Çelik, partisinin Yumurtalık İlçe Başkanlığında, Ramazan Bayramı'nı ve 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutladı.
Bayrama şehitler nedeniyle buruk girdiklerini belirten Çelik, şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve millete başsağlığı diledi.
Çelik, Türkiye'nin terörle mücadelesine işaret ederek şöyle konuştu:
"Türkiye'nin terörle mücadelesi, dünyanın en meşru mücadelesidir. Bu mücadele bizim egemenlik haklarımızı ve güvenliğimizi korumamız bakımından son derece gerekli ve meşrudur. Keşke sınırlarımızın ötesindeki yerlerde devletler kendi imkan ve kabiliyetleriyle bu terör örgütlerini ortadan kaldırabilselerdi, Irak'tan ve Suriye'den bize karşı bir terör saldırısı gerçekleşmeseydi, o takdirde tabii ki bu operasyonlara, sınır ötesine gerek kalmayacaktı. Maalesef bu imkan ve kabiliyetle yıllardır bu terör örgütlerini ortadan kaldıramadıkları için Türkiye, Birleşmiş Milletler sözleşmesinin kendisine verdiği yetkiyle bu terörle mücadeleyi en güçlü şekilde sürdürüyor. Bunu bütün dünyanın desteklemesi gerekir."
Türkiye'ye saldıran bu terör örgütlerine destek veren bazı müttefiklerin söz konusu olduğunu belirten Çelik, "Bu söz konusu olduğu zaman da her zaman şunu söylüyorlar; 'bu desteği DEAŞ'a karşı mücadele ediyorlar diye veriyoruz' diyorlar. Biz de hep şunu hatırlatıyoruz; geçmişte aynı hatayı Afganistan'da da yaptınız. Afganistan'da yaptığınız bu hata neticesinde herkes geldi, birbiriyle rekabet eden devletler orada bir vekalet savaşı sürdürdüler ve herkes bir diğer ülkeye karşı vekalet savaşı yürütürken bir terör örgütünü destekledi, muhafaza etti." ifadesini kullandı.
Çelik, Afganistan'ın bir terör yuvası haline geldiğini anlatarak "Bir kere daha net bir şekilde görülmüştür ki müttefiklerin birbirini zayıflatan terör örgütlerine destek vermesi, aslında kim destek veriyorsa onun kendi çıkarlarına ve güvenliğine de aykırıdır." dedi.
- NATO'nun güvenliği
Rusya-Ukrayna Savaşı ile ilgili Çelik, "En son Rusya'nın Ukrayna'ya dönük işgalinde görülmüştür ki müttefiklik sistemi bir bileşik kapılar teorisi gibi herkesin güçlü olması, herkesin birbirini desteklemesi gereken bir sistemdir. Eğer müttefiklik sistemi içerisinde herhangi bir ülkenin zayıf olması söz konusuysa bütün bir ittifakın gücü o kadardır." diye konuştu.
Çelik, Türkiye'nin NATO'daki önemine işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Müttefiklerimizin Türkiye'nin güvenliğine verdiği her destek hem ittifakın güvenliğine hem de kendi güvenliklerine verdikleri destektir. Buna karşın müttefiklerimizin herhangi bir şekilde Türkiye'ye saldıran terör örgütlerine verdikleri destek, aslında hem ittifakın toplam güvenliğine hem de tek tek müttefik ülkelerin kendi güvenliklerine verdikleri bir zarar olarak ortaya çıkmaktadır. O yüzden herkesin akıllı bir şekilde devlet aklıyla ve basiretle hareket etmesi gerekir. Bugün Türkiye egemen bir ülke olarak bu mücadeleyi verirken hem kendi milli güvenliğini hem sınır güvenliğini sağlamak bakımından bu mücadeleyi veriyor. Aynı zamanda Türkiye'nin sınırları bir Avrupa sınırı olduğu için NATO sınırı olduğu için, NATO'nun toplam güvenliğinin ve doğu kanadının en önemli unsuru olduğu için de Türkiye'nin kendi milli güvenliği veya kendi sınır güvenliği için attığı her adım ittifakın güvenliğini sağlama bakımından da doğrudan birinci dereceden stratejik bir rol oynuyor. Dolayısıyla herkesin bunu çok iyi değerlendirmesi gerekir."
Ömer Çelik, "Türkiye, güvenliğinin, milli egemenliğinin bedelini ödeme konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kararlılık içerisindedir. Bugün sınırımızın etrafında oluşturulmaya çalışılan bu terör devletçiklerine karşı Cumhurbaşkanı'mızın 'Bir gece ansızın gelebiliriz' diyerek ortaya koyduğu irade Fırat Kalkanı, Pençe Kilit, Pençe Kalkan, Zeytin Dalı harekatları Türkiye'nin içinde Eren operasyonlarıyla Türkiye'nin kendisine dönük düşmanca hareketleri bertaraf etme konusunda bir sınır tanımayacağını, hukuk ve hakkaniyet içerisinde her türlü operasyonu yapacak güce sahip olduğunu net bir şekilde göstermiştir." ifadelerini kullandı.
- Rusya-Ukrayna Savaşı
Çelik, Türkiye'nin bölgedeki çatışmaların diplomatik yolla çözülmesi bakımından da en yüksek kapasiteyi ortaya koyan ülke olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:
"Herkes Rusya-Ukrayna Savaşı'nın nasıl süreceğine, savaşın seyrinin bundan sonra nasıl ilerleyeceğine dair pek çok konuşma yaparken, savaşın nasıl bitirilebileceğine, hangi mekanizmalarla, formüllerle bitirileceğine dair konuşmayı yapan tek ülke Türkiye'dir. Bu diplomatik kapasiteyi ortaya koyan tek lider Cumhurbaşkanı'mızdır. Avrupa'nın ortaya koyması gereken bu diplomatik performansı tek başına Türkiye ortaya koymaktadır. Dikkat edin özellikle son 15 gün içerisinde dünyada pek çok liderin konuşmalarını dinliyoruz, herkes savaşın nasıl süreceği, ilerleyeceği, seyrüseferinin ne olacağı çerçevesinde konuşuyor. Bir tek Cumhurbaşkanı'mız bu savaşın nasıl biteceği çerçevesinde diplomatik trafiğini devam ettiriyor. Bununla ilgili olarak hem Sayın Putin'e hem Sayın Zelenskiy'e gereken önerilerde bulunuyor. Bu da Türkiye'nin bu terörle mücadele, güvenlik mimarisindeki gücünün, tartışılmazlığının yanı sıra aynı zamanda da meselelerin barış ve diplomasi yoluyla çözülmesi bakımından ne kadar büyük bir diplomatik kapasiteyi ortaya koyduğunu göstermektedir."