Atama bekleyen öğretmenler ayrı ve gittikçe derinleşen bir sorundur. Öğretmenlerimiz açısından büyük önem taşıyan bir başka mesele de, söz verilen 3.600 ek göstergenin biran önce hayata geçirilmesidir. 

Yeni bir öğretmenler günü kutluyoruz. Öğretmenlik dünyanın en eski mesleklerinin başında gelir. Öğretmen bir ülkenin hayat damarıdır. İnsana şekil verir. Dolayısı ile çok özel, çok güzel bir meslektir. Bu saygın mesleğin mensubu olan öğretmenlerimizin birikerek gelen, gittikçe ağırlaşan ve ivedilikle çözüm bekleyen sorunları vardır. Bir öğretmen eşi olarak, bu özel günde eğitimcilerimizin sorunlarını gündeme getirmeyi bir görev sayıyorum.

  ÖNCE İTİBAR SAĞLANMALI

Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk ve şehit öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Üzerimizde emeği olan öğretmenlerimi saygıyla selamlıyorum. Öğretmenlik mesleği hak ettiği saygı ve ilgiyi görememektir ve bu durum beraberinde bir itibar kaybı da getirmektedir. Ne acıdır ki, öğretmene şiddet giderek artmaktadır ve çok ciddi bir sorun haline gelmiştir. Yapılan araştırmalar öğretmenlerin yüzde 30’unun okulda veya okula bağlantılı olarak yaşadığı çevrede şiddet gördüğünü ortaya koymaktadır. Bu kabul edilemez bir durumdur ve mutlaka bir şeyler yapılması, tedbir alınması gerekmektedir. Öğretmene ve genel olarak kamu hizmeti verenlere şiddeti caydıracak bir düzenleme artık şart olmuştur.

  ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU

Çalışan öğretmenlerimizin bir kısmı kadrolu, bir kısmı sözleşmelidir. Özellikle sözleşmeli olanların tayin, terfi ve ücret konusunda büyük sıkıntılar yaşadıkları bilinmektedir. MHP sorunun çözümü için bir kanun teklifi hazırlamış ve TBMM’ye sunmuştur. Teklifin kabul edilmesi halinde, 4/B statüsünde görev yapan öğretmenlerimize kadro imkanı sağlanacaktır. Daha köklü bir çözüm için, “Öğretmenlik Meslek Kanunu” çıkarılması gerekmektedir. Bu kanunla birlikte öğretmenlik mesleğinin saygınlığının korunması da mümkün hale gelebilecektir. Diğer taraftan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve özellikle de taşra teşkilatının, bir takım cemiyet veya cemiyet sultasından ivedilikle kurtarılması ve gerçek anlamıyla milli bir statüye kavuşturulması şart olmuştur.

  400 BİN ÖĞRETMEN ATAMA BEKLİYOR

Atama bekleyen öğretmenler ayrı ve gittikçe derinleşen bir sorundur. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 100 bin civarında öğretmen ihtiyacı olduğunu açıklamıştır. Bu açığın bir kısmı ücretli öğretmen sistemiyle karşılanmaktadır. 2019 yılında atanacak öğretmen sayısı ise 20 bin’le sınırlandırılmıştır.  400 bin öğretmen okullarını bitirmiş, görev yapma ehliyeti kazanmış ve atama beklemektedir. İhtiyaç ve birikim arasındaki bu tezatın biran önce giderilmesi için hükümetin bir şeyler yapmasının zamanı çoktan gelmiştir. Daha elverişsiz bölgelerde görev yapan öğretmenlerimizin durumu da mutlaka dikkate alınmalı ve buna uygun bir düzenleme yapılmalıdır.

  3.600 EK GÖSTERGE VERİLMELİ

Öğretmenlerimiz açısından büyük önem taşıyan bir başka mesele de, söz verilen 3.600 ek göstergenin biran önce hayata geçirilmesidir.  MHP’nin bu konunun çözümü için de bir hazırlık yaptığı ve TBMM’ye kanun teklifi sunduğu bilinmektedir. Ek göstergenin 3.600’e çıkarılması, ekonomik yönden büyük bir rahatlama sağlayacaktır. Hayat pahalılığı ücret artışlarının çok önündedir. Yapılan araştırmalar öğretmenlerimizin çok büyük bir bölümünün maddi sıkıntı içinde olduğunu, kredi kartı borçlarını ödemekte zorlandığını ve ikinci bir iş yapma ihtiyacı hissettiğini ortaya koymuştur. Bu tablo aynı zamanda yeni iyileştirmelere de ihtiyaç olduğunu ve enflasyon artışının ücretlere de mutlaka yansıtılması gerektiğini göstermektedir.

  MİLLİ VE ETKİN EĞİTİM

Öğretmenlerimizin yanı sıra, eğitim sistemimizin de büyük eksikleri olduğu gerçeğini, artık herkes kabul etmektedir. Değişen her bakana bağlı olarak sisteme müdahaleler yapılmıştır. Eğitim bir yaz-boz tahtasına dönmüş durumdadır. Bakanlığın başında bulunan “milli” ibaresinin içi boşaltılmış ve göstermelik kalmıştır.Milli ve etkin bir eğitim sistemine biran önce geçilmesi ve bunun için yeni düzenlemeler yapılması acil ihtiyaçtır. Ders kitaplarının mutlaka gözden geçirilmesi, tarihimizin doğru anlatılması,  milli bakışın okullara yerleşmesi geleceğimiz açısından büyük önem taşımaktadır.

  ANDIMIZ OKULLARA DÖNMELİ

Yeri ve sırası gelmişken öğrenci andının okullara biran önce geri dönmesi gereğini de hatırlatmak istiyorum. Milli bilincin yerleşmesi, daha duyarlı bir neslin yetişmesi için alınması gereken tedbirlerin en başında andımızın okullarda yeniden okutulması geliyor. Bu ayrıcı bir hukuk kararının yerine getirilmesidir. Danıştay 8’nci Dairesi’nin Andımızın okutulmasına yönelik kararını kesindir ve mutlaka uygulanması gerekmektedir. Bunu ertelemek veya görmezden gelmek, aynı zamanda bir hukuk ihlalidir.

  ÖNEMLİ RÖPORTAJ

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan,  24 Kasım öğretmenler günü dolayısı ile arkadaşımız Bahadır Çoban’a çok önemli bir röportaj vermiştir. Bugün gazetemiz Türkgün’de yer alan bu röportaj öğretmenlerimizin sorunlarını gündeme taşıdığı gibi, çözüm yollarını da göstermektedir. Bütün değerli okuyucularımızın, özellikle de yetki ve sorumluluk sahibi olanların, bu röportajı dikkatle okumasını önemle tavsiye ederim.