Türkgün Sağlık NMN takviyesi kaç yaşında başlar?

NMN takviyesi kaç yaşında başlar?

Son zamanlarda sıkça gündeme gelen NMN (Nikotinamid mononükleotid) takviyesinin hangi yaşta kullanılmaya başlanacağı oldukça fazla merak ediliyor. Peki, son dönemin popüler desteği NMN hangi yaşta kullanılmaya başlanmalı? NMN içeren besinler hangileri? İşte ayrıntılar…

MUHABİR: Tülin Küre

Nikotinamid mononükleotid (NMN), vücudunuzdaki her hücrede bulunan ve nikotinamid adenin dinükleotid (NAD+) adı verilen bir bileşiğin parçasıdır. Yaşlanmayı yavaşlatmak, enerji seviyelerini yükseltmek ve hücresel sağlığı korumak artık oldukça basit. Bilimsel camiada son yıllarda sıkça gündeme gelen NAD+ destekleyicileri, özellikle NMN (Nikotinamid Mononükleotid), bu amaçlara ulaşmak için anahtar rolü üstleniyor. Peki, son zamanların gözde takviyesi NMN hangi yaşta kullanılmaya başlanmalıdır? NMN içeren gıdalar hangileridir? İşte NMN takviyesiyle ilgili merak edilenler…

Nikotinamid Mononükleotid (Nmn) Nedir?

Nikotinamid mononükleotid (NMN), vücutta doğal olarak bulunan ve NAD+ üretiminde görev alan bir bileşiktir. NAD+ ise hücresel enerji üretiminden DNA onarımına kadar birçok hayati biyolojik sürecin anahtar bileşiği olarak görev yapar. Yaşın ilerlemesiyle birlikte vücuttaki NAD+ düzeyleri azalır.

Bilim insanları, işte bu noktada NMN takviyelerinin son derece önemli olduğunu vurguluyor. Yapılan araştırmalar, NMN’in yaşlanma sürecini yavaşlatabileceğini ve metabolik sağlığı iyileştirebileceğini ortaya koyuyor. Bu bulgular, NMN’i kısa süre içinde biyoteknoloji sektörünün ilgi odağı haline getirmeyi başardı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *