İklim değişikliği sebebiyle karbon ayak izini küçültmek isteyen birçok ülke fosil yakıt kullanılan otomobilleri yasaklayarak sadece elektrikli araçlara izin vermeyi planlıyor. Elektrikli otomobillerin yaygınlaşması ile bu otomobillerin ana güç kaynağı konumundaki lityum iyon piller önem kazanıyor.
Yapımında lityum madeninin kullanıldığı bu piller, uzun ömürlü ve az bakım gerektirdiği için tercih ediliyor. Sadece binek otomobiller için de değil, insanlı ve insansız tüm kara, hava ve deniz araçlarında lityum iyon pilleri kullanımı artıyor.
Türkiye'de lityum üretimi
Lityum üzerine çalışmalarda bulunmuş olan Dr. Abdullah Turan Haber Global'e yaptığı açıklamada, lityumun normalde farklı kaynaklardan elde edilebildiğini ifade ediyor. Turan "Burada kaynağın (mineral cevheri veya tuzlu göller) içeriğindeki lityum konsantrasyonun, hem teknik hem de özellikle işletme maliyeti açısından anlamlı düzeyde olması gerekiyor" diyor.
Bilim insanı, çıkarılması arzu edilen cevher tenörünün (metal miktarının toplam kütleye oranı), 'evet buradan cevher çıkarıp işletmek karlı', dedirtecek düzeyde olması gerektiğini vurguluyor.
Nadir metal rezervlerinin çoğuna sahip olan Çin, 2010 yılından itibaren bu ürünlerin dışarıya ihracatını sınırlamıştı. Dr. Turan bunun üzerine diğer ülkelerde atık elektronik ve metalik ürünlerden nadir elementlerin geri kazanımı üzerine ciddi çalışmalar başladığını, ülkemizde de bor atıkları üzerine bir çalışma yapıldığını ifade ediyor.
Türkiye'de bolca bulunan bor madeninden lityum üretildiğini belirten bilim insanı "Aslında ülkemizde bor da, tam bu sebepten ötürü büyük bir nimet" diyor. Turhan, Türkiye'de sadece cevher miktarının fazla olmadığını, cevherdeki bor oranının da çok yüksek olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Lityum konusuna dönersek, ülkemizde bu anlamda işletilebilir bir maden rezervi yok maalesef. Ancak, yakın zamanda ETİ Maden, bor atıklarından lityumu kazanmak üzere bir çalışma başlattı. Yani, bor cevheri çıkarılıyor, tesislerinde (Eskişehir'in Seyitgazi ilçesinde bulunan tesisler) işlenerek rafine bor ürünleri (borik asit vb.) üretiliyor. Bu işlem sonunda elde edilen atık, lityum elde edilmesi için ayrıca işleniyor"
Geleceğin petrolü ile çalışacak
Ülkemizde lityumdan üretilecek lityum iyon batarya yapımı üzerine önemli yatırımlar da bulunuyor. Bu yatırımlardan biri de Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nın yüzde 98 hissesine sahip olduğu ASPİLSAN. ASPİLSAN Enerji Genel Müdürü Ferhat Özsoy, şirketin 1981 yılında kurulduğunu; Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacına göre, kara, hava ve denizde kullanılan cihazlar tarafından kullanılan pil ve bataryalar ürettiklerini belirtiyor.
Özsoy, şirketin Kayseri'de lityum iyon pil üretim tesislerinin bulunduğunu ifade ediyor. İş insanı, tesisler için "Pil ve batarya üretimi için gerekli olan her türlü altyapının (makine üretimi, ham madde üretimi gibi) ülke kaynaklarından azami istifade ile yerli ve milli olarak yapılmasını sağlayacak bir yeterliliğe de sahiptir" diyor.
Elektrikli araçlar için batarya üretmeyi hedeflediklerini belirten Özsoy "İkinci faz yatırımı prizmatik tipte pil üretimi hedefliyoruz" diyor. "Çok geniş bir kullanım alanı için üretilecek bu piller sadece araç değil birçok platformda kullanılacak" diyen Özsoy, önceliklerinin iş makinelerinin, telekom bataryalarının, hafif araçların ve toplu taşıma için kullanılan otobüslerin enerji depolama sistemlerinde kullanılacak pillerin, yerli olarak üretilmesi olduğunu söylüyor.
Özsoy halihazırda savunma sanayi için pil ürettiklerini belirtiyor. Özsoy'un verdiği bilgiye göre TUSAŞ'ın ürettiği genel maksat helikopteri Gökbey, eğitim uçağı Hürkuş, ve insansız hava aracı Anka'da da ASPİLSAN Enerji bataryaları kullanılmakta. Ayrıca TUSAŞ'ın Milli Muharip Uçak (MMU) projesi ile milli jet motorlu yakın hava destek uçağı Hürjet ve milli ağır sınıf taaruz helikopteri ATAK-2 projelerinde de ASPİLSAN üretimi lityum iyon bataryalar kullanılacak.
Özsoy yerli otomobil TOGG için şu an bir üretimin söz konusu olmadığını belirtirken, "Ancak ülkemizin çok önemli bir yatırımı olan bu otomobile pil vermek bizim de amacımız" diyor.
Türkiye için büyük fırsat
Geleceğin petrolü veya altını olarak nitelendirilen lityumun önemi gelişen teknolojilerle birlikte daha da artıyor. Türkiye'nin bor madeni açısından zengin olması büyük lityum yataklarının var olabileceğine işaret ediyor.
Konuyla ilgili İHA'ya değerlendirmelerde bulunan İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, Türkiye'nin lityum yatakları açısından büyük rezervlere sahip olabileceğini söyledi.
Lityum ile bor madeni arasında benzerliğin bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Öztürk, dünyanın en büyük bor yataklarının Türkiye'de olmasının büyük lityum yataklarının varlığına işaret etmesinin muhtemel olduğunu belirtti.
Öztürk, "Lityum, bulunan yeni metallerden bir tanesi ve en büyük özelliği de enerji depolama kapasitesinin olmasıdır. Bu nedenle geçmişte uranyuma ve altına hücum edildiği gibi bugün de lityuma büyük bir anlamda hücum var.
Böyle bir endüstriyel hammaddenin dünyadaki büyük yataklarına baktığımız zaman ve Türkiye'nin jeolojisi ile örtüştürdüğümüz zaman Türkiye'nin jeolojisi lityum potansiyeli açısından dünyanın en büyük coğrafyası olduğunu bize söylüyor.
Bu kanıya nereden varıyoruz. Lityum ile bor madeninin jeokimya olarak çok iyi bir birlikteliği var. Yani bor neredeyse lityum da orada diyebiliriz. Mesela altınla civa da bu şekilde davranır. Element birliktelikleri var. Bu bağlamda Türkiye'deki büyük bor yataklarının çevresindeki havzaların büyük lityum içermesi olasıdır" dedi.