Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Halkapınar Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti İzmir 7. Olağan İl Kongresi'ne katılırken, buradan Hakkari ve Nevşehir il kongrelerine de canlı bağlantıyla seslendi. Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:
"İzmir bir diriliş muştusunu bugün bizlere veriyor. 2023 ile ilgili bir başka müjdeyi aldığımızı görüyorum.
Bugünkü kongrelerimizi Anadolu'nun en batısındaki İzmir'den, ortasındaki Nevşehir'den en doğusundaki Hakkari'ye kadar Türkiye'nin tüm güzelliklerini kucaklayarak gerçekleştiriyoruz. İzmir de, Nevşehir de, Hakkari de bizimdir. Türkiye'nin bu büyük zenginliğini hazmedemeyenler, ülkemizi bölmek için Haçlı Seferleri'nden Sevr'e kadar bizimle uğraşmışlardır. Aynı kirli zihniyet birliğimize, beraberliğimize saldırmayı sürdürüyor. Bu saldırı kimi zaman ordularıyla doğrudan işgal girişimi olarak gerçekleşmiştir. İzmir'in işgali ile başlayan bizi Anadolu'da esir alma, mümkün olursa tasfiye girişimi yine İzmir Körfezi'nde son bulmuştur.
TERÖRLE MÜCADELE
Ordularıyla bu aziz vatanı işgal edemeyeceğini görenler, yeni araçlar devreye sokmuşlardır. Terör bu araçların en kanlısı, en zalimidir. Hakkari terörün acısını en çok çeken illerimizden biridir. İzmir de terör saldırıları sebebiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nden göç eden çok sayıda vatandaşımız yaşıyor. PKK terör örgütünün ahlaksız ve vicdansız yüzünü en iyi onlar bilir.
Terör örgütü yaklaşık 40 yıldır anne karnındaki çocuktan annelere, ninelere, ak sakallı ihtiyarlara kadar herkesi katlediyor. Ey CHP, ey Kılıçdaroğlu Diyarbakır Annelerinin semtine hiç uğradın mı? Onurlu bir duruş sergileyerek terör örgütünü kınamak yerine devleti suçlayanlarda masumların katlinde vebali duruyor, senin de vebalin var. Biz kendi devletinin arkasında dağ gibi duranlarla birlikte yol yürüyoruz.
Biz Cudi'de varız, biz Gabar'da varız, biz Tendürek'te varız, biz Besler Deresi'nde varız. Nerede, hangi inde terörist varsa, o inde biz de varız. Oraları onlara mezar ettik. On binlerle anılan teröristler şimdi yüzlerle anılıyor.
CHP'YE ALBAYRAK CEVABI
Son zamanlarda, CHP ve şürekâsı, eski Hazine ve Maliye Bakanım Berat Albayrak'ı ve onun nezdinle tüm ailemle şahsımı hedef alan bir kampanya yürütüyor. Ülkenin ve milletin hayrına en küçük sözlerine ve duruşlarına şahit olmadığımız CHP yöneticilerinin hezeyanlarıyla uğraşmayı zul addettiğimiz için görmezden geldik. Artık bu iş siyaset boyutunu aşıp, temel haklara ve özgürlüklere de ailemize saldırı boyutuna varınca ağızlarının payını vermek üzerimize vacip oldu.
İzmir'in en büyük talihsizliği CHP'nin başındaki zatın bu şehirden milletvekili olmasıdır. Kendisine cevabını bu şehirden vermenin doğru olacağına inanıyorum. İzmirli kardeşlerimiz bu zatın gerçek yüzünü görme imkanına kavuşacaktır.
Geçen hafta grup toplantısı öncesi iki bakanımız kendisine gitti. İçişleri Bakanım ile Savunma Bakanımı gerek CHP, gerekse İYİ Parti Genel Başkanı'na gönderdim. Bu katliamla ilgili kendilerini bilgilendirsinler istedim. Tabi bakanlarım bunu söyleyince ben de CHP'nin başındakini adam zannettim. 'Haberimiz yok' diyor ya, asıl kaynağı bakanlarım anlatsın istedim. 'Belgeleriyle, bilgileriyle hangi soruyu sorarlarsa cevaplayın' dedim. Bu yapıldığı halde daha sonra Meclis'te maalesef tamimiyle sınır aşan bir yapıyla bu iki arkadaşıma edep dışı her şeyi yaptılar.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin başında siyasetin kendi mecrasında oraya gelmiş bir genel başkan olarak değil, bir proje olarak bulunmaktadır. Yanındakiler de o projenin diğer başlıklarıdır, yandaşlarıdır. Gara Operasyonu'nun milletimizde yol açtığı öfkeyi PKK'nın üzerinden uzaklaştırmak için akla ziyan yollara başvurması bu tespiti bir daha doğruluyor.
"EN BÜYÜK TALİHSİZLİĞİ..."
Berat Bey ve şahsımızla ilgili kampanyaya hız verilmesinin amacı budur. Dertlerinin ülke ve millet olmadığının, kafalarındaki senaryoyu, kendilerine verilen misyonu devam ettireceklerini biliyoruz. Milletimize ve İzmir'e olan saygımız gereği ülkemizin ekonomide yaşadığı saldırıları anlatmak istiyorum.
Bu mücadelenin ön safında Berat Bey yer almıştır. En büyük talihsizliği damat sıfatının bu alanlardaki birikimi, gayretinin önüne geçirilmiş olmasıdır. Herhangi bir siyasetçi olarak bu işleri yapsaydı kendisiyle ilgili değerlendirmelerin daha objektif olabileceğini düşünüyorum. Karadeniz'deki doğalgaz keşfini yapan, sondaj gemilerimizin alınmasından madenciliğe kadar ülkemizin pek çok kazanımında Berat Bey'in imzası var. Bunu başardığı için kuduruyorlar, çıldırıyorlar. Şimdi bizim 5 gemimiz var, 6'ncı da geliyor.
"IMF'YE BORCU SIFIRLADIK"
Berat Bey döneminde çok faydalı gördüğüm başka projeler de vardır. Bunlardan bazıları; katılım şirketlerinde yeni iş öodellerinin geliştirilmesi ve katılım şirketlerinin faizsiz finansman modellerinin çeşitlendirilmesidir. CHP faizcidir, bunlar IMF'çidir, IMF'nin temsilcileriyle kapalı kapılar arkasında pazarlık yapanlar bunlardır. Biz göreve geldiğimizde Türkiye'nin IMF'ye borcu 23,5 milyar dolar ve biz Mayıs 2013'te IMF'ye borçları ödedik ve sıfırladık. Bay Kemal, ey Faik Öztrak şu anda bizim IMF'ye bir Allah kuruşu borcumuz yok, bitti bu iş. Bize diyorlar ki IMF'den borç alın. O sizin cibilliyetiniz, karakterinizdir. Bizde bu yok.
MERKEZ BANKASI'NIN DÖVİZ REZERVİ
Bunlar sahtekar. Şu anda Merkez Bankası'nın döviz rezervi sıfırlandı, sıfırın altına düştü. Göreve geldiğimizde 27,5 milyar dolar döviz rezervi vardı. Şimdi, 95 milyar dolar döviz rezervimiz var. Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervi 132 milyar dolara kadar çıktı. Ondan sonra bir düşüşle 95'e indik. Biz yine 132'ye de 200'e de çıkarız. Çünkü biz bu işi biliyoruz.
Biz birbirimizle dayanışma halindeyiz, kendi işimizi kendimiz görürüz. Şu anda 95 milyar dolar döviz rezervimiz var. Küresel sağlık krizinin damgasını vurduğu 2020'de hem arz hem talep cephesinde şoklar yaşayan dünya ekonomileri derinden sarsıldı. Berat Bey de hukuk çerçevesinde bugün itibariyle yargıda hakkını arayacaktır. Aynı şekilde ben de birçok davalar açtım, açtığım her davayı da kazanıyorum.
Biz bunların kendilerini en kritik konularda bilgilendirmemizde ne yaptıklarını da biliyoruz. Kafası karışmış olabilecek vatandaşlarımız için döviz rezervi konusuna açıklık getirmek istiyorum. Salgınla birlikte uluslararası alanda ortaya çıkan finansal dalgalanmalara karşı tedbir geliştirmesi gerekiyordu. Planlı ve kontrollü döviz işlemleri yapıldı. Bu işlemlerin tamamı piyasa kuralları çerçevesindedir ve hukuka uygundur. Ne dövizin buharlaşması ne haksız kazanç söz konusudur. Bu döviz işlemleri sayesinde ülkemiz uluslararası alanda, hedeflerine bağlı kalmayı başardı.
"DEYİN Kİ..."
Deyin ki; bunlar eğitimde 324 bin yeni derslik yaptı, deyin ki biz 648 bin yeni derslik yapacağız, bunlar 132 yeni üniversite açtı deyin ki biz 264 yeni üniversite açacağız, bunlar 2245 spor tesisi yaptı deyin ki biz 2290 tesis yapacağız, bunlar 1524 sağlık tesisi inşa etti deyin ki biz 3048 yeni sağlık tesisi inşa edeceğiz. Deyin ki bunlar 22 bin km bölünmüş yol yaptı, deyin ki biz 44 km bölünmüş yol yapacağız, bunlar 11 bin 600 km demiryolu yeniledi deyin ki biz 23 bin 200 km demiryolu yenileyeceğiz, bunlar terörist sayısını 300'ün altında düşürdü deyin ki biz bir tane bile bırakmayacağız, bunlar 600 yeni baraj yaptı deyin ki biz 1200 baraj yapacağız... Bunları lafla bile söyleyemiyorsanız düşün milletin yakasından. Bıktık sizden, dikili bir taşıniz yok.
Büyükşehirlerde su problemini aşmak kimin görevidir? Bu büyükşehir belediyesinin görevidir. Ama bizde böyle bir şey yok, su Allah'ın nimeti vereceksin. Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin suyunu DSİ ile biz getirdik. Her ne kadar İzmir bize oy vermiyorsa da biz su getireceğiz dedik ve DSİ ile suyu getirdik.
Türkiye'nin beka davasını korumak için var gücümüzle çalışırken, ülkemizin deokrasi ve kalkınma mücadelesini de ihmal etmiyoruz. Bizim yaşadıklarımızla mukayese edilemeyecek küçük tehdityler ve krizlere kapılan ülkelere baktıkça bu kazanımların değerini daha iyi anlıyoruz. Ülkemizin en küçük ilçesinden en büyük şehrine kadar hastanelerle, sağlık tesisleriyle buluşturuken hangi tacizlere uğradığımızı sizler biliyorsunuz. Ülkemizin her karışını otoyollarla, köprülerle, tünellerle, barajlarla, doğalgaz, elektrik hatlarıyla örerken hangi engelleri aşmak zorunda kaldığımızı sizler biliyorsunuz. Hangi eser varsa, karşımızdaki köhne muhalefet zihniyetine karşı bitirilmiş işlerdir.
İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NE TEPKİ
Bunlar aka kara, karaya ak demek dışında bir düşüncesi, fikri, projesi, feraseti olmayanların; İzmir'i nasıl sersefil bıraktıklarını görüyoruz. Karabağlar'ın halini gördüm. Bu gecekonduları, kaçak yapıları niye düzenlemiyorsunuz? Yapmazlar, yapamazlar. Çünkü bunlar bizim gibi dertli değil. Türkiye'nin en güzel şehri belediye hizmetlerinde ilk 10'a giremiyorsa durup düşünmek gerek. Başka şehirlerimizde birkaç ayda tamamlanan altyapı çalışmalarının İzmir'de senelerce sürmesinin sebebi ne kaynaktır, ne araçtır. Kendi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık dalgasıyla uğraşmayı reddeden zihniyettir bizim zihniyetimiz. Şehrine ve millete hizmet etmek yerine kaynak ve zaman önceliğini asli vazifesi olmayan işlere ayıranlar bu şehre yazık etmişlerdir.
Deprem konutları bunun en bariz örnekleridir. 30 Ekim'de yaşanan deprem sonrası hemen tespitleri yaptık, 5 bin konut inşa etmek üzere çalışmara başladık. Bugün de resmi temel atma törenini gerçekleştiriyoruz. Bu konutları Çevre ve Şehircilik Bakanımız değil de mahalli idare yapacak olsaydı henüz tespitler bile bitirilememiştir. İçerideki rant kavgasından yatırımın kendisine sıra gelmezdi.
"HİZMETİN OLMADIĞI YERE KAYYUM ATAMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Devletimizin şehrimze hizmet edilsin diye gönderdiği kaynağı terör örgütüne peşkeş çekilmesine göz mü yumacaktık. Kayyum kayyum diye inleyenlerin bu çarpıklığa karşı tek laf ettikerlini duydunuz mu? Üretimin durduğu, Kandil'e devletin paranın gönderildiği, hizmetin olmadığı yerlere bugün de yarın da kayyum atamaya devam edeceğiz.