Bu mesele “temcit pilavı” olmaktan çıkacak

YAYINLAMA:
Bu mesele “temcit pilavı” olmaktan çıkacak

Türkiye on yıllardır bölücülük meselesini konuşmaktan bıktı, usandı. Bir düşünelim… Kaç nesil, kaç iktidar bu işle uğraşmak zorunda kaldı? 

Enerjimizi, dikkatimizi, potansiyelimizi, maddi ve manevi varlığımızı kemiren bu mesele temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp her dönemde önümüze getirildi, siyasi tartışmaların merkezine yerleştirildi, iç siyaseti tanzim etmek isteyen dış aktörlerin elinde bir koz gibi kullanıldı. Bu sorunun nihai çözümüne bir türlü varılamaması ise, onu Türk milletinin kaderine kazınmış bir mesele şeklinde gösterdi.

Ancak meseleye bir adım uzaktan bakınca görülüyor ki; terör ve bölücülük çözülmesi imkânsız bir problem değildir. Asıl problem, bu sorunun çözüm yönteminin ne olduğu ve sorun çözücü yetkinin hangi ellerde bulunduğudur. Çünkü sorunu ele alacak siyasi aktörlerin zihin yapıları, ideolojik bagajları, sürecin nerede noktalanacağını belirleyen en önemli faktörlerden biridir.

Bugün MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın kararlı adımlarıyla sürdürülen Terörsüz bir Türkiye süreci vardır ve bu, en sonunda bölücülüğün defterinin dürülerek yeni nesillere terörden arındırılmış bir memleket bırakılmasının en büyük güvencesidir. 

Bu güvencenin nereden kaynaklandığını görmek isteyenlerin Türkiye’nin son yıllarda dış politikada attığı adımlara bakması bile yeterlidir. Sınır ötesine taşan terörle mücadele operasyonları, Doğu Akdeniz’den Kafkaslar’a, Libya’dan Irak ve Suriye’ye kadar uzanan milli çıkarları koruma refleksi, Türkiye’nin devlet dinamizminin çok boyutlu mücadelesinin göstergesidir.

Kimi çevreler terörsüz Türkiye sürecini “tavizkar bir süreç” olarak gösterme hevesindedir. Oysa dışarıda bu kadar kararlı, güçlü, etkin ve milli menfaatlerini önceleyen bir iradenin, içeride teröre karşı taviz vermesi düşünülebilir mi? Türkiye, Suriye’de, Irak’ta bölücü yapıları çökertirken, içeride bölücülüğün palazlanmasına göz yumar mı? Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’ın defaatle dile getirdikleri gibi, şuanda olan biten,  “Ya silahlar gömülecek ya da silahları tutanlar” noktasına gelmiş, geri dönüşü olmayan bir tasfiye sürecidir. 

Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’ın terörsüz Türkiye adımları, bu meseleyi bir daha önümüze konulamayacak şekilde tarihe gömmek için en büyük fırsattır. Çünkü Türkiye’nin milli üniter yapısının devamlılığını ilgilendiren bir meselenin gelecekte kimlerin eline “çözün” diye düşürüleceğinin garantisi yoktur. 

Bunu daha açık ifade edelim: İsmi “PKK’nın Cumhurbaşkanı adayına” çıkan, PKK’nın TV kanalında anayasanın değiştirilmez maddelerini değiştirme sözü veren, ağzından “özerkliği” düşürmeyen, bölücülerle gizli gizli anayasa çalışmaları yürüten, sınır ötesi terörle mücadele tezkerelerine “hayır” oyu veren, Türkiye’nin gururu savunma sanayiine “dokunacağız” tehditleri savuran güdümlü bir muhalefetin yoğurt yiyişiyle, “Ya silahlar gömülecek ya da silahları tutanlar” diyenlerinkisi bir olur mu? Elbette olmaz, çünkü birisi bu meseleyi tarihe gömmeye adaydır, diğeri ise milletin başına çorap örmeye!

 

 

Yorumlar
Aşağıdaki görselde işlemin sonucu kaçtır?
Captcha Image
Z
Ziyaretçi 1 ay önce
Aynen
BEĞENME
0
CEVAPLA