CHP’nin çöküşü…
CHP yönetimi, kutuplaştırıcı bir zihniyet sergilemekten zerre kadar çekinmiyor.
Herkesin gözü önünde milli irade yerine gizli ajandaların peşine düşüyor.
İşin ilginç yanı, bu yolla iktidara gelebileceğini sanıyor.
***
Adına “değişim” deniyor, ısrarla aynı politikalar izleniyor.
Siyasete taze bir nefes vermek için önlerine çıkan her fırsat inatla tepiliyor, dedikodu ve iftira kampanyaları havada uçuşuyor.
İnsan gerçekten merak ediyor…
Bugün parti politikalarına yön veren CHP yöneticileri, Türkiye’yi hedef alan mihrakların değirmenine su taşımamanın, alınlarına çalınan kara bir leke olduğunu nasıl göremiyor?
***
Hangi demokraside, ülkesinin yerli ve milli sermayesine boykot çağrısı yapılır?
Hangi siyasi ahlak, halkın sofrasına düşmanlığı meşrulaştırabilir?
Bunlara ek olarak, parti içindeki bitmek tükenmek bilmeyen ayak oyunları ve hizipçi kavgaları bir düşünün…
Bunlardan mı ibarettir CHP’nin vizyonu?
***
Kendi siyasi hırsları uğruna halkı sokağa sürüklemekten çekinmemek, siyasi tükeniş sürecini hızlandırmanın haricinde hangi kapıya çıkar?
Dahası…
CHP’nin parti yönetimi gerçekten özgür iradeyle mi hareket ediyor, yoksa izledikleri rotayı birilerinin telkiniyle mi belirliyor?
Siyasi bozgunculuktan ibaret hedef ve mesajlar, icazetli bir siyaset anlayışının CHP’nin iliklerine kadar işlendiği apaçık ortaya koyuyor.
***
Ve gelelim en vahim noktaya…
Türk milletinin çoğunluğuyla kabul edilen hükümet sistemine atılan “cunta yönetimi” iftirasına…
Darbelerde CHP’nin nerede konuşlandığı, hangi rollere büründüğü unutuluyor.
Bugün demokrasi havarisi kesilenlerin, geçmişte hangi postalların izini sürdüğünün bu milletin hafızasından silindiğini zannediliyor.
***
CHP bir siyasi parti midir, yoksa milli iradeye karşı her türlü faaliyeti meşru gören bir aparat mıdır?
Bu sorunun cevabını en çok da Atatürk’ün partisi olduğu için CHP’ye gönül verenler düşünmelidir.
Çünkü nereden bakarsanız bakın, CHP’nin siyaseten tükendiği ve hatta çöktüğü gerçeği her geçen gün daha da belirginleşmektedir.
