Tarih yeniden yazılsaydı ve bu devasa güçler günümüze kadar varlıklarını sürdürebilseydi, dünya nasıl bir yer olurdu?
Sorduğumuz sorunun cevabı ile alternatif tarihin içine sürüklendik bile. Bakalım sizler neler düşüneceksiniz?
Roma İmparatorluğu: Evrensel Bir Düzen
Roma İmparatorluğu’nun çöküşü, Avrupa’nın tarihini derinden etkiledi. Orta Çağ'ın da karanlık dönemlerine yol açtı ve modern ulus devletlerin temelleri atıldı.
Yapay zekâya göre Roma İmparatorluğu hiç yıkılmasaydı, Avrupa muhtemelen uzun bir barış ve istikrar dönemi yaşayacaktı. Roma hukuku ve kültürü, Batı dünyasında evrensel bir norm hâline gelecek, uluslararası ilişkiler bu çerçevede düzenlenecekti.
Hatta kendisi bize Latin dilinin evrensel bir iletişim aracı olarak kalacağını ve belki de bugün tüm dünyanın Latin alfabesi kullanacağını da söylüyor.
Sonuç olarak, Batı dünyasında daha merkezî bir yönetim yapısı ve daha az çatışma olacaktı. Bu durum da bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin hızlanmasına yol açabilir, Rönesans ve aydınlanma çağları çok daha erken bir dönemde yaşanabilirdi.
Bu kurguya göre Roma İmparatorluğu’nun devamı, Avrupa’daki etnik ve kültürel çeşitliliğin de farklı bir biçimde şekillenmesine neden olacaktı. Örneğin, millî devletler yerine, Roma İmparatorluğu'nun bölgesel yönetim birimleri üzerinden yönetilen çok uluslu bir yapı ortaya çıkabilirdi.
Pers İmparatorluğu: Kültürel Bir Altın Çağ
Pers İmparatorluğu, tarihin en büyük ve en etkileyici imparatorluklarından biriydi. Ahameniş Hanedanı tarafından yönetilen Persler, geniş bir coğrafyada farklı kültürleri bir araya getirdiler ve hoşgörü politikalarıyla tanındılar.
Yapay zekâya göre eğer Pers İmparatorluğu varlığını sürdürseydi, Orta Doğu ve Asya'nın büyük bir kısmı üzerinde kalıcı bir etki bırakabilirdi. Bu imparatorluğun devamı, Zerdüştlük gibi inançların çok daha geniş bir coğrafyada etkili olmasını sağlayabilirdi.
Ekonomik olarak ise Pers İmparatorluğu'nun devamı, İpek Yolu ticaretinin güvenli ve sürekli bir şekilde işlemesini sağlayarak, Doğu ve Batı arasındaki ticaretin gelişmesine katkıda bulunabilirdi.
Ayrıca yapay zekâ, Perslerin mimarideki ve yönetimdeki yenilikçi yaklaşımları, bu kültürel mirasın daha geniş bir coğrafyada yayılmasına yol açabileceğini de söylüyor ve bu da Orta Doğu'nun bugünkü hâlinden çok daha farklı bir kültürel yapıya sahip olmasına neden olabilirdi.
Büyük İskender: Küresel Bir Helenistik Uygarlık
Büyük İskender, Pers İmparatorluğu'nu fethederek devasa bir imparatorluk kurdu ancak ölümünden sonra bu imparatorluk hızla dağıldı.
Eğer İskender'in imparatorluğu onun ölümünden sonra da bir arada kalabilseydi, Helenistik kültür çok daha geniş bir alana yayılabilirdi. Bu durum, Batı ve Doğu kültürleri arasındaki etkileşimin artmasına ve iki bölgenin birbirine daha yakın olmasına neden olabilirdi.
Diğer bir olasılık ise Helenistik kültürün etkisi altında bilim, felsefe ve sanat alanlarında büyük ilerlemeler kaydedilmesi üzerine.
İskender'in başlattığı şehirleşme politikaları, bu bölgelerde modern şehirlerin çok daha erken bir dönemde ortaya çıkmasına yol açabilirdi.
Ayrıca Batı ile Doğu arasındaki kültürel ve ticari bağlar güçlenebilir ve bu bölgelerin ekonomik kalkınması hızlanabilirdi.
Osmanlı İmparatorluğu: Doğu ve Batı Arasında Sonsuz Bir Köprü
Osmanlı İmparatorluğu, üç kıtada geniş bir alana hükmederek, Doğu ve Batı arasında bir köprü görevi gördü.
Eğer Osmanlı İmparatorluğu yıkılmasaydı, günümüz dünyasında Doğu ve Batı arasındaki kültürel ve dinî çatışmalar daha az şiddetli olabilirdi. Osmanlılar, hoşgörüye dayalı bir yönetim anlayışı benimseyerek, farklı din ve milletlerin bir arada yaşayabileceğini gösterdiler.
Bu hoşgörü anlayışı da günümüze kadar devam edebilir ve belki de bugünün globalleşen dünyasında çok daha uyumlu bir toplumsal yapı ortaya çıkabilirdi.
Ekonomik açıdan da değerlendirmeye alan yapay zekâ, Osmanlı İmparatorluğu’nun varlığını sürdürmesi durumunda İpek Yolu ticaretinin devamlılığının sağlanacağını, Doğu ve Batı arasındaki ekonomik ilişkilerin daha güçlü olabileceğini de söylüyor.
Osmanlı himayesinde modernizasyon süreci, sanayi devriminin Osmanlı topraklarına da yayılmasını sağlayarak, bu geniş imparatorluk coğrafyasında daha dengeli bir ekonomik gelişim mümkün olabilirdi.
Moğol İmparatorluğu: Evrensel Bir İmparatorluk ve Ticaretin Altın Çağı
Moğol İmparatorluğu, tarihin en büyük kara imparatorluğuydu. Eğer Moğollar, İmparatorluklarını koruyabilselerdi, dünya üzerindeki ticaret yolları kesintisiz bir şekilde Moğol kontrolünde kalabilirdi.
Bu durum da Asya, Avrupa ve Orta Doğu arasındaki ticaretin ve kültürel alışverişin daha yoğun ve sürekliliği olan bir şekilde devam etmesini sağlayabilirdi.
Moğol barışının (Pax Mongolica) devam etmesi ise dünyanın farklı bölgeleri arasında daha güçlü ekonomik ve kültürel bağlantılar kurulmasına yol açabilirdi.
Moğolların İslam dünyası ve Çin ile etkileşimleri, bu kültürlerin Batı ile daha erken bir dönemde kaynaşmasına sebep olabilirdi. Böylece teknolojik ve bilimsel ilerlemeler çok daha hızlı yayılabilir, küresel bir medeniyetin temelleri atılabilirdi.
Çin İmparatorluğu: Teknolojik Üstünlük ve İzolasyonun Kırılması
Çin, tarih boyunca birçok yeniliğe imza atmış ancak genellikle izole bir politika izlemiştir. Eğer Çin İmparatorluğu güçlü bir şekilde ayakta kalıp dışa daha açık bir politika benimsemiş olsaydı, dünya teknolojik gelişmelerde Çin’in liderliğinde ilerleyebilirdi.
Yapay zekâ tahminine göre pusula, barut, kâğıt gibi icatlar çok daha geniş çapta ve erken bir dönemde dünyaya yayılabilirdi.
Sonuç olarak, Çin kültürü, dünya genelinde çok daha baskın bir rol oynayabilir ve günümüz dünyasında kültürel, teknolojik ve ekonomik yapılar Çin merkezli olabilirdi.
Belki de günümüzde İngilizce yerine Mandarin, dünya çapında en çok konuşulan dil hâline gelmiş olabilirdi.
Sonuç: Küresel Bir Denge
Yapay zekâdan aldığımız tahminlere göre tabii ki bu kurguda dünya farklı bir yerde olabilirdi. Kültürel etkileşimler daha yoğun, teknolojik ilerlemeler daha hızlı ve siyasi yapı daha merkeziyetçi olabilirdi.
Ancak düşününce bu durum, aynı zamanda farklı bir dizi sorunu da beraberinde getirebilirdi. Güçlü imparatorlukların sürmesi, bazı bölgelerde bağımsızlık mücadelelerinin gecikmesine veya hiç başlamamasına da yol açabilirdi.
Küresel güç dengesi, bugün olduğundan çok daha farklı bir biçimde şekillenmiş olabilirdi.
Her ne kadar tarihi yeniden yazamasak da tarihten aldığımız derslerle geleceği nasıl daha iyi şekillendirebileceğimize dair düşüncelerimizi tetikleyebilir.