çıkarma gemisi (LCT), bir modern mayın avlama gemisi ve bir 55 sınıfı hücumbot (FAC) inşa ediyor." ifadelerini kullandı.

Bu inşa hamlesinin Türkiye'nin sadece yakın coğrafyada değil, aynı zamanda Afrika Boynuzu ve Hint Okyanusu'na kadar uzanan coğrafyada da güç gösterisi yapma arzusunu yansıttığını belirten Orta Doğu basını haberinde Türk bir uzmanın görüşlerine yer verdi.

Türk uzmanın açıklamalarına yer verilen haberde, bu girişimin temel amacının, kamu ve özel tersaneler aracılığıyla eskiyen gemileri yenileriyle değiştirerek Türk Donanması'nı modernize etmek olduğu aktarıldı. Ayrıca Türk uzmanın, "İlk etapta inşa edilecek gemiler tonajı artırmaktan ziyade donanmayı gençleştirecek ve büyük ölçüde milli üretim haline getirecek" dediği bildirildi.


Farklı bir Türk uzmanın da görüşlerine yer verilen haberde söz konusu uzmanın, "Envanterimizdeki gemiler eski. Filonun omurgasını 1980'lerden kalma sekiz Amerikan firkateyni, özellikle Oliver Hazard Perry sınıfı oluşturuyor. Gerisi 1980'lerin sonundan 1990'ların sonuna kadar üretilen Alman MEKO sınıfı firkateynler." dediği aktarıldı.

Yetkili ayrıca, Türkiye'nin Ulusal Savaş Gemisi projesi Milgem'in başlangıçta ADA sınıfı submarin karşıtı savaş Corvettes'i üretmek için başlatıldığını, Donanmanın açık deniz devriye gemileri ve I-Class fırfırları da dahil olmak üzere çeşitli gemi modelleri tasarlamasını sağladığını da sözlerine ekledi.

Türkiye'nin insansız hava aracı taşıyan amfibi hücum gemisi TCG Anadolu'yu hizmete aldığını ve ikizi TCG Trakya'nın da planlama aşamasında olduğunu yazan Orta Doğu basını, "Türkiye'nin sahip olduğu bir avantaj, Avrupa'daki emsallerinden önemli ölçüde daha düşük maliyetlerle gemi üretebilme yeteneğidir." dedi.


Bir diğer uzmanın değerlendirmesine yer verilen haberde, Türk silahlı kuvvetleri içinde donanmanın benzeri görülmemiş öneminin, Türkiye'nin ulusal güvenlik stratejisindeki bir değişimi yansıttığını söylediği, denizaşırı çıkarlar ve taahhütlerin artık bölgesel ve ileri savunma kadar önemli kabul edildiğini ifade ettiği aktarıldı.

Türk tersanelerinin Ukrayna ve Pakistan gibi ülkelerden aldığı siparişlere atıfta bulunan Orta Doğu basını uzamanın görüşünde, "Bu, dünyada savaş gemisi inşa edebilen yedi ülkeden biri olduğumuz iddiasının hiç de temelsiz olmadığını gösteriyor" dediğini yazdı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *