Ozan Arif, yakalandığı amansız bir kanser sonucu hayatını kaybetti. Bugün de Samsun’da toprağa verilecek… Elbette onun sağlığında bizlere ettiği hakaret ve küfürler gibi arkasından benzer cümleler kuracak değiliz. Bu zaten bize yakışmaz. Ozan Arif’in sağlığında çok uyarı yazıları yazdım. Ama o, her geçen gün küfür ve hakaret dozajını daha çok arttırdı. O zehir saçan dili ve kalemi yüzünden zaten aramıza ölüm duvarını yıllar önce örmüştü. Ruhu da şimdi Allah’a vereceği hesaba doğru yola çıktı. Öyle bir MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığı yapıyordu ki, kanser hastalığına yakalandığı gün bile bu düşmanlığını asla terk etmedi. Son nefesini de MHP ve Devlet Bahçeli düşmanı olarak verdi. MHP ve Devlet Bahçeli ne yaparsa yapsın hep hakaret, küfür etmek için bir bahane buluyordu. Öyle bir hale gelmişti ki, CHP’nin televizyon kanalı Halk Tv’ye canlı yayında bağlanıp, CHP’nin HDP ile yürüdüğü sözde adalet yürüyüşü için "Adalet adına bir yürüyüş var. Adalet kelimesi kutsal bir kelime, herkesin bu kelimenin yanında yürüdüğünü düşünüyorum" açıklamasını bile yapmıştı. CHP-HDP yürüyüşü için böyle destek verirken, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası birlik-beraberlik için, Yenikapı miting meydanına katılan MHP’ye de “KÖPEKLEŞENLER” diye şiir yazmıştı.

Halk Tv’ye bağlanıyor, 16 Nisan referandumunda CHP, HDP safında “Hayır” propagandası yapıyor. Halk Tv’ye bağlanıyor, MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye yazdığı hakaret şiirlerini okuyordu. 1980 öncesi “Devrim devrim diye diye/ Boyun posun devrilsin be” dizeleriyle şiirler yazan Ozan Arif’i, CHP ve solcular adeta oyuncak gibi kullanmaya başlamıştı.

Merhum Ozan Arif’in meselesi asla Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP yakınlaşması da değildi. Çünkü en yakın arkadaşları Esat Kabaklı, İsmail Türüt gibi sanatçılar, Sayın Erdoğan’a övgü şiirleri yazacak, makamında onu ziyaret edip sohbet edecek kadar yakın kişilerdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a büyük yakınlık duyan Sedat Peker’i bile villasında ziyaret etmişti. Onlardan hiçbir rahatsızlık duymadı. Onlara övgü yorumları sayfasında duruyor hâlâ. Onun derdi MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığından başka bir şey değildi.

Ozan Arif hayatını kaybetmeden bir gün önce, bir ülküdaşım “Biri bu Soyer de domuzun dölü! / Sesinden tanıdım değilim deli” şeklinde şiir yazmış. Ozan Arif niçin Savcı Nurettin Soyer ve oğlu Tunç Soyer hakkında hiç açıklama yapmadı?” diye soru yöneltmişti. Ben de “Yaklaşık bir aydır paylaşım yapmıyor kanser tedavisi görüyor, durumu sanırım ciddi” demiştim. Bu diyalogun ertesi sabahı da onun ölüm haberini aldık. Sağlığı yerinde de olsaydı emin olun “CHP, HDP, İP ittifakına zarar olur” düşüncesiyle hiçbir açıklama yapmayacaktı. Geçen gün, geriye dönük son iki yılda yaptığı tüm paylaşımlara baktım. Bir tane, pkk ortak noktasında buluşan CHP, HDP, İP hakkında eleştirisi yoktu ama haftanın 2-3 gününde MHP ve Sayın Devlet Bahçeli’ye yönelik hakaret yazıları ve şiirleriyle sayfasını doldurmuştu.

Bir insan, can düşmanı olsa bile o hakaretleri, küfürleri etmez. Ama maalesef Ozan Arif, kanser tedavisi görürken bile bir an olsun bundan vazgeçmedi.

Kanser tedavisine başladığı günlerde şunları yazmış, hayretlerimi ifade etmiştim:

 

“En acı olan da nedir biliyor musunuz?

 

Kanser tedavisi gören ve durumu oldukça ciddi olan birinin hâlâ sağa-sola küfür ve hakaret yetiştirmek için hâlâ yırtınması inanın akıl alacak gibi değildir. Kanser hastası dua bekler, mazlumlaşır, durgunlaşır.” (04 Temmuz 2017)

 

Hatta o tarihte yazdığım o yazı içinde, bir hatırlatma yaparak yine şunları yazmıştım:

 

“Ozan Arif hem de "Yıkanın; sevgi ile yıkanın/Hatırını kim sayar/ Hatır gönül yıkanın" şeklindeki şiirinin sahibi olduğu halde küfürle, hakaretle, kinle, nefretle ayakta durmaya çalışmaktadır.

İçindeki bu kin ve nefret yüzünden kanser tedavisinin olumlu sonuç vermesi de mümkün değildir.

 

Bu haldeyken bile MHP lideri Devlet Bahçeli'ye hakaret etmek için gözü dönmüş gibi çaba vermesi, bana geçtiğimiz yıl MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin geçirmiş olduğu ameliyat sonrası Ozan Arif'in sosyal medya sayfasından dalga geçmesi ve dalga geçilmesine müsaade etmesini hatırlattı. Dün MHP lideri Devlet Bahçeli'nin hastalığıyla ve ameliyatıyla dalga geçen Ozan Arif'in, bugün kanser tedavisi görmesi herkese anlamlı ders niteliğindedir.

 

Ozan Arif ve benzerlerinin hastalıkla, ameliyatla dalga geçmesine o zaman yazımın bir bölümünde şöyle tepki göstermiştim: 

 

"Hastalık da, sağlık da Yüce Allah'ın takdiridir.

 

Yakub Aleyhisselam uzun bir süre âmâ kalmıştı, Musa Aleyhisselam'ın dili hafif peltekti, Eyyub Aleyhisselam yıllarca çok ağır hastalık içinde yaşamıştı. Peygamberlerimiz bile bunları yaşamışken, Allah'ın sıradan kulları için de sağlık problemleri çok doğaldır.

 

Düşmanınız da olsa dalga geçmeyin, Allah başınıza verir…

Hasta kim olursa olsun sadece dua edin…

 

Merhum Bülent Ecevit'in hastalığı döneminde "Artık fiziken çökmüş, bitmiş bir insan var karşımızda. Bakın her taraf kırılmaya, dökülmeye başladı. Bu neyi gösteriyor. Artık çelik korselerle duruyorsun" diye dalga geçen Recep Tayyip Erdoğan, kendisi kanser tedavisi gördü, kaç kere ameliyat oldu. Biz her şeye rağmen ikisine de sağlık diledik, şifa istedik…

 

Adam duruşu, mümin ölçüsü budur.

 

Hastalıkla, sağlıkla dalga geçmeyin… 

 

Sen yaşarsın, en yakının yaşar… 

 

O zaman herkesten dua ister, şifa beklersin…

 

Allah tüm hastalara şifa versin, sağlıklı bedenleri hastalıktan korusun…

 Saygılar.." (16 Ocak 2016)

 Evet, Ozan Arif, Allah sana da kanserle mücadelende şifa versin. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Çünkü inancımız, adamlığımız da bunu gerektiriyor.

 Senin kanserden sonra yenmen gereken de bu seviyesizlik, ahlaksızlık, ölçüsüzlük, hadsizlik ve terbiyesizlik halin olmalıdır.” (04 Temmuz 2017)

Maalesef hiçbirini dikkate almadı. Kanser hastası birinin stresten uzak durması gerekirken, kendini doğaya, tabiata, toprağa, çiçeğe vermesi gerekirken o, sürekli MHP’ye olan kinini, nefretini diri tutarak, hakaret, küfür üreterek stresin altında kendini yok etti. Tedavisi de buna bağlı olarak olumsuz sonuç verdi.

Ozan Arif hayatını kaybeder kaybetmez,  MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığında sağlığında onu kullananlar yine harekete geçti. Onun ölüsünü bile bölücülüğe, bozgunculuğa, MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığına dönüştürdüler. CHP’lisi, solcusu, devrimcisi, komünisti, İP’lisi ipsizi, FETÖ’cüsü, Perinçekcisi, Ozan Arif üstünden düşmanlık körüklüyorlar.

Namıdiğer “Karanlık Oda Tv” isimli haber sitesi bile fitne tahriki oluşturmak için “Ülkücülerin ozanı, Bahçeli’ye küs gitti” başlığıyla Ozan Arif’in ölümünü haberleştirdi.

40 kapı gezmiş CHP’li Yeniçağ yazarı Servet Avcı bile, Ozan Arif’in ölümünü kalemine dolamış “insanlık dersi” verme maskesi altında fitne körükçülüğü yapıyor. CHP’li Servet Avcı, sen bir gün olsun Ozan Arif’in MHP’ye hakaretleri ve küfürleri karşısında “Edep ya hu” diye insanlık dersi veren yazı yazdın mı?

MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli kalp ameliyatı olduğu gün hastalığıyla dalga geçen, onun ölmesini arzu eden yazılar yazan Ozan Arif’e ve benzerlerine bir cümle de olsa insanlık dersi vermiş miydin?

Onu yapmadın, yapmayacağın gibi, MHP lideri Devlet Bahçeli ameliyat masasında canının sınavını verdiği gün, MHP’yi ele geçirmek isteyen kahpelerle birlikte, kongre yapma imzalarını MHP Genel Merkezi'ne getirmeyi organize ediyordun. İçinizden biri de “bu kahpeliği bir hafta erteleyelim, bu yaptığımız adamlık değil, düpedüz şerefsizlik” demedi. Çünkü kiminiz mirastan pay kapmaya çalışan hain evlat gibiydi, kiminiz uzak akraba kurnazları…

Oysa Ozan Arif, bir zamanlar senin gibi MHP’yi bölenlere, oraya buraya gidenlere şiirlerinde şöyle sesleniyordu:

“Konulduğu kaptan sızanlar gibi, 

Yaptığını yıkıp bozanlar gibi, 

Kucaktan kucağa gezenler gibi, 

Herkesin öptüğü yanak olmak yok.”

Şimdi aklınca Ozan Arif’in ölümünü kullanarak “insanlık dersi” maskesi altında MHP’ye laf vuranlar kuyruğuna girme. Bırak da yıllardır namusuna, şerefine, onuruna söz söylenmiş insanlar dilediği gibi davransın. Ağır hakaretlere, küfürlere maruz kalmış ülkücüler taziye mesajı yayınlamak için sana mı soracaklar? Bence sen git merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun mezarı başına ve oradan da 24 saat hiç ayrılma. Belki ruhu seni affeder!

CHP’li Servet Avcı bunu yazar da, Doğu Perinçek’in partisine oy veren, Doğu Perinçek’in tetikçisi Sabahattin Önkibar durur mu?

O da şunları yazdı:

“Bir süre önce telefonda Ozan Arif’le dertleşiyoruz.

“Ben: “Arif Ağabey ben mi yanılıyorum. Dünün ülkücüleri bugünkü Bahçeliciler gibi miydi?”

Ozan Arif: “Değildi. Bunlar ülkücü değil çıkar şebekesi ve mankurt sürüsü.”

Yazmak zorundayım, MHP bağlamında gözü açık gitti Ozan Arif Ağabeyin!

MHP ki onun inancı misal, üstüne titrediği kutsal ocaktı.

Ve o ocağın epeydir işgal altında olduğunu düşünüyordu.

Ruhun şad olsun Ey Büyük Türk Milliyetçisi.”

Aklınca “Dünün ülkücüleri” ifadesi üzerinden MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığı yaptığını sanan bu zavallı kim biliyor musunuz?

"İşte İslam'ın ve Türklüğün Katilleri" isimli kitabında merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’e şu alçak iftiraları atmış ve yorumları yapmış kişidir:

 "Türkeş'in ABD serüveni sorgulanmaya muhtaçtır."

- "Türkeş, katıksız bir ihtilalciydi”

"Alparslan Türkeş pragmatistti ve uluslararası güç dengesini biliyordu. Dolayısıyla onun kendini ve gençliği kullandırması iktidara ulaşma adınaydı.”

- "Parayla ilişkisi iyiydi, yani pek severdi."

- "Yaşlanan Türkeş, Türk milliyetçiliğini zenginleştirip metotlaştırmadı ve vizyonlu kadroları yetiştiremedi."

- "Benden sonra MHP ne olur ya da ülke nereye gider gibi açıktan görülebilen bir tasası yoktu.

"Gelelim hükme!

Türkeş dava adamı mıydı?

Dürüst olmam gerekirse, gözü kapalı olarak öyleydi diyemem.

İnancı, ahlakı ve fikirleri vardı ama uğruna canını verecek bir davası olduğuna inanmam!

Fikri, Türkiye'deki pek çok politikacı gibi konjonktüre göre değişti ya da şekillendi."

Yıllarca MHP yönetimine “Türkeş düşmanı” iftirası atan Ozan Arif’in böyle bir Başbuğ Alparslan Türkeş düşmanıyla ne işi olur, onun da ayrıca sorgulanması gerekiyor.

Ozan Arif sevaplarıyla, günahlarıyla öbür dünyaya göç etti. O bize sağlığında ne hakaretler etti. Ama biz arkasından kötü söz kullanacak değiliz. İnancımıza, imanımıza yakışmaz. Biz kanserle mücadelesinde bile Allah’tan şifa istemiştik.

Sevgili Peygamberimiz, “Mümin çok kınayan, çok lanet eden, hayâsız, pis ve çirkin konuşan kimse değildir.” (Tirmizi, Birr, 48) buyurarak, kötü söz ve hakaretin, mümine yakışan bir özellik olmadığını vurgulamıştı. Ülkücü hareketin liderinin namusuna, şerefine, onuruna her türlü lekeyi diliyle, kalemiyle, sazıyla bulaştırmaya çalışan birinin vefatı ardından ancak “Allah taksiratını affetsin ” diyebiliyoruz. Bu da arkasından bir dua çeşididir.

Ozan Arif küfür, hakaret etmek yerine keşke hep “Ölmez Bu Hareket, Ölmez Bu Dava” eseriyle aramızda kalsaydı. İşte o zaman aramıza ölüm bile giremezdi.

Ben ki, çıkardığım Kutlu Sesleniş dergisine merhum Ozan Arif’in resmini, şiirini kapak yapmış kişiydim.

Ben ki, Ankara’ya geldiğim 2000’li yılların başında, Ozan Arif’in “Yıldıray kardeşim senin ismini çok duyuyorum. İdealistliğinden, ülkücülüğünden bahsediyorlar. Sesini duyayım, tanışayım” diye değerli sanatçımız Ali Kınık vasıtasıyla aradığı kişiydim. Bunları dediği kişiye daha sonra sırf MHP ve liderimiz Devlet Bahçeli’yi savunuyor diye “İt, köpek, enik” hakaretlerini etti.

Ben ki; 2010 yılında "Millet ve Devlet Bekası İçin Güç Birliği" adı altında küskünlerin, dargınların toplanmasına yönelik çağrı yapan MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, Ozan Arif’i telefonla aramasına vesile olan kişiyim. MHP eski milletvekili Prof. Dr. Özcan Yeniçeri buna şahittir. MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli, “Geçmişte ne yaşandıysa yaşandı” diyerek, her şeyi bir kenara bırakıp kucaklaşma adına telefonla aradı, büyüklük yaptı. Ama Ozan Arif yine saygısızlığıyla bu kucaklaşmadan uzak kalmıştı. Ozan Arif hakkında bir gün bir cümle, bir kelime kötü söz kullanmamış MHP lideri Devlet Bahçeli bu kötü sözlerin hiçbirini hak etmemişti.

Tüm bunları niye yazdım. Hepsi tarihe not olarak düşsün diye. Ozan Arif’in ölümü üzerinden bile yine MHP’ye ve MHP lideri Devlet Bahçeli’ye saldıran alçakları tanıyın diye…

Ozan Arif’in ülkücü hareket içinde finali böyle olmamalıydı. Ama maalesef kendi yolunu kendisi bu şekilde çizdi. Kanser tedavisi görürken bile küfüre, hakarete başvurması bir nevi kendi intiharı olmuştur. Biz şifa dilemişken keşke o da helalleşmeyi tercih etseydi.

Keşkeler uzar gider…

“Allah taksiratını affetsin ”