Azerbaycan-Türkiye kardeşliğini sonsuzluğa taşıyacak iki belgesel roman: Müftü 1918 ve Kardaş Kömeği
Gazeteci-Yazar Hayati Tek, son dört kitabını tarihi romanlara ayırmış: Namus, Nusret, Müftü 1918 ve Kardaş Kömeği. Son ikisi Azerbaycan-Türkiye kardeşliğini konu ediniyor.
2022’de yayımlanan “Müftü 1918”, Müftü Mustafa Vehbi Başkapan önderliğinde teşkilatlanan İspir halkının I. Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali ve Ermeni mezalimine karşı direnişini konu ediniyor. Yerel bir mücadelenin hikâyesini okuyacaklarını düşünenler, ilerleyen sayfalarda Azerbaycan’dan Erzurum’a uzanan kardeşlik elinin muhteşem sahneleriyle karşılaşıyorlar.
Eli silah tutan elli yaşın altındaki bütün erkekleri Bakü ve Sibirya’ya sürgün edilen, açlık ve donma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ilçe halkının yardımına koşan Azerbaycanlıların gayretleri iki halk arasındaki kardeşlik bağlarının kadim köklerine vurgu yapıyor. Ekim Devrimi sonrasında savaştan çekilen Rusya’nın bölgeyi terk etmesi üzerine başlayan Ermeni mezalimine karşı direnen İspir halkının etrafında kenetlendiği Milli Şura’nın kurulmasında Azerbaycanlı genç aydınların üstlendikleri sorumluluk göz kamaştırıyor. Erzurum köylerini tek tek dolaşarak yüzlerce yetim çocuğa sahip çıkan Ruşen Bey Efendiyev’in gayretlerini okuyanlar gözyaşlarını tutmakta zorlanıyorlar.
Kardaş Kömeği Komitesi Erzurum Sorumlusu Seyidov ve Azerbaycanlı genç aydın Hasan Bey’in şehit düşmeleri, Kazım Karabekir Paşa’nın Andranik yönetimindeki Ermenileri Erzurum’dan sürmesi, Azerbaycanlı şehitlerin gıyabında kılınan cenaze namazı sahneleriyle sona eren romanda, Nargin’e sürgün edilen Türklerin yaşadıkları trajediye de yer veriliyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 105’inci kuruluş yıldönümlerine ithaf edilen, 2023 yılında yayımlanan Kardaş Kömeği’nde ise; Müftü 1918 romanında dar bir ölçekte gördüğümüz kardeşlik yardımlarının Acara’dan Trabzon’a, Kars’tan Bitlis’e, Erzincan’dan İrevan’a kadar çok geniş bir coğrafyadaki bütün faaliyetleri ele alınıyor. Dr. Hüsrev Paşa Bey Sultanov liderliğinde teşkilatlanan, ilk şubesini Kars’a açan Kardaş Kömeği Komitesi’nin faaliyetleri etrafından gelişen olaylara yer verilen ikinci romanın heyecanlı olay örgüsü dört mecrada akıyor: Azerbaycan aydınlanması, Birinci Dünya Savaşı, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci ve Kafkas İslam Ordusu’nun, Rus-Ermeni-İngiliz ittifakının işgali altında bulunan Bakü’yü kurtarması...
Yerelmiş gibi görünen olayların aslında küresel bir kapışmanın yansımaları olduğunu apaçık ortaya koyan romanda, 1918’daki Mart Kırgını sahneleri yürekleri dağlıyor. Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi’nin merkezi İsmailiye’deki faaliyetlerin detaylı bir şekilde aktarıldığı romanda, Azerbaycan millî burjuvazisiyle el ele veren Azerbaycan millî matbuatının ne büyük işler başardığına dikkat çekiliyor. Millî burjuvazinin desteğiyle üniversite tahsili alan bir neslin, Azerbaycan’ın kaderini nasıl etkilediğine vurgu yapılan romanın sayfalarında gezinenler, “Azerbaycan Halk Cumhuriyeti, dünya tarihinde aydınlar ve gazeteciler tarafından kurulan ilk ve tek demokratik cumhuriyettir olmalı!” diye düşünmeden edemiyor.
Rusya’nın sömürge siyaseti gereğince askerlik hizmetine alınmadıklarından millî ordularını 1918’de kurabilen, ilk subay ve astsubay kadrolarını Nuri Paşa’nın gayretleriyle yetiştiren Azerbaycan’ın kısa süre içerisinde dünyanın en ileri demokrasilerinden birini hayata geçirmesi emsalsiz bir başarı olarak tarihteki yerini alıyor.
Hasan Bey Zerdabi’den Ali Merdan Topçubaşov’a, Hüseyinzade Ali Bey’den Ahmet Ağaoğlu’na, Neriman Nerimanov’dan Mehmet Emin Resulzade’ye, Feridun Bey Köçerli’den Naki Şeyhzamanlı’ya, Mir Said Sultan Galiyev’den Ahmed Cevad’a, Hacı Zeynalabidin Tağıyev’den Murtuza Muhtarov’a, Ağa Musa Nağıyev’den Mirza Esedullayev’e, Enver Paşa’da Nuri ve Halil Paşalara kadar Azerbaycan tarihinde iz bırakmış pek çok şahsiyetin yer aldığı kahraman kadrosu romana ayrı bir değer katıyor.
Yazar Hayati Tek’in son düzenlemelerini yaptığını söylediği Tağıyev belgesel romanı yayımlandığında, Azerbaycan-Türkiye kardeşliğinin kadim köklerini ortaya koyan belgelerin derli toplu bir şekilde okuyucunun istifadesine sunulacağı anlaşılıyor.
“Roman sanatının uçsuz bucaksız imkânlarını kullanmak varken, belgesel roman yazmak gibi zor ve sınırlayıcı bir işe niçin soyundunuz?” sorusunu yönettiğim Tek’in verdiği şu cevap hem yazarın niyetini ortaya koyuyor hem de tarih öğretme metodolojisine yeni bir soluk getiriyor:
“Kardaş Kömeği ve son düzenlemelerini yaptığım Tağıyev belgesel romanları için binlerce sayfa belge inceledim. Sosyal medya çağında insanların, bilhassa gençlerin bunca sayfayı okuması mümkün görünmüyor. Ben de evladı hastalanan annelerin yöntemini uyguladım. Tarihi gerçekleri, meyve sularına katılan şifa şurupları gibi değerlendirdim, tarihin iyileştirici gücünden yararlandım. Aldığım tepkiler, maksadın hasıl olduğu yönünde.”
Gazeteci-Yazar Hayati Tek’in, Hacı Zeynalabidin Tağıyev’in hayatından ve açtığı Kız Okulu’ndan esinlenerek kurduğu bir cümleyle yazımı noktalamak istiyorum.
“Kadını aydın olan toplumlar pırlanta gibi parıldar.”