Türkgün ÖZEL HABER ‘Çoban’ sorununun gerçekleri

‘Çoban’ sorununun gerçekleri

'100 bin liraya çoban bulamıyoruz' diyenlerin oyuncağı değildir çobanlar. Ya da hakir görülerek 'çobana kız vermem' denilecek kadar yok sayılmamalılar. Aslında onlar; evimize giren etin fiyatında dahi etkisi olan bir mesleği icra ediyorlar. Peki çobanlar günlük hangi rutin işlerle ilgilenirler ve ne kadar kazanırlar? İşkembe-i kübradan atanları, yalan maaşlarla sektöre zarar verenleri ve işin gerçeğini uzmanından öğrendim. Hikâyenin aslı, anlatılanlardan çok farklı.

KAYNAK: Haber Merkezi

TOLGA POLAT / TÜRKGÜN

Geçtiğimiz hafta ajanslara düşen ‘100 bin liraya çoban bulamıyoruz’ serzenişini görünce merak edip habere tıkladım. Şunlar yazıyordu:

Elazığ’da 100 bin lira maaş ile çalışacak çoban bulunamıyor. Hayvancılığın bitme noktasında olduğu ifade edilirken yetiştiriciler, mera ve çalışan eleman istediklerini dile getirdi.

İnsanın yok artık diyesi geliyor değil mi? Yıllardır değişmeyen başlıklarla güncellenen ‹çoban meselesi’ni işin uzmanına sordum. Anlatılanları dinledikten sonra, bir mesleğin, enflasyona nasıl etki ettiğini de yorumlama fırsatım doğdu. Nihat Çelik, Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı. Sorunun merkezinde bir isim. Öncelikle sonda söyleyeceğimi başta söylemeliyim, ‘100 bin lira alan çoban yok!’

Whatsapp Image 2024 05 12 At 12.32.57

Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Nihat Çelik

 ‘100 BİN LİRA MAAŞ HABERLERİ YALAN’ DEDİ, GERÇEĞİ AÇIKLADI

Nihat Çelik, çobanlık mesleğini küçükbaş hayvancılığın sürdürülebilir olmasında en önemli yapı taşlarından biri olarak görüyor ve şunları ifade ediyor: “İşletmelerimiz çoban bulma veya çalıştırma konusunda büyük sıkıntılar yaşıyor. Son 2 yıldır da çoban sorununun etkisiyle küçükbaş hayvan sayımızda azalmalar görüldü.”

Çelik, haberlerde çıkan 70 bin, 100 bin lira maaşla çoban bulunamadığı söylentilerine de karşı çıkarak, şu açıklamalarda bulundu:

“Zaman zaman medyada çoban bulunamaması neden gösterilerek çoban maaşlarıyla ilgili çok farklı rakamlar ortaya atılmaktadır. Geçtiğimiz günlerde de 100 bin lira maaşla çalışacak çoban bulunmadığı yönünde haberler çıktı. Bu rakam abartılı bir şekilde ortaya atılan bir rakamdır. Aslı astarı olmayan rakamları dillendirerek sektörümüze zarar veriyorlar. Bu işin doğrusu, 25 ile 35 bin lira arasında değişiklik gösteren rakamlardır.

Birkaç yıl öncesine gittiğimizde çoban maaşları asgari ücretin altındaydı veya asgari ücretle aynı orandaydı. Ancak şimdi çoban bulma ve çalıştırma sorununun had safhaya ulaşmış olması nedeniyle bugün çoban maaşları 35 bin liraya kadar çıkabilmektedir. Bazı işletmelerimizin sahipleri çoban çalıştırırken maaşlarının yanında günlük yemek ve kıyafet gibi ihtiyaçlarını da karşılayabilmektedir”.   

627

‘HERKES ÇOBAN OLAMAZ’

Çoban deyip geçmeyin. Zor şartlarda icra edilen bir meslek. Zira çobanların ne yazı var ne kışı. Ne hafta sonu tatili var ne de bayramı... Yılın her günü sürüsünün başında; merada, dağda, bayırda sürekli vahşi hayvanların saldırısı veya yıldırım düşmesi, fırtına gibi tabiat olaylarına karşı kendisini ve sürüsünü korumak gibi zorluklarla karşı karşıyalar. Dolayısıyla mesleğin herkes tarafından yapılamayacağını söylüyor Nihat Çelik.

24 SAAT MESAİDELER

Çelik, çobanların işi için, sadece sürüsünü meraya götürüp getirmek olmadığını belirterek günlük rutin işlerinden de bahsetti:

Gün ağarırken koyunlar harekete hazırlandığından çobanların da işlerinin başında olmaları gerekir. Sabah 3-5 saatlik otlatmadan sonra çoban, sürüsünü bir gölgeliğe çeker. Sürü dinlenirken çoban da yemek yer ve dinlenir. Öğleden sonra sürü yeniden harekete geçirilir ve meranın uygun bölgelerine götürülür. Akşam karanlığına kadar sürüyü otlatır. Çoban sürüsünü yabani hayvanlardan koruduğu kadar, ekili alanlara zarar vermemeye ve başka sürülere karıştırmamaya da dikkat eder. Gece ağıla dönülmüyorsa geceyi geçirecek yeri seçer ve orada kalırlar. Sürü, gece dinlenmeye geçince çobanın da günlük işi bitmiş olur. Günlük işlerin yanında genel anlamda da çobanlar koyunların doğumlarından kırkılmalarına ve kuyruk kesimine kadar yapılması gereken birçok işte etkin bir şekilde rol alır.

‘BEN DE GAZETELERDEN ÖĞRENDİM’

Çobanların sorunlarına çözüm getirmek için çalıştıklarını kaydeden Nihat Çelik, «Hazırladığımız raporları öncelikle Tarım ve Orman Bakanlığımız ile paylaşıyoruz. Ben 200 binin üzerindeki küçükbaş hayvan yetiştiricisinin temsilcisi, Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı olarak 100 bin liraya çoban bulunamıyor haberini gazetelerden öğreniyorum.

Bu manada görüşlerimize başvurduğunuzdan ve bilgiyi doğru adresten alıp gazetenize yansıttığınız için şahsınızda TÜRKGÜN gazetesine çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

20130506.124607 Byb Coban 1 2131

‘EVLENME ÇAĞINDA ÇOBANLARA  KIZ VERMEDİLER’

Bir mesleğin yok olması için, o mesleğe ilginin azalması gerekir. Çobanlık gibi bir mesleğin yok oluş noktasına gelme nedenini sorduğumda, insanların da büyük sorumsuzluğunun olduğunu öğrendim. Nihat Çelik, bitkisel ve hayvansal üretimde yer alan çiftçilerin ve yetiştiricilerin yaş ortalamasının 60 olduğu bilgisini veriyor. Gençlerin bu mesleklerden uzak durmasını ise, «Köylerde bu işleri devam ettiren gençlerimiz ise dedesinden, babasından gördüğünce devam ettirmek istiyorlar. Kazanç sağladıkları için değil tüten ocaklarını söndürmemek için üretmeye devam ediyorlar. Türkiye’de köyden kente olan göçün artmasına paralel olarak kırsalda genç nüfus sayısında hızlı bir azalma yaşanmaktadır. Kırsalda kalan gençler de zor ve zahmetli bir uğraş olan çobanlığa yeterince ilgi göstermemektedirler. Ayrıca evlenme çağına gelen erkeklere bazı yörelerde çoban olmaları nedeniyle kız vermemeleri de bu mesleğe olan ilgiyi oldukça azaltmaktadır” şeklinde açıkladı.

Hayvancilik Aa 1811630

NE YAPMAK LAZIM?

Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Nihat Çelik, kırsalda hayatını sürdüren kişilerin çobanlık mesleğine yönelmeyişinde sosyal sorunların da büyük etkisi olduğunu belirtti. Çelik, “Çobanların özellikle özlük hakları ve sosyal güvenlik yönünden teşvik edilmesi sadece çobanlar için değil aynı zamanda Türkiye’nin koyun ve keçi yetiştiriciliğinin geleceği açısından da büyük önem taşımaktadır” dedi.

“Çobanlarımızın sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmaları sağlanmalı ve bu doğrultuda destekleme primleri ve sigortaları 5 ay değil 12 ay olmalıdır” ifadelerini kullanan Nihat Çelik, şunları söyledi: Bakanlığımız tarafından verilmekte olan çoban istihdam desteği 2023 yılındaki tarımsal desteklemeler kararnamesinde en az 100 baş küçükbaş hayvanı olan işletme esas alınarak yıllık 12 bin liradan 30 bin liraya çıkarılmıştır. Ancak bu destekten faydalanan çoban sayısı oldukça yetersizdir. Bugüne kadar yaklaşık 10 bin kişi bu destekten faydalanmıştır. Bu rakam da toplam çoban sayımızın yüzde % 5’i bile değildir. Sürü Yöneticisi adı altında açılan kursları tamamlayıp sertifika almaya hak kazanan işletme sahipleri veya çobanlar bu destekten faydalanabilmektedir. Çobanlık mesleği cazip hâle getirilmelidir. Çoban sorunu çözülmeden küçükbaş hayvancılığın sorunları çözülemez.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *