Türkiye'nin 31 Mart 2024 yerel seçimleri, hükümete bir ders olarak yorumlanabilir. Fakat bu dersin arkasında ironik bir gerçek yatıyor: Seçmenler, hükümeti uyarmak için sandığa gitmiş görünüyorlar, ancak beceriksizliği ödüllendirerek asıl cezayı kendilerine verdiler.

CHP'li belediyeler, asgari belediyecilik standartlarının altında kalan bir performans sergiledi. Yolcu otobüsleri alev alev yanarken, trafik sorunu bir kâbusa dönüştü, depreme karşı gerekli adımlar atılmadı ve kentsel dönüşüm projeleri ihmal edildi.

Cumhur İttifakı adayları, bu sorunlara çözüm odaklı yaklaşırken, CHP'li belediye başkanları kentsel dönüşüme karşı çıkmayı tercih ettiler. İstanbul'da Murat Kurum, 650 bin konut dönüştürme sözü verirken, Ekrem İmamoğlu bu projeyi "olmaması gereken" bir hamle olarak nitelendirdi.

Peki, büyük İstanbul depremi yarın yaşanırsa sorumluluğu kim üstlenecek? Hatay'da da aynı durum yaşanmadı mı? Asrın felaketi olarak nitelendirilen Kahramanmaraş depremlerinde en çok yıkımın yaşandığı Hatay'da, eski belediye başkanı Lütfü Savaş'ın kentsel dönüşüm projelerine karşı tutumu büyük rol oynamadı mı?

Yeniden CHP’nin eline düşen Ankara'da da durum farklı değil. Mansur Yavaş'ın "Az laf çok iş" sloganıyla süslediği caddeler trafik keşmekeşiyle boğuşuyor. "Ne kadar yol açarsanız trafik o kadar sıkışır" sözleriyle vizyonsuzluğunu açıkça ortaya koyan Yavaş ile Ankara trafiğinin nasıl hızlanacağı meçhul.

Seçmenler, iktidarı cezalandırmak isterken farkında olmadan kendi cezalarını hazırlamış oldular. 31 Mart'ı belirleyenler, pastadan aldıkları paydan şikâyetçi olan seçmenlerdir. Bunların bir bölümü sandığı boykot ettiler, bir bölümü de CHP ve YRP gibi partilere oy vererek hükümeti uyarma yolunu seçtiler.

Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan 14-28 Mayıs 2023 seçimlerinin ardından kabinesini yenileyerek ve ekonomi politikasında radikal bir değişikliğe giderek bu mesajı aldığını göstermişti.

Mesajı alan ve değişimi başlatan hükümete kızarak, muhalefetin beceriksiz belediye başkanlarını ödüllendirmek zamansız bir tepki olarak kayda geçti.

Bu seçimin en büyük kaybedeni, belediyeleri sadece hizmet kapısı olarak görenler, şehirlerin sorunlarına çözüm bekleyenler, trafikte tükenmek istemeyenler ve büyük bir deprem öncesinde kentsel dönüşüm projelerine umut bağlayanlardır.

Halkın iradesine saygısızlık gösterilmez fakat doğru sözden de bir adım geri atılmaz. Bence bu seçimin en büyük kaybedeni liyakattir.