20 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Türkgün Magazin 'Nerede kaldı o eski sanatçılar'

'Nerede kaldı o eski sanatçılar'

Sanatçı Atilla Yılmaz, Türkgün gazetesine verdiği söyleşide yeni neslin sanata olan bakışını, popüler kültürün milli değerler üzerindeki etkilerini ve kendi sanatına yönelik çalışmalarını anlattı. Popüler kültürün etkisi altındaki yeni neslin hızlı tüketmeye meyilli olduğunu ifade eden Yılmaz, “Her zaman en iyisini, en kalitelisini, en çok emek verilenini sunmalıyız ki daha güçlü ayakta kalabilelim” diye konuştu.

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
'Nerede kaldı o eski sanatçılar'

BAHADIR ÇOBAN / TÜRKGÜN

Sanatını milli değerler üzerinde yoğunlaştıran ve konserlerinde binlerce kişiyi şarkılarıyla coşturan Atilla Yılmaz gençlere yönelik, kendi kültürel değerlerine uygun sanat ürettiğini söyledi. Başarılı sanatçı Yılmaz, “İnandığım Türk milliyetçiliği duygusu ve fikriyatımı da her zaman eserlerimde yansıttım.” şeklinde konuştu.

Atilla Yılmaz (Sağda), Türkgün gazetesi muhabiri Bahadır Çoban’ın sorularını yanıtladı.

Bahadır Çoban: Türkiye’de sanatın ve sanatçının beslendiği milli kültürel doku, temel değerlerini postmodern çağa ne kadar taşıyabildi?

ATİLLA YILMAZ: Verdiğimiz mücadelenin amacını oluşturan bir konu bu esasında. Milli değerlerle beslenerek kültürümüzü, geleneğimizi gelecek nesillere taşımak bizim gibi sanatçıların her zaman temel gayesi olmuştur.

Günümüzde tabi farklı tarzlarda özellikle gençlerin ilgisini çeken birçok müzik üretiliyor. Bunlar düşünüldüğünde postmodern çağa milli-kültürel dokumuz ne kadar işlemiş tartışılır. Ama ben yine de gençlere sunulan müziklerde bize özgü değerlerimizin sentezlenmesinin daha çok beğenildiğini düşünüyorum.

Atilla Yılmaz, Neşet Ertaş ve Barış Manço’yu unutulmaz sanatçıların başında gördüğünü ve izlerinden gitmeye çalıştığını söyledi.

DEĞERLERİMİZ DEMODE GÖSTERİLİYOR

Postmodern zaman “en çok tıklananın” meşhur olduğu sanal bir atmosfer oluşturdu. Tıklanma sayısını belirleyen de popüler kültürün saman alevi gibi yanıp sönen gündelik eğilimleri. Bugün özellikle iletişim olanaklarının sınırları yıkan gücü küreselleşme olgusuyla birleşerek Avrupai değerleri çevre kültürler üzerinde egemen kılmaya çalışıyor. Tam anlamıyla egemenlik oluşturamasa da dejenerasyon yaratarak kültürel yapının geçmiş ve gelecek arasındaki bağını zedeliyor. Milli değerlerimiz demode gösterilirken, farklı milletlerin sanat anlayışları ve gündelik yaşam pratikleri moda olarak sunuluyor. Sanat kültürün en güzel yansıtılma biçimidir.

Dolayısıyla sanatına sahip çıkmayan toplum aslında milli kültüründen ve egemenliğinden de uzaklaşmaktadır diyebiliriz.

Atilla Yılmaz gençlere yönelik, kendi kültürel değerlerine uygun sanat ürettiğini söyledi. Başarılı sanatçı, “İnandığım Türk Milliyetçiliği duygusu ve fikriyatımı da her zaman eserlerimde yansıttım.”şeklinde konuştu.

 

Yeni neslin sanat algısı, sanata olan duyarlılığı ve sanatçıdan beklentileri neler?

Öncelikle çok hızlı tüketen bir neslin algı ve duyarlılığını değerlendirdiğimizi bilmemiz gerek. “Z kuşağı” olarak adlandırılan 2000 sonrası milenyum nesli, teknolojik ürünlerin sosyal yapıyı değiştirdiği ve ilişkilere tamamen hâkim olduğu bir dönemde büyüdü. Bu nesil sosyal medya içerisinde olabildiğince aktif, kendilerini ifade ederken, sosyal ilişkiler kurarken, kültürel ve entelektüel gelişimini inşa ederken teknolojiden had safhada yararlanıyor. Sosyal medyanın trendleri, kitle üzerinde sürü psikolojisi oluşturan moda akımlar tarafından belirleniyor. Yeni neslin çabuk tüketme özelliği bir bakıma buradan kaynaklanıyor. Öyle ki bir gün çok sevilen, dinlenen, tıklanan, hit olan bir parçanın günler sonra ismi bile hatırlanmayabiliyor. Yahut yayınlandığı zaman pek fazla ilgi görmeyen bir parça yıllar sonra bir anda sevilebiliyor. Sanırım burada yapılan işin popülaritesi ile kalitesinin ayrıldığı bir durum söz konusu. Sanatçıdan beklentilere gelince bu tabi kişilere göre farklılıklar gösteriyor. Ama genel olarak yeniyi, farklıyı bekliyor dinleyici. Bir de tabi yüreğe dokunmak önemlidir. Kişi eseri dinlediğinde etkilenmeli, duygulanmalı. Burada da sanatçının samimiyeti ön plana çıkıyor.

MİLLİYETÇİLİĞİ ESERLERİME YANSITMAYA ÇALIŞIYORUM

Şimdi tüm bu bahsettiğimiz popüler kültür, beğenilme, fenomenlik vs. bir yana benim sanatımın beslendiği değerler ve dolayısıyla sevenlerime sunduğum eserler bambaşka bir yerde. Ben her zaman Türk milletinin sesi olma yolunda adımlar attım. İnandığım Türk milliyetçiliği duygusu ve fikriyatımı da her zaman eserlerimde yansıttım. Kendi kültürüme, benliğime, ananelerime ait ne varsa korumaya ve yaşatmaya çalıştım. Bazen hüzünlendim, bazen haykırdım, bazen ümitlendim. Hepsi kendi toplumumun, insanımın has duygularıydı. Onların sesi oldum ve Allah’ın izniyle olmaya da devam edeceğim. Yeni çalışmalarımız, konserlerimiz önümüzdeki ay itibarı ile yoğunlaşıyor. Birçok ilimizde programlara katılacağım. Bunun dışında yurt dışından da gelen konser tekliflerimiz var. Sanırım ilk olarak yine önümüzdeki ay Fransa’da olacağız. Bu arada stüdyo çalışmalarıma da devam etmekteyim. Son zamanlarda marşların yanı sıra yine bizim kültürümüzde önemli yere sahip olan türkülerimize ağırlık verdim. Türkiye’nin en iyi sazlarından oluşan güzel bir ekip ile çalışmalarımız sürüyor. Türkülerimiz bizim nefesimiz. Ben kendim de çok severek okuyorum ve gençlerimiz tarafından da beğenilmesi ayrıca beni çok memnun ediyor.

‘GENÇLERİ OLUMSUZ ETKİLİYOR’

YENİ tip derken ben onları gelip geçici olarak görüyorum. Yine dediğim gibi bir anda popülerlik yakalayarak gündeme gelip daha sonra ise ağır eleştirilerle yok olan tipler bunlar. Bunlar, kalıcılık sağlama adına kültürümüzde yer almayan marjinal yaşam tarzlarıyla gündeme gelerek kendilerini rol model olarak seçen genç kuşakların üzerinde olumsuz etki oluşturuyor. Toplumun hissiyatını temsil derecelerine gelince, çok klasik olacak ama nerede o eski sanatçılarımız cümlesini bize kurdurtuyorlar. Şimdi eskiye bakınca hala sevilerek dinlenen çok değerli sanatçılarımız var. Hatta ve hatta öyle eserler üretmişler, öyle çalışmalar yapmışlar, öyle toplumun duygusuna, kalbine dokunmuşlar ki değil yaşarken vefatlarından sonra bile hâlâ büyük beğeni ile dinleniyorlar.

HER BİRİNİN YÜREĞİNİ HİSSEDİYORUM

EN başta tüm sevenlerime sevgi ve selamlarımı iletmek isterim. Ben Türk milliyetçiliğine gönül vermiş bir sanatçı olarak inandığım yolda dün olduğu gibi bugün de aynı inançla yürümekteyim. Çok kıymetli gönüldaşlarımın desteği, ilgisi ve sevgisi de bu kutlu yolda bana her zaman şevk vermiştir. Bilsinler ki her birinin yüreğini yüreğimde hissetmekteyim. Sohbetimizde özellikle yeni nesilden söz etmişken, gençlerimize çok okumalarını, hangi mesleği seçmişler ise o alanda kendilerini geliştirip en iyisi olmalarını, milli ve kültürel değerlerimize sahip çıkmalarını ve Türk gençliğine emanet edilen güzel ülkemizi canlarını pahasına korumalarını dilediğimi belirtmek isterim.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Akademisyen kardeşlerden Bahçeli’ye 72. yaş hediyesi

Akademisyen kardeşlerden Bahçeli’ye 72. yaş hediyesi