Soğuk havalarda ağızdan çıkan su buharının, maskenin ıslanmasına neden olduğunu belirten Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, "Zamanla ıslanan maske, sıcaklık ve nem ile mikropların en hızlı üreyebileceği ortamlar. O nedenle maskemizi ıslandığında mutlaka değiştirmemiz lazım. Aksi halde onun kendisi bir mikroorganizma kaynağı haline geliyor ve bunu soluyoruz. Bu mikropları, yeni üreyen mikroplarla birlikte yeniden vücudumuza almış oluyoruz. Maskemizi ıslandığında mutlaka değiştirmemiz lazım. 10 defa ıslanırsa 10 defa değiştirmeliyiz." dedi. Yorulmaz, maske kullanmanın soğuk havanın doğrudan solunmasını önlediğini dile getirdi.
Kirli havadaki maddeler zehirleyici etkiye sahip
Kirli havada iki önemli madde bulunduğunu anlatan Faruk Yorulmaz, "Bir tanesi kükürtdioksit, diğeri partiküller, yani minik tozlar. Bunların 2,5 mikron çaplı olanları var ki doğrudan akciğerlerimize iniyor. Bizim için en büyük risk 2,5 mikron ve daha küçük olan partiküller. Bunların içerisinde ağır metaller var. Dolayısıyla bunlar çok ciddi zehirleyici etkiye sahipler. Yıllar içerisinde etkileri ortaya çıkıyor. Maske kullanımı bu konuda da yarar sağlıyor." diye konuştu.
Kullandığımız maskeyi dışarıda atalım
Yorulmaz, havadaki kirleticilerle temas eden maskelerin kullanım sonrası cebe veya çantaya konularak eve getirilmemesi, katlanarak çöpe atılması gerektiğini vurguladı. Kullanılmış maskelerin üzerindeki partiküllerin, tozlaşma sonrası evde havaya karışabileceğini ifade eden Yorulmaz, "Kullandığımız maskeyi eve sokmayalım, dışarıda atalım. Eve girdiğimizde her gün banyo yapma şansımız yoksa elimizi yüzümüzü çok iyi yıkamamız lazım. Burnumuzu, ağzımızı temizlememiz, suyla çalkalamamız son derece önemli." ifadelerini kullandı.