Türkgün Sağlık Unutkanlığın kökünü kurutuyor!

Unutkanlığın kökünü kurutuyor!

Bilim dünyası, hafıza sorunlarıyla başa çıkmaya çalışanlar için umut verici bir adım attı. Unutkanlıkla mücadelede etkili olduğu tespit edilen doğal bileşenli yeni bir destek, zihinsel netlik arayanların dikkatini çekiyor. Uzmanlara göre bu doğal tedavi, beyin sağlığını pekiştiriyor.

MUHABİR: Çiğdem Özkan

Çağdaş hayatın baskısı, yoğun bilgi akışı ve teknolojik uyaranların fazlalığı, pek çok kişide unutkanlık problemini tetikliyor. Özellikle son yıllarda genç yaş gruplarında bile konsantrasyon zorlukları ve hafıza zayıflığı sıkça dile getirilmeye başlandı. İşte bu noktada bilim insanları, doğanın sunduğu bazı iyileştirici kaynaklara dikkat çekiyor. Unutkanlıkla savaşta etkili olduğu saptanan doğal takviyelerden biri de ‘ginkgo biloba’ olarak ön plana çıkıyor. Peki, nedir bu ginkgo biloba? Unutkanlık için faydalı mı? İşte merak edilen soruların yanıtları…

Unutkanlığın Temelini Ortadan Kaldırıyor

Binlerce yıldır özellikle Çin tıbbında tercih edilen bu bitki, beyine giden kan akışını artırarak zihinsel verimliliği destekliyor. Yapılan bazı bilimsel çalışmalar, düzenli kullanımda ginkgo biloba özütünün kısa vadeli hafızayı güçlendirdiğini ve dikkat süresini uzattığını göstermektedir. Tabii ki her bireyin vücut yapısı farklı olduğundan, bu tür takviyelerin kullanılmadan önce mutlaka bir uzmana danışılarak seçilmesi tavsiye edilmektedir.

Ginkgo biloba’nın yanı sıra, omega-3 yağ asitleri bakımından zengin deniz ürünleri, ceviz, yaban mersini, zerdeçal gibi besinlerin de beyin sağlığını iyileştirdiği bilinmektedir. Bu gıdalar, antioksidan özellikleri sayesinde sinir hücrelerini korur, bilişsel fonksiyonları destekler ve yaşa bağlı hafıza kaybını yavaşlatabilir.

Unutkanlık yalnızca yaşlılıkla bağlantılı bir durum değildir; yoğun tempolu yaşamın bir sonucu olarak her yaştan bireyi etkileyebilir. Ancak yaşam tarzında yapılacak küçük değişiklikler, yeterli uyku, doğru beslenme ve doğal desteklerle hafıza gücünüzü korumanız mümkündür.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

Deprem sonrası kaygıyı azaltmanın yolu

İstanbul'da yaşanan son deprem, sadece fiziksel etkilerle değil, psikolojik travmalarla da gündeme geldi. Deprem sonrası birçok kişi, “hayalet deprem” algısı gibi ruhsal sorunlar yaşarken, nöroteknoloji alanındaki yenilikçi yöntemler, bu psikolojik etkilerle başa çıkmada umut veriyor.

MUHABİR: Sevda Yalçın

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasının verdiği endişeyi bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Fiziksel etkilerin yanı sıra, deprem sonrası yaşanan psikolojik sorunlar da büyük bir tehdit oluşturuyor. Özellikle "hayalet deprem" algısı, anksiyete ve panik atak gibi ruhsal sarsıntılar, depremzedelerin günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak, nöroteknoloji alanındaki gelişmeler, bu zorlu süreci atlatmaya yönelik umut verici çözümler sunuyor.

Hayalet Deprem Algısı ve Beynin Alarm Durumu

Deprem sonrası yaşanan "hayalet deprem" algısı, aslında beyindeki bir alarm durumunun yansıması olarak açıklanıyor. Dr. Günet Eroğlu, bu durumu şöyle tanımlıyor: "Deprem anında, beynimizin hayatta kalma mekanizması devreye girer. Sarsıntı geçtikten sonra bile, beyin potansiyel bir tehlike arayışıyla çevreyi tarar. Dengeyi kontrol eden beyindeki aşırı aktivite, gerçekte olmayan sallanma hissi yaratır."

Nörogeribildirim: Deprem Sonrası Kaygıyı Yönetmek İçin Yeni Bir Yöntem

Nöroteknoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildi. Nörogeribildirim (NGB), bireyin beyin dalgalarını izleyerek, bu aktiviteyi bilinçli bir şekilde düzenlemeyi öğrenmesine olanak tanır. Dr. Eroğlu, NGB’nin deprem sonrası yaşanan stres, kaygı ve "hayalet deprem" hissinin yönetilmesinde etkili olduğunu vurguluyor. "NGB, beynin sakinleşmesini destekleyen frekansları güçlendirir, otonom sinir sistemini dengelemeye yardımcı olur ve yanıltıcı sallanma hissini azaltır."

Deprem Psikolojisi: Travmanın Etkileri ve Bilimsel Çözümler

Depremin fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal etkileri de uzun süre devam edebilir. Deprem sonrası yaşanan anksiyete, stres ve travmalar, bireylerin psikolojik sağlığını tehdit eder. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi bilimsel temelli yaklaşımlar, bu psikolojik sorunlarla başa çıkmanın güçlü araçları olarak öne çıkıyor. Dr. Eroğlu, "Bireylerin psikolojik sağlamlıklarını artırmak ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için bu yenilikçi yöntemlerin önemi büyük," diyor.

Deprem Sonrası Psikolojik Hazırlık: Nöroteknoloji ve Yenilikçi Yöntemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, deprem sonrası psikolojik hazırlık konusunda adımlar atmak zorunda. Nöroteknoloji ve nörogeribildirim gibi gelişmiş teknolojiler, bireylerin psikolojik iyileşme süreçlerini hızlandırabilir ve travmanın etkilerini minimize edebilir. Bu tür bilimsel temelli yaklaşımlar, gelecekte deprem psikolojisi için önemli bir araç olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *