18 Ekim 2024
weather
12°
Twitter
Facebook
Instagram

Dünyada saygı gören Türkiye

YAYINLAMA:
Dünyada saygı gören Türkiye

Kim ne derse desin Türkiye, EURO 2024’te önemli izler bıraktı. A Milli Takımımızın ortaya koyduğu tutku, coşku ve en önemlisi Türk ruhu, Arda Güler’in dünya yıldızı gibi parlaması, Mert Günok’un Gordon Banks kurtarışı, Ferdi Kadıoğlu ve Barış Alper Yılmaz’ın olağanüstü performansları ve taraftarlarımızın Türk birlikteliğini gösteren desteği.

Açıkçası turnuvanın bende kalan izi biraz “yarım kalan hikaye” gibi…

Portekiz sürecini ayrı tutarsak iyi anılarla geçen bir organizasyonu geride bıraktık. Çeyrek finalden daha iyisi olabilirdi evet ama daha ötesini başarmak için bize dersler verdi. Mesela Merih Demiral olayında bir kez daha sahte dostlarımızı ve Avrupa’nın köhne ayrımcı zihniyetini gördük. Bununla birlikte turnuvadan yarınlara taşımamız gereken öncelikler var. Mesela Vincenzo Montella’nın “Türkiye’ye daha fazla saygıyla bakılacak” söylemiyle izah ettiği durum. 2002 ve 2008 finalleri sonrası bahse konu saygıyı kazandık ama o mirası hemen tükettik. Zaten dünyadan saygı görecek bir Türk futboluna sadece Milli Takım başarısı ile bakamayız. Marka bir lig, sağlam futbol ekonomisi, hakemlik, akademiler, organizasyon ve diğer unsurlar. Hepsi ne kadar güçlüyse dünyada o kadar güçlüsün.

18 TEMMUZ SINAVI

Bunun için sadece Bizim Çocuklar değil, tüm aktörler ay-yıldızlı formayı giyebilmelidir. Son 1 yılda genel olarak ortaya çıkan fotoğraflara ve uluslararası alanda bıraktığımız olumsuz izlere bakarsak yönetsel anlayış ve davranış devrimi elzemdir. Türk futbolunun yönetenleri, Milli Takımın açtığı bu saygı kapısından girmelidir.

Ve saygı güvenle kazanılır. Güven hep sınavdan geçer. Türk futbol ailesi, 18 Temmuz TFF seçimi ve sonrasında, özellikle içeride bu testi geçip güven iklimini sağlamazsa; sorunlar daha da büyüyecek, Türk futbolu dünya için güvenli bir liman olmayacaktır.

48 TAKIM AVANTAJI

Bu ortamı sağladığımız zaman çeyrek finaller; yarı finallere hatta finallere dönüşebilir. Maalesef uluslararası kalıcı başarımız yok. Cumhuriyet tarihimizde üst üste Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası’na bir kez, o da 2000 ve 2002’de katıldık.

Eğer ‘Avrupa’nın ilk 5 ülkesinden biriyiz’ diyorsak, 2026’ya gitmekle kalmayıp imzamızı atmalıyız. Hele de katılacak ülke sayısının 32’den 48’e, Avrupa kontenjanının 13’ten 16’ya yükseldiği ortamda… Özetle; 2026 Dünya Kupası, Türk futbol ailesinin her bir ferdinin şahsi meselesi olmalıdır…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *