Roma Kulübü'nün, MHP’nin bilge lideri Devlet Bahçeli’yi Real Madrid maçına davet etmesi iç dış kamuoyunda ilgi uyandırdı. Kimileri şaşırdı, kimileri de çarçabuk meseleyi Roma Kulübü'nün uyanık menejerinin reklam taktiğine yordu. Kulüp resmen açıklamada bulundu: Davetimizin kurt amblemi ile ilgisi yok. Sayın Bahçeli’yi bizzat ağırlamak istedik.

Dünyanın devlet adamı yoksunluğu sancısı içinde olduğu bir zamanda fikri asaleti ve erdemli siyaset anlayışıyla dimdik duran Devlet Bahçeli’ye bu ilgi normaldir.

Bu olay bana ayrıca "Turukkuların Hayaleti" adlı son romanıma hazırlanırken yaptığım araştırmalarda karşılaştığım bir aydın kişiliği, Adile Ayda’yı ve Etrüskler Türk müydü? İsimli kitabını hatırlattı.

Adile Ayda, büyük hukuk alimi Sadri Maksudi Arsal’ın babasının aydın ikliminde yetişmiş Türkçü kızıdır. Nihal Atsız, Kazanlı Sadri Maksudi ile pek anlaşamaz ama kızı Adile Ayda’yı yere göğe sığdıramaz. Aynı zamanda "tarihçilerin kutbu" kabul edilen Halil İnalcık, Adile Ayda’nın Türk tarihine yaptığı katkılardan övgüyle bahseder.

Adile Ayda, yaptığı çalışmalarla başta Fransa olmak üzere Avrupa ilim çevrelerinde iyi tanınır. Türkiye’nin ilk kadın diplomatıdır; Roma’ya kültür müşaviri olarak atanmasını fırsat bilip, babası Sadri Maksudi’nin vasiyetini yerine getirir. 1937 tarih kongresinde Sümerler, Etrüskler ve Hititler konusundaki tebliğleri tahlil eden baba Sadri Maksudi, kızı ile konuyu tartışırken, "Hititlerin Türk olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Ancak Sümerler ve Etrüskler kuvvetle muhtemeldir ki Türk'türler.." demiş ve Adile Ayda bu sözleri şiar kabul etmiştir; Roma’nın bütün müzelerini, kütüphanelerini gezer, araştırır ve analitik bakışıyla özellikle yabancı bilim adamlarının eserlerini inceler.

Ulaştığı sonuç göz kamaştırıcıdır.

Babasının iddiası gerçekleşmiş gibidir. Yine de fikrini bir ilmi sonuç olarak ortaya atmaz. Tartışılsın der, demesine ama bir şeyi iyi bilmektedir ki batı, iyi olan hiçbir şeyi Türk’e mal etmek istemeyecektir. Ayrıca, Türkiye’deki üniversiteler de çalışmalarıyla ilgilenmez.

Adile Ayda, ilmin bütün verilerini göz önünde bulundurarak hatta mitolojik, edebi tüm kaynakları tarayarak Etrüsklerin Türk olduğunu savunur. Kuzeyden gelen bu kavmin Yunan ve Latin kültüründen bağımsız olarak İtalya yarımadasını ihya eden medeniyeti oluşturduğunu hatta bir dönem Romayı da yönettiğini, Roma’nın o pek meşhur devlet geleneğinin, askeri yapısının Etrüsk sisteminden doğduğunu anlatır.

Orta Asya Türk bulguları ile müzelerde gördüğü heykel ve buluntuları karşılaştırarak bu benzerliğin rastlantı olmadığını belirtir.

Etrüsk dili tıpkı Türkçe’de olduğu gibi eklemeli bir dildir ve yüksek bir edebiyat birikimiyle Latinleri etkisi altına almıştır.

Roma’nın şehir ambleminin, bu arada Roma Spor Kulübü'nün simgesinin kurt olması elbette tesadüf değildir. Türklerin türeyiş destanı ile Romus-Romulus’un öyküsü tıpatıp birbirine benzer.

Türk tarihi o kadar coşkulu olaylar denizidir ki bir futbol takımının daveti bile bu coşkun gerçekleri hatıramıza çarpar.

Çarpar çarpmasına ama o gerçekleri alıp idraklere taşımak için milli bir kamuoyu gerekir.

Gerekir de o milli kamuoyu nerede?