Türkgün Sağlık El Egzaması nedir, nasıl geçer?

El Egzaması nedir, nasıl geçer?

El egzaması, genellikle gerginlik, çevresel etkenler ve kalıtsal yatkınlık gibi faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkar. Peki bu hastalık nedir ve nasıl geçer?

MUHABİR: Deniz Şirin

Bazı durumlarda, ellerde oluşan egzama bulguları hafif seyreden geçici bir durum olarak görülebilirken, uzun vadeli hale geldiğinde tedavi ve sürekli bakım gerektirir. Erken teşhis, doğru bakım yöntemleri ve gerektiğinde tıbbi müdahaleyle, belirtilerin yoğunluğu hafifletilebilir ve cilt sağlığı korunabilir.

El Egzaması Nedir?

El egzaması, cildin iltihabi bir tepki vermesi sonucu gelişen süregelen veya tekrarlayan bir deri iltihabı türüdür. Ellerin derisi, sürekli temasta olduğu su, sabun ve diğer kimyasallar nedeniyle yıpranabilir; bu durum, cildin koruyucu yapısını zayıflatarak alerjik veya tahrişe bağlı reaksiyonları tetikleyebilir. Bunun sonucunda ellerde kızarıklık, pullanma, aşırı kuruluk, yanma hissi ve yoğun kaşıntı gibi semptomlar görülebilir. Bu rahatsızlık özellikle meslek gruplarına bağlı olarak daha sık karşılaşılabilir; örneğin, temizlik sektöründe çalışanlar ya da sık el yıkamak durumunda kalan bireyler, belirtilerin daha şiddetli hissedilmesine neden olan risk faktörleriyle karşı karşıya kalabilir.

El Egzaması Nasıl Geçer?

El egzamasını hafifletmede en etkili yöntemlerden biri, düzenli olarak nem desteği sağlayan kremler kullanmaktır. Özellikle alerji riskini minimize eden ve kokusuz formüller tercih edilmelidir. Doğal esansiyel yağlar, örneğin badem yağı veya hindistancevizi yağı, deriyi besler ve koruyucu tabakasını güçlendirir. Bunun yanı sıra, soğuk kompres uygulamak, ani kaşıntı ataklarını hafifletebilir. Gerekli görüldüğünde, uzman hekim önerisiyle kullanılan topikal kortizon içeren kremler de belirtilerin şiddetini azaltmada etkili olabilir. Cilt bakım düzeninin yanı sıra, tahriş edici maddelerden uzak durmak, uzun vadede egzama bulgularının kontrol altına alınmasına katkı sağlar.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *