Partisinin kurultayında aldığı darbelerle malulen emekli edilen Kemal Kılıçdaroğlu CHP’yi yeniden ele geçirebilmenin ince hesaplarını siyasi ofisinde kurgularken bu kez yediği darbeyle tamamen nakavt oldu.

İktidar seçmeninin ekonomik gerekçelere yönelik sandık protestosunun 31 Mart 2024 seçimlerinde CHP’nin ekmeğine yağ sürmesi Kemal Bey'in ikinci bahar umutlarını tamamen sona erdirdi.

Tabi kaybetmek sözcüğüne lügatinde yer vermeyen Kemal Bey çıplak gözle görülebilen bu neticeyi bile “Ben siyaseti bıraksam da siyaset beni bırakmaz” şeklinde püskürtmeye niyet etse de 13 yıl genel başkanlık yaptığı partisinin başına bir daha dönebilmesi artık imkânsız.

Bu saatten sonra CHP kâğıt üzerinde Özgür Özel’in reelde ise Ekrem İmamoğlu’nun hegemonyası altında.

Şayet Ekrem İmamoğlu İstanbul seçimlerini kaybetseydi, Kemal Bey’in semtine bahar gelecek ve “Benimle olmuyor ama bensiz de olmuyor” diyerek yeniden genel başkanlığa yeşillenecekti.

Bu yüzden de özelde Ekrem İmamoğlu’nun, genelde CHP’nin seçim kaybetmesini en çok isteyen kişi Kemal Kılıçdaroğlu’ydu.

Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu’nun delegeleri finansman gücüyle Özgür Özel’den yana oy vermeye sevk ettiği kurultayın ardından “CHP’yi Ekrem İmamoğlu’na kaptırmayın. Partiyi ANAP’laştırmak istiyor” diyerek partilileri uyarmıştı.  

Tabi bu ifadeler “kulis bilgisi” olarak haberleştirilmişti ama Kemal Kılıçdaroğlu cephesinden herhangi bir tekzibe de uğramamıştı. Zaten ateş olmayan yerden bu kadar duman da tütmezdi.

Kemal Kılıçdaroğlu Ekrem İmamoğlu'nun adaylığının açıklandığı lansman programına partinin tüm eski genel başkanları davet edilmesine rağmen katılmadı.

Buna mukabil Özgür Özel’in de CHP’nin Ekrem İmamoğlu’nun kontrolüne girmesinden rahatsızlık duyduğu, Kemal Kılıçdaroğlu’na “Genel başkanım beni bu adamdan (Ekrem İmamoğlu'ndan) kurtarın” dediği, CHP’ye yakın gazeteci Enver Aysever tarafından "İsterse bunu yalanlasınlar, ispatlarım" özgüveniyle ifade ediliyordu.

Yerel seçimlere az bire süre kala İstanbul’da birileri, “Seni sırtından bıçaklayanlara oy yok” pankartları asarak Kemal Bey’in pankartlarıyla “Ekrem İmamoğlu’na oy vermeyin” algısı oluşturdular.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ekrem İmamoğlu’yla seçim sürecinde hiçbir görüşme gerçekleştirmemesi, seçim sonrasında Mansur Yavaş'ı ve Özgür Özel'i tebrik mahiyetinde ararken Ekrem İmamoğlu'nu aramaması bütün bu söylenti ve haberlerin doğruluğunu bir kez daha kanıtladı.

Meselenin özeti, siyasette yükseklere çıkardığı isimler Kemal Kılıçdaroğlu’nu siyasetin dışına ittiler. Bugün artık hiçbir dönüş umudu kalmayan Kemal Kılıçdaroğlu ise kendi sonunu kendi elleriyle hazırladı.

Partiyi ANAP’laştırmasından çekindiği Ekrem İmamoğlu’nu hiç kimse tanıyıp bilmezken siyasette yükselten, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapan kendisiydi. Belki de Kemal Bey partisinin sadece HDP’leşmesinden yanaydı. CHP’yi kimlik siyasetinin bir parçası haline getiren, HDP’ye esir eden ince dokunuşlar onun eseriydi. Ama siyasetteki hesaplar çoğu kez çarşıya uymaz. Bu defa da öyle oldu.

CHP ister HDP’leşsin, isterse de ANAP’laşsın, Mustafa Kemal Atatürk’le ve partinin kuruluş değerleriyle irtibatını tamamen kaybetti. Her geçen gün aslından daha da uzaklara savruldu. Kemal Bey eseriyle övünebilir çünkü bu “Y-CHP” projesinin mimarı kendisiydi…