08 Ekim 2024
weather
25°
Twitter
Facebook
Instagram

Ne yediğimizi biliyor muyuz?

YAYINLAMA:
Ne yediğimizi biliyor muyuz?

Gerçeği mi yazmamı istersiniz, hoşunuza gidecek olanı mı?

Gerçeği öyle mi? Tamam, şimdi yazıyorum ama ilk fırsatta Taner Öztürk Bey veya Leyla Çelik Hanım’ın programında da bu konuyu konuşalım. 

Beslendiğimizi sanıyoruz, belki de gerçekte aldanıyoruz. Çoğunlukla etikete bakmak, içeriğe göz atmak aklımıza gelmiyor. Dolaysıyla ne yediğimizi içerik olarak bilmiyoruz diyebilir miyiz? 

Belki yediğimizi gıda zannediyoruz, belki küçük dozlarda zehirlendiğimizin farkında değiliz. Belki de başımıza ilmek ilmek çorap ördüğümüzü, ileride büyük sağlık problemleriyle karşılaşacağımızı ne yazık ki bilmiyoruz. 

En önemli aldanışımız öncelikle “lezzet, alışkanlık ve sunum” özelliklerinde yatıyor. Damak tadımıza uygun yiyecekleri, süslenmiş tabakları, garsonun nezaketini, mekânın temizliğini ve tefrişatın nezihliğini “iyi” olarak nitelemek… Çoğunlukla kendimize kurduğumuz tuzağımız olabilir mi?

GÜVENLİ GIDA; GIDA GÜVENLİĞİ

Gıda güvenliği en basit şekilde “Akşama yemek bulabilir miyim endişesinin yaşanmamasıdır.” Basit görülebilir ama akşama yiyecek bir şey bulamama endişesini yaşamış inşanlar için önemli bir kavramdır.

Böylesi bir ortamda açlık tehlikesi genellikle fakirlikle karıştırılır. Fakirlik biraz bireysel bir durum arz eder. Paranız yoktur, gıda ihtiyacınızı karşılamak için alışveriş yapamazsınız ama pazarda gıda ve tarım ürünleri satışı vardır. Ama açlıkta ise durum bambaşkadır. Açlık toplumsal bir sorundur. Paranız vardır, oldukça da çok olabilir ama pazarlar gıda ve satış yerleri bomboştur. Satın alabileceğiniz gıda ve tarımsal ürünler yoktur.

Fakirlikten yalnızca fakirler etkilenirken, açlıktan toplumun her kesimi etkilenir.

Gıda Güvenliği: 

Akşama yiyecek var mı?

Bu yiyeceği her zaman sorunsuz bulabiliriyiz? Sorularına cevap ararken…

Güvenli Gıda:

Bana bu yiyeceği veriyorsun ama kim, nerede ve nasıl üretmiş?

Sağlığıma şimdi ve gelecekte bir sıkıntı çıkarır mı?

Bunun içinde ne olduğunu ve ne miktarda olduğunu bilmek istiyorum.

Bunların analizini yaptın mı?

Bana zararlı olmasa bile üretim süreci çevreye zarar verir mi? Sorularını cevaplamaktadır.

Gıda güvenliği sorununu çözememiş toplumların güvenli gıda basamağına geçmeleri mümkün değildir!

Dolaysıyla gıdanın temin edilme şekli de ekonomi içerisinde oldukça önemlidir. Tarımsal ürün fiyatlarının yüksekliğinden dolayı hazır yiyecek satan işletmelerin doluluk boşluk durumları değişebilir. Eğer tarımsal ürünlerin fiyatlarına bağlı olarak gıda fiyatları düşükse insanların dışarı da toplu tüketim yerlerinde yemek yeme alışkanlıkları yükselecektir. Aksi duruda ise insanların aileleri ile yemek yeme alışkanlıkları minimum seviyelere gerileyecektir. 

Bunun ne gibi etkileri olabilir?

Eğer alt ve orta gelir grubu gıda fiyatları kendi gelirleri ölçüsünde makul bulup dışarıda yemek yemeyi tercih ederlerse istihdama katkı bulundukları gibi oluşacak vergi gelirleri ekonomiyi büyüten bir motor etkisi meydana getirecektir.

Aynı aile evde yemek yediği takdirde hiçbir ekonomik faaliyet meydana gelmediği için makro-ekonomi bakımından anlamı bir katma değer oluşmayacaktır. Dışarıda yemek yeme alışkanlığının artmasının ekonominin büyümesinin yanında hizmet sektörünü de büyüttüğü bir gerçektir. 

GÜVENİLİR GIDADA YENİ DÖNEM

Geçtiğimiz günlerde Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen “Güvenilir Gıdada Yeni Dönem” konulu basın toplantısında Sayın Yumaklı, Bakanlık olarak gıda güvenilirliğinin sağlanması için Türkiye’nin yasal mevzuatlarının yanı sıra uluslararası kuruluşlarla koordinasyon ve işbirliği içinde çalışmalarını yürüttüklerini dile getirdi.

Yumaklı, “Sofralarımıza bir gıdanın sağlıklı ve güvenilir olarak ulaşması için öncelikle bitki sağlığını, hayvan sağlığını ve yem güvenilirliğini sağlamamız gerekiyor. Sağlıklı bitki ve hayvan, sağlıklı gıdanın temel şartıdır.” diye belirtti.

Sağlıklı bir bitkisel üretim için son dönemde yaptıkları çalışmalardan bahseden Yumaklı, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından tehlikeli kimyasallar sınıfında yer alan 7 bitki koruma ürününün aktif maddesini yasakladıklarını, kalıntıyla etkin mücadele için yeni çalışmalar başlattıklarını, kimyasal mücadeleye alternatif olarak Biyolojik Mücadele Desteği’ni yüzde 100 artırdıklarını, QR Kodlu Bitki Sağlık Sertifikası ve Doğrulama Sistemi’ni uygulamaya koyduklarını, ihraç edilen ancak çeşitli nedenlerle geri dönen taze meyve-sebze ürünlerinin kontrollerini ülkeye ilk sınır giriş noktasında yapmaya başladıklarını anlattı.

Tüketicinin yanıltılmasını önlemek ve geleneksel ürünleri korumak için bazı gıdalarda katkı maddelerinin kullanımını yasakladıklarını dile getiren Yumaklı, nar ekşisi ve limon suyu izlenimi veren ürünlerin üretimini yasakladıklarını, bal tebliğini güncellediklerini, arı ürünleri olan propolis, arı ekmeği, arı sütü ve arı poleninde gıda güvenilirliği kriterlerini belirleyen mevzuatı ilk kez yayımladıklarını, takviye edici gıdalarda kullanılan probiyotik mikroorganizmalara yönelik yeni ilave kriterler belirlediklerini, eş zamanlı sektörel gıda denetimleri başlattıklarının özellikle vurguladı. Sayın Yumaklı, benzer birçok yenilikleri başlattıklarının altını çizdi.

Bakan Yumaklı, bu çalışmaları ilgili bakanlıklar, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, sektör temsilcileri ve tüketici temsilcileriyle işbirliği halinde yaptıklarını ifade etti.

Son söz: Evet, Türk Milleti olarak geleceğe gülümseyerek umutla bakmak istiyorsak, Sayın Yumaklı’nın bahsettiklerinin yanında önce ne yediğimizi bilmeliyiz.

Hadi sağlıcakla kalın…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *