Türkgün Güzellik Saç cilası nedir, zararlı mı?

Saç cilası nedir, zararlı mı?

Aynaya baktığınızda her gün aynı manzarayla karşılaşmaktan bunaldıysanız, aniden vereceğiniz ani bir karar sonucunda saçlarınızı renklendirmek isteyebilirsiniz. Küçük değişiklikler yaparak kendinizi hem daha alımlı hem de daha farklı görmek istiyorsanız, saçlarınıza uygulanacak renklendirme işleminde elde edeceğiniz ilk sonuç beklediğiniz gibi olmayabilir.

KAYNAK: Sabah

Önemli bir yöntem olan saç cilaları; ortaya çıkan istenmeyen görünümü dengelemek için kullanılır. Peki, saç cilası saça zarar verir mi? Saç cilası zamanla yok olur mu, evde kendi kendimize saç cilası uygulayabilir miyiz? Saç cilası işlemiyle ilgili tüm bilinmesi gerekenler…

Saç Cilası Nedir?

Saçları sürekli olarak boyatma zorunluluğunu azaltmaya yardımcı olan cila işlemi, saçın tamamına uygulanmadan yalnızca renklendirme sürecinde hafif ton değişiklikleri sağlamak için kullanılan bir tekniktir.

Özellikle de daha önce saçlarını renklendiren kadınlarda, zamanla oluşan ton kaybını önlemek, parlaklığı muhafaza etmek ve sağlıklı bir görünüm kazandırmak için son derece faydalı olan bu yöntem sayesinde arzu edilen görünüşe ulaşılabilir.

Yıkandıkça Saç Cilası Akar Mı?

Saçlarda doğal bir parlaklık veya ışıltılı bir görünüm sağlamak amacıyla yapılan saç cilası, tıpkı geleneksel renklendiriciler gibi 3 ila 6 hafta içinde zamanla kendiliğinden kaybolmaktadır.

Ancak saçta tercih edilen renk sabit ve kaliteli bir ürünle uygulanırsa, saç cilasının saçtan yok olma süresi de uzar. Bu nedenle ister evde kendiniz uygulayın ister bir uzmana yaptırın, kullanılacak malzemenin yüksek kalitede olmasına ve saç yapısına zarar vermeyecek özellikte olmasına özellikle özen gösterilmelidir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *