“Bülbülün çektiği dili belasıymış”

Kutlu bir Ocak’ın bahçesine bülbül eylemişlerdi seni…

Ne güzel bir havaydı 2014’te çalıp söylediğin:

“Ben Allah'a söz vermişim, ben aileme söz vermişim, ben çocuklarıma söz vermişim. Milliyetçi Hareket Partisi dışında başka bir partiden aday olmayı kendime zül addederim. Dolayısıyla bu adamın cenazesi de Üç Hilal’in altından çıkacaktır!”

Bak Kocamış, TDK’nin Türkçe Sözlüğü’nde “zül” hangi anlamı taşıyor:

“Zül: 1. Alçalma, düşkünlük. 2. Ayıplanacak şey.”

Aday gösterilmeyince Topuklu’nun eteğine yapışırken de  “zül”  hissettin mi?

O zillet çukurunda hâlâ egonun zirvesinden gazel okuyorsun:

“Parti(MHP) beni sadece aday yaptı. Türk Milliyetçiliği kimsenin tekelinde değildir.” 

Sen zaten Türkmen Beyi’ni hiç sevmemiş, binbir tezgaha girişmiştin de…

Aşikar ki Başbuğ Türkeş’ten de zerre nasibin olmamış:

Ülkücü MHP'de olur, MHP'de bulunmayan Ülkücü değildir. Gittiği yerin damgasını yer, ordaki genel başkanın görüşüne göre yaşar, ordaki genel başkanın görüşüne göre hareket eder. Onun Ülkücülüğü kalmamıştır, bunu böyle bilmeliyiz."

Belli ki ihtirasın nereden nereye savrulduğunu, kimlerin kucağına düştüğünü görmene engel…

Az bekle hele, “bir musibet bin nasihatten evla”dır!

*

Bülbülün çektiği dili belasıdır dediydik ya…

1994’te seçilmeni sağlayan Tekelioğlu ve Kuyucu’ya neler yaptığını…

Ramiz Ongun’la, Başbuğ’a karşı hangi fırıldakları çevirdiğini…

Kendisine husumetini bildiği halde aday yapan Bahçeli’nin adamlığından nasiplenmediğini…

“Mersin’de belirlediğin ekip”in Esenboğa tarlalarında nasıl koşuşturduğunu…

7 Haziran’a kadar Mersin’de birinci parti olan MHP’yi nasıl dördüncü parti haline getirdiğini…

Ali Güngör’ü, Rauf Aydemir’i, Süleyman Külahlı’yı hiç sevmediğini…

“Satranç ustası” Devlet Bey’in Mersin’e diktiği Olcay Kılavuz ve aday gösterdiği Hamit Tuna’yı da hiç benimsemediğini…

Ülkücüler hiç unutmadı Bay Kocamış…

Hele şimdi söyle:

2014’teki sözüne göre şimdi “Topuklu’nun eteğine yapışan sen misin” yoksa “Üç Hilal’in altından çıkan cenazen mi?”

*

Kibrinin dili durmuyor:

"Rabbim birlik ve beraberliğimizi, barış ve kardeşliğimizi daim etsin. Aramıza fitne fesat sokup, bizlere fütursuzca saldırarak birbirimize düşürmek isteyen art niyetli edep ve hayâ yoksunu zavallılara fırsat vermesin!"

2014’te sarf ettiğin edep ve hayaya mı, 2018’deki edep ve hayana mı inanalım Kocamış?

Mersin, vatan cephesinde bir mevzi idi; onu ellerinle ihanete teslim etmeye kalkışmaktır yaptığın…

Şakşağı görünce “Akşener'in liderliğinde kent merkezi ve birçok ilçeyi 31 Mart 2019 seçimlerinde İP’e katacağız!” teraneleri de şakımışsın…

Türk milliyetçisi isen, bölücü “HDPKK iş birlikçileri” ne işin var?

Çevren FETÖ’cülerle sarılmışken bir daha düşmek için “yeniden kandırılmaya” ihtirasın mı sebep oldu?

Türk milliyetçilerinin verdiği “25 senelik makam”ı, Ülkücü feraset ve iradeye tercih ettin ya…

Şu anda dev egonun kölesi olarak…

Güzelim gül bahçesini, kargaların barınağı yapma sevdan…

Güzelim gülistanı çöle çevirme derdine düşüren nefsin bir yana…

Söylesene…

2014’teki “söz”üne rağmen, geçen gün çocuklarının yüzüne nasıl bakabildin?

Bu nasıl sevdadır ki, “Bu gülistandan tabutum çıkacak” demiştin; gittiğin yere “ihaneti” mi götürdün, “cenazeni” mi?

İyi ki gittin…

Devlet Bey yine haklı çıktı:

“Kurdun beğenmediğini çakallar kapışırmış!”