CHP’nin yerel seçimlerdeki ittifak ortağı DEM’in kazandığı belediyelerdeki ilk icraatları kimseyi şaşırtmadı.

Zira DEM’li belediye başkanlarının koltuğa oturur oturmaz, üniter devlet yapımızı hedef alan eylemlere başlayacakları bilinen bir gerçekti.

Nitekim beklenen oldu.

PKK’nın siyasi uzantısı DEM, yönetimi altındaki belediyeleri peşi sıra ihanete aracı kılmaya başladı.

***

Mesela belediye meclis toplantılarının İstiklal Marşı okunarak başlanmasına karşı çıkıldı.

Örneğin belediyelerin makam odaları ve meclis salonlarındaki Türk bayrakları kaldırıldı.

DEM’liler alçaklıkta sınır tanımayacaklarını daha nice hareketle duyurdu.

***

Belediye hoparlörlerinden PKK marşları çalındı.

Belediyelerin sosyal medya hesaplarındaki isimler değiştirildi.

Dağda öldürülen teröristlerin anısına dikilen heykellerin açılışı yapıldı.

Terörist mezarları ziyaret edilip sözde Kürdistan naraları atıldı.

***

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a hakaretler edildi.

Kayyum döneminde işe alınan şehit ve gazi yakınları işten çıkarıldı.

Aslına bakarsanız, DEM’li belediyeler PKK’nın siyasi uzantısı olmanın gereği neyse yerine getirmeye başladı.

***

Milli bütünlüğümüz hedef alındı.

İnsanımız ayrıştırıldı.

Yani DEM belediyeciliği vatanımızı bölme amacı taşıdığını her anlamda gösterdi.

Peki, bu duruma CHP’nin tepkisi ne oldu?

**

DEM’in ihanetlerine gıkını çıkarmadı.

Olan biten her şeyi tepkisiz bir şekilde izledi.

Sadece CHP’li bir iki yazarçizer DEM’i savunmak için atağa geçti, onlar da DEM’in hıyanet içinde bulunmadığını hadiselerin hiçbirinin yaşanmadığı iddia ederek ortaya koymaya çalıştı.

***

DEM belediyeciliğinin icraata başlama şeklinde şaşılacak bir taraf olmadığı gibi bölücülere her türlü desteği vererek DEM’ini aldığı bilinen CHP’nin devlete meydan okuma cüretine sessiz kalışında da şaşılacak bir taraf yoktu.

Herkes üzerine düşen görevi eksiksiz yerine getirdi.

Hatta DEM’lenmiş CHP’yi desteklemelerine rağmen halen “ülkücü” oldukları iddiasında bulunanlar bile yaşananlar karşısında dillerini bağlayarak rollerini eksiksiz tamamladı.

“Milli Egemenlik Platformu” ismiyle Türklüğü korumak hedefiyle yola çıktığını söyleyenler, DEM’in alçaklıkları karşısında neden üç maymunu oynadı?

***

Davalarını satarak elde ettikleri menfaat DEM’in alçaklıklarına susacak kadar tatlı mıydı?

İhanete susacak kadar alçalmalarının sebebi geçimlerini sağladıkları CHP’li Mansur Yavaş mıydı?

Gelinen noktada takke düştü, kel göründü, sizce de sözde ülkücülerin kurduğu platformun ismi milli egemenlik yerine “sponsorlu milliyetçilik” olmamalı mıydı?