Türkgün Sağlık Kadınlarda depresyon neden olur?

Kadınlarda depresyon neden olur?

Kadınlar, hormonal değişimler ve toplumsal baskılar nedeniyle ruhsal dalgalanmalara daha yatkın olabilir. Bu durum, depresyonun daha uzun ve yoğun hissedilmesine yol açabilir.

MUHABİR: Burhan Tural

Depresyon, yalnızca "sürekli mutsuzluk veya keyifsizlik" hissinden ibaret olmayıp, bireyin yaşamdan aldığı tatmini büyük ölçüde azaltabilen ciddi bir rahatsızlıktır. Kadınlar, gerek hormonal dalgalanmaları daha yoğun deneyimlemeleri gerekse sosyal sorumlulukları nedeniyle ek stres faktörlerine maruz kalmaları sebebiyle, erkeklere oranla daha sık depresif semptomlar gösterebilir. "Kadınlarda depresyonun sebepleri nelerdir, ne kadar devam eder?" sorusuna yanıt arayanlar için, bu durumun süresi ve etkisi kişiden kişiye değişse de, temel belirtilerin süresi ve yoğunluğu önemli bir rol oynar.

Kadınlarda Depresyon Neden Olur?

Kadınların depresyona yakalanma ihtimali, erkeklere oranla yaklaşık iki kat daha fazladır. Bu durumu tetikleyen başlıca faktörler şu şekilde sıralanabilir:

Hormonlardaki Dalgalanmalar: Regl süreci, hamilelik, doğum sonrası dönem, süt verme ve menopoz gibi evrelerde meydana gelen hormonal değişimler, ruh hâlinde belirgin dalgalanmalara yol açabilir.

Toplumsal Rollerin Getirdiği Baskılar: Geleneksel sorumluluklar, iş ve aile yaşamını dengeleme zorunluluğu, ebeveyn olmanın getirdiği yük gibi etkenler, zaman zaman bireyde aşırı baskı hissine sebep olabilir.

Yoğun Stres ve Travmatik Deneyimler: Fiziksel veya cinsel istismar, ayrılık, yas süreci, kariyer hayatındaki sıkıntılar gibi durumlar uzun vadede depresif bir ruh hâlinin oluşmasına neden olabilir.

Kalıtsal Eğilim: Aile geçmişinde depresyon öyküsü bulunan kadınlar, dışsal etkenlerle karşılaştıklarında daha hassas bir yapıya sahip olabilirler.

Beden Algısı Problemleri: Sosyal medyanın yarattığı mükemmel fizik anlayışı, düşük özsaygıya ve psikolojik baskıya yol açarak bireyin ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir.

Bu unsurlar bazen bir araya gelerek depresyonun süresini ve etkisini daha da derinleştirebilir. Her kadının depresyon süreci kendine özgüdür; bu nedenle belirtilerin başlangıcı, süresi ve şiddeti kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *