Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Samsun'a gitmeden önce gençlerle sohbet etmek istedim.
Biz her şeyden önce böyle bir netice karşısında itirazlar olabilir. Bunlar siyasette sandığa girenlerin en doğal hakkıdır. Bu itiraz mercii ilçe, il seçim kurulları ve YSK'dır. Siz itirazını yaparsınız, YSK kararını verdikten sonra da 'şeriatın kestiği parmak acımaz' diyeceksiniz. Şuanki süreç ne yazık ki böyle gitmiyor. 29 binden 13 bin'e oy düşüyor. Bu ne demektir, burada bir hırsızlık, kaçak var. 1963'te seçime şaibe karıştığı için seçim iptal edildi, onların dönemde. Şaibe çok çok büyük. İtirazlar yapıldı belgeleri ile birlikten. Bundan sonra YSK bunun iptaline karar verdi. İptal kararı verilene kadar CHP'nin başındakiler YSK'ya methiyeler döşenirken, iptal kararı verildi, neler söylemediler... Çete mi demediler, 'Burada neler döndüğünü biliyoruz.' dediler...
YSK kararını verdi. Zannediyorum Pazartesi günü de gerekçeli karar açıklanacak.
YSK kararını verdi beklenen o ki pazartesi de gerekçeli karar açıklanacak. Süreç başlamış vaziyette. 23 Haziran'da bu arada tabii bir de 2 Haziran seçimleri var biliyorsunuz değişik ilçelerde. Şimdi buralarda yapılan seçimlerde de bizim aleyhimize olanlar var. Verilen karara herkes uydu. CHP'ye ne oluyor ki uymuyor.
İstanbullu hemşehrilerim gereğini sandıkta yapacaktır.
4 pusulanın büyükşehir olayı ne yapar, tümünü kapsar. İl dediğimiz zaman ilçeyi kapsıyor. İlçelere yapılan itirazla büyükşehire yapılan itiraz aynı ağırlıkta değil. Büyükşehir olayı 39 ilçeyi kapsıyor. 39 ilçenin de bir tesir alanı var.
ASKERLİK SİSTEMİ
Öncelikle yeni askerlik sistemiyle alakalı olarak tabii burada 4 hatta 5 ana başlık var. Bunlardan bir tanesi TSK'nın ihtiyacı. İkincisi öngörülebilir oluşu. Üçüncüsü süreklilik. 4. eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı. Bedelli askerlikle diğerleri karıştırılıyor. Bedelli askerlik konusunda yıllarca çok ciddi birikimler, yurt dışında olanlar bizim durumumuz ne olacak sorusunu soruyordu. Bir dönem yaptığımız değerlendirmelerde belli bir bedel koyduk. Kabul edenler oldu. Daha sonra bir düşüş söz konusu oldu ve bu düşüşle de birlikte attığımız bazı adımlar oldu. Düşürülen ücretle de bedelli kabul görmeye başladı.
"YENİ SİSTEMDE ERDEN GENERALLİĞE KADAR GİDİLEBİLECEK"
Musaf Yılmaz: Askerlik sisteminde yeni sistemeye yetişemeyip askere gidecek arkadaşlarımız var. Sürecin kısaltılması beklentileri var.
Yeni askerlik sistemiyle alakalı olarak burada dört hatta beş ana başlık var. Bir tanesi TSK'nın ihtiyacı. İkincisi öngörülebilir oluşu. Üçüncüsü süreklilik. Dördüncüsü eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı. Beşincisi eğitimli insan gücü kaynağının etkin ve verimli kullanılması. Bedelli askerlikle diğerleri karıştırılıyor. Bedelli askerlik noktasında yıllarca çok ciddi birikimler, yurt dışında olanların 'Bizim durumumuz ne olacak?' gibi birçok şeyler oluyordu. Bir dönem yaptığımız değerlendirmelerde belli bir bedel koyduk. Kabul edenler oldu. Gelip askerliklerini yaptılar. Daha sonra düşüş sözkonusu oldu. Attığımız bazı adımlar oldu. Son dönemde geldiğimiz noktada ise bu ücret bedellide çok ciddi manada düşürüldü ve şu anda kabul görmeye başladı. Bir defa yükümlü erbaş ve erler var. Yedek astsubaylık var. Bir de yedek subaylık var. Bunlar bu dönemin farklı özellikleri. Yedek subaylıkta mâlum alışılmış olan süreç devam ediyor. Asıl önemli olan bu yedek astsubaylık. Burada istihdamda şu anda meslek yüksek okulları görev alabilecekler. Aynı şekilde yükümlü erbaş er burada da belli bir ücret ödeniyor. Bu belli ücretlerin ödenmesi de onların en azından süreç içerisinde maişetini temin, evliyse evine buradan belli bedeli aktarma imkanını da sağlayacak. Bütün bunlarla beraber aslolan bizim için de gerçekten önemli olan şu, mesela şimdi 5 ay kıta diyoruz, burada belli bir harçlık ödeniyor. O 5 aydan sonra kendisi terhis olabiliyor. Bunun öncesinde 1 ay temel eğitimden geçiyor. Bir diğeri aynı şekilde yedek astsubaylıkta ise 2 ay temel sınıf eğitimi, bu da harçlıklı. Ardından 10 ay da kıta hizmeti var. Burada da isterse terhis olur, 'yok devam edeceğim' derken devam etme şansı var. Buradan astsubaylığa, oradan subaylığa geçebilir. Gerçekten başarıyla verirse burada şaşıracaksınız, generalliğe kadar gidebilir.
"KAĞITHANE'NİN ÜSTÜ DENDİĞİNDE SEVİNÇTEN KEPİ FIRLATTIM"
Ben yedeksubay olarak kuramızı çektik. Hasdal'ı çektik. Biraz aşağısında benim çalıştığım fabrika vardı. Geri kalan 16 ay yedeksubaylık yaptım. Evim Kasımpaşa, yer Hasdal. Yarım saatte Hasdal'a gidiyorum. Hatta albay dedi ki, 'Ya sen niye sevinmiyorsun?' dedi, 'Hasdal neresi komutanım' dedim, 'Oğlum' dedi, 'Kağıthane'nin üstü' O zaman sevinçten kepi fırlattık tabi. Yedek subaylıkta isterse yine terhis, isterse subaylığa geçebiliyor. Oradan da subaylık, başarılı olması, imtihanları vermesi halinde generalliğe kadar oradan da gidebilir. Onların şansı diğerlerine göre çok daha fazla.
"HAYVAN HAKLARIYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEME MECLİS'E GELECEK"
Meryem Tokdağ: Sokak hayvanları ne olacak? Bizim medeniyetimiz mimarisinde kuşlara bile yer vermiş medeniyet.
Şu anda Meclis yeni açıldı. Bu dönemdeki çalışmaları içerisinde hayvan haklarıyla ilgili çalışmalarımız belli bir yere geldi. Belediyelerin bu alanda yapacakları birçok çalışmalar olduğu gibi devlet olarak yasal düzenlemelerle birlikte getireceğimiz bazı uygulamalar olacak. Bu işin iki boyutu var. Gerçekten hayvanlara yapılan bu vahşice muamele, bir de kontrolsüz olarak hayvanların caddelerde Allah göstermesin çocuklarımızın üzerine saldırıp bazı yerlerde parçaladıklarını görüyoruz. Yapılacak olan hazırlık çok hasass. Hem bu hayvanların sahiplerinin kontrolünü arttırması lazım. Bırakalım, salıverelim olmaz. Onun için de dünyadaki uygulamaları arkadaşlarımız çalıştılar. Büyük oğlumun bir köpeği var, çukosu var. Eğleniriz, oynarız. Evde oğlum olsun, gelinim olsun tüm aile onu ailenin mensubu olarak görürler. Bana hediye edilen köpekler var. Dünürümle bir yerimiz var, orada 15-16 tane var. Mesela iki tane Japon var ki, geçen bir tanesinin gözüne hastalık sadır olmuş. Hakikaten görünce duygulandım. Öbüründe herhangi bir şey yok. Bunlar çok da sevimli.
"HAYVANLARLA İLGİLİ DUYARLILIĞIMIZI ARTTIRMAMIZ LAZIM"
Hükümet olarak bizim ve belediyelerin yapması gereken görevler var. Çok çeşitli yollar var. Kısırlaştırma vesaire. Bu pitbullar vesaire çok ciddi sıkıntılar oluyor. Bunların koruma altında olması lazım. Bırak, salıver olmuyor. Allah göstermesin bedeli çok ağır oluyor. Geçenlerde bir kediyle ilgili bir tablo yaşadım. O bayanın kediye tavrını yani yenilir yutulur bir şey değildi. O tablo burada anlatılaca gibi değil. Toplum olarak hayvanlara karşı bu duyarlılığımızı arttırmamız lazım. O da bir yaradılmıştır. Buna bakacağız. Biz insanız, o da hayvan.
"BUGÜN BURAYA GELMİŞSEK BU BİR SİNYALDİR"
Burak Genç: Ülkemizde ciddi kutuplaşma var. Siyasilerin dili toplumu geriyor. Sizce buna sonlandırmanın zamanı gelmedi mi?
Bu soru çok çok güzel. Burada bana muhabbeti olan da var, olmayan da var. Samsun öncesinde bugüne kadar gençliğe bir şey yapılmış değil. Bugün Dolmabahçe Salonu'nda biraraya geldiysek bu bir sinyaldir, işaret fişeğidir. Derdimiz şudur, bu ülkede inancında, etnik yapısından, bölgesel, dinsel, ne olursa olsun, kimsenin dışlanmadığı bir Türkiye. Başı açıkmış, başı örtülüymüş, şöyle giyiniyormuş, böyle giyiniyormuş, bunlar bizi ilgilendirmez.
"BENİM IĞDIRLI GENCİMİN AYAĞINA ÜNİVERSİTE GELSİN DEDİK"
Biz bu milletin efendisi değiliz, hizmetkârıyız. Özgürlükler noktasında bu kardeşiniz iktidar olduğu ana kadar, Güneydoğu'da Doğu'da Kürtçe tabela göremezdiniz. Biz geldikten sonra orada Kürtçe tabela, bunun yanında cezaevinde oğluyla Kürtçe konuşamazdılar, Kürtçe konuşur hale geldiler. Temel hak ve özgürlükler konusunda kimsenin önünü kesmedik, kesmeyiz, kesilmesine müsaade etmeyiz. Terör konusunda hassasız, o başka bir şey. Örneğin 76 üniversitemiz vardı, şu anda 206 üniversite vardı. 81 vilayetimizin 81'inde üniversite var, hiçbir ayrım yok. İlim 81 vilayetimin tamamına ulaşsın dedim. Iğdır'dan, Hakkari'den gencim kalkıp da İstanbul'a gelmesin, onun ayağına üniversite gelsin. Hastanelerimiz illlerde değil ilçelere varıncaya kadar var. İnanıyorum ki, bu her geçen gün çok daha başarılı bir şekilde uygulama alanı bulacak. Böylece çok daha huzurlu günleri hep birlikte inşallah yaşamış olacağız.
"BEYEFENDİLER 19 GÜN HEP BAŞKANLIK BİZDE DİYE HAVA ATTILAR"
Esmanur Kavak: Öğrenci akbili 85 liradan 40 liraya indirildi. Bunu AK Parti biz yaptık diyor, CHP daha önce niye yapılmadı deniyor?
19 gün İstanbul'da belediye başkanı olduk diye hava attınız. 19 gün içinde niye yaptınız. Hemen veri kontrollerini yapmaya başladılar. Bu da FETÖ örgütünün uygulamalarıdır. Beyefendi Samanyolu'nda çalıştığı için oradan biliyor veri kontrolüdür. Talimatı verilen yerler var. Getirseydin Meclise, suyu da çıkarsaydın. Biz 65 yaş üstüne biz belli saatlere kadar ücretsiz paso uygulaması yaptık, benim belediye başkanlığım döneminde. Dini bayramlarda köprüler, otoyollar ücretsizdir. Tereciye tere satıyorlar. Tüm İstanbullular için, öğrencilerimiz için hayırlı olsun.
"BİR FİZYOTERAPİST HAKKINI VERİRSE EN AZ 45 DAKİKA SÜRER"
Fatih Demirci: Bizim mezun olan fizyoterapistlerden asgari maaşın altında çalışanlar var. Bu bizi endişelendiriyor. Bu konu hakkında neler yapılabilir?
Fizyoterapist noktasında gerçekten ihtiyaç var. Biz bu ihtiyacı bakanımla görüştük.Yeteri derecede bizim fizyoterapist alma noktasında kadro tesisini kuracağız. Fizyoterapist bak, geç, masaj yap gönder olmaz. İşin hakkını vermemiz lazım, bu da en az 45 dakikanı alır. İnşallah bunun kapılarını daha da açarak arz talep dengesini kuracağız. Fizyoterapistlerin açıkta kalacağına inanmıyorum. Onlar çok iş bulur.
"2023'E KADAR ÇOK DAHA FARKLI ŞEY YOLUNA GİRECEK"
Nihan Nur Yılmaztürk: Geçtiğimiz yıl 24 Haziran seçimlerinde sistem değişikliğine dair çok güzel söylemler var. Sistem değişikliğinin oturtulamadığına dair söylemler var. Bunun kaynağı nedir?
Sistem değişikliği kolay bir olay değil. On yılların getirdiği sistemi herkesin de talebi olmasına rağmen değiştiremiyorlar ama siz bunu değiştirmenin kararlılığında adım atıyorsunuz. Rahmetli Demirel, Türkeş, Erbakan hep bu sistemi değiştirmek, Başkanlık sisteminde hep vaadleri olmuş ama başaramamışlar. Ben belediye başkanlığımdan itibaren Başkanlık sistemini hep ifade etmişimdir. En sonunda bir Cumhur İttifakı oluşturduk ve onunla bilikte bu adımı atalım dedik. Sonunda adım atıldı ve Başkanlık sistemine geçtik. Türkiye'de beklentiler çoğaldı. Bir anda hepsinin olması mümkün değil. Şu anda birçok şey oluyor. Süreç giderken bazı şeyler yanlışlar ortaya çıkıyor. Bunları da yolu yürürken görüyorsunuz. Düzeltme yoluna gidiyorsunuz. Bazen mevzuat değişikliği bazen yasal düzenlemelerdir. Sayısal olarak anayasa değişikliğine sahip değilseniz maalesef o düzenlemeyi yapamıyorsunuz. Şimdi Cumhurbaşkanı ve Başkan kanun yapar mı? Bunu ana muhalefetin başındaki zat dahi bilmiyor. Benim bir defa kanun yapma yetkim yok. Cumhurbaşkanının sadece Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yapma yetkisi var. Bu kararnamenin de Anayasaya ters olmaması lazım. Hakkında kanun çıkarılmışsa o konuda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkaramazsınız. Öyle istediğim gibi kararname çıkarırım, yok böyle bir şey. Sadece bütçe kanununda düzenleme yapabiliriz. 2023'e kadar çok şey çok daha farklı şekilde yoluna girecek.
"SEÇİMDEN SONRA BUNLARIN BÜTÜN OYUNLARI BOZULACAK"
Şeyma Bulut: Ülkemizin ekonomik durumuyla alakalı soru sormak istiyorum. Öncelikle sanayi üretiminin artmasıyla geldiğimiz ekonomik yatırımları önemsiyorsunuz. Ekonomik sorunlarımızın sonuna yaklaştığını söylüyorsunuz?
Son dönemde, son seçim öncesinde Batı ülkemize kur faiz enflasyon üzerinden çok ciddi baskılar uygulamaya kalktı, bizi köşeye sıkıştırmaya yeltendiler. Enflasyondta bir tırmanış sözkonusu oldu. Faizde bu devam etti. Ben samimi olarak şunu söyleyeyim, faiz konusunda hassasiyetlerim var. Şu anda biz faizde iyi değiliz. Enflasyon yavaş yavaş inişe geçmiş vaziyette. Kur şu anda sendeliyor. Beklentileri tabii çok daha yüksekti ama bulamadılar. Şu seçimi hayırlısıyla atlatalım, ondan sonra bunların bütün oyunları bozulacak. Biz şu anda 23 Haziran'da belediye seçimine gidiyoruz.Bu hükümet, kabine seçimi değil.Başkanlık seçimi değil. Ama Batı, dünya bunu sanki bu ülkede başkanlık seçimi var, 23 Haziran'da Erdoğan gidecek bunun yerine başkası gelecek. Böyle bir şey yok. Erdoğan, AK Parti, Kabine yerinde. Milli Eğitim Bakanı, eğitim reformuyla alakalı açıklama yaptı. 2023 hedefi gözüküyor. Bu neticileri 2021-2022 gibi almaya başlayacağız, diyor. Biz 2023'e kadar Türkiye'de neler yapacağız, bunları konuşuyoruz. Ne kadar öğretmen kadrosu vereceğiz? Şehir hastanelerinde neler yaptık, neler yapacağız, bunları konuşuyoruz. Bunları önünüzde bariyer yoksa orada konuşursunuz. Şu anda önümüz açık. 23 Haziran'da İstanbul'da maalesef oyların çalınması üzerine yapılan yenilenme seçimi var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle alakalı yapacağımız seçim sonucunda inşallah şunu özellikle temenni ediyorum, buna inancım tam, bu seçim neticesinde benim halkım, vatandaşım daha güzel neticenin olması için oylar yerini bulacak diyecek.
"İDDİALI KONUŞUYORUM 23 HAZİRAN SEÇİMLERİ DAHA DA GÜZEL OLACAK"
Sandıklara bırakın memurları, işçileri memur diye sandıklarda görevlendirdiler. İsim isim verince kaçacak bir yeri kalmadı. Bankalar tutuştu bu sefer. 'Bizden istediler verdik' dediler. Kusura bakmayın bunlar memur değil ki, işçidir. Halkbank, Ziraat Bankası'nda çalışan da işçidir. Özel sektör bankaların tamamı işçi statüsündedir, memur değil. Şimdi bu seçimde bu olamayacak. Her siyasi parti seçim kurulundan isimleri alabilecek. Bu ciddi kontrol mekanizmasıdır. 23 Haziran seçimleri iddialı konuşuyorum, daha da güzel olacak.
"BİR HOCAM SAFAHAT'ı BİR HOCAM NECİP FAZIL'I TAVSİYE ETTİ"
Emine Circi: Gençlikteki başucu kitabınız var mıydı? Bize neyi tavsiye edersiniz? Eğitimin ve gençlerin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Daha oturmuş kendimize has bir eğitim öğretim sistemi. İnşallah sürekli değişen değil, oturmuş, yerli ve milli bir eğitim öğretim sistemiyle geleceğe ve ders adetlerine boğulan bir sistem değil. Ders adetlerinde sınıflar yükseldikçe azalan ve az dersle çok şeyi veren öğrenci de mezun olduğunda o işin hamallığını değil o işi hazmetmiş, sindirmiş öğrenciler olarak yetişmek. Benim başucu kitabım öğrencilik yıllarımda, Allah rahmet etsin bir hocam 'Oğlum başucu kitabınız Mehmet Akif Ersoy'un Safahat'ı olsun' derdi. Bir hocam da Necip Fazıl'ın İdeolocya Örgüsü'ydü. Şairlerimizin eserleriyle haşır neşir olurdum. Şu anda hayatta Sezai Karakoç, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın eserlerini okurdum. Roman olarak ilk İnce Memed'dir. Çok akıcı bir üslubu vardır. Safahat İstiklal şairimizin de eseri olduğu için onda adeta ruh dünyamın zenginleştiğini gördüm. Üstadın gerek İdeolocya Örgüsü, Çile'de olsun okudum, hayatımızın çerçevesini çizdim.
"ŞİMDİ YURTDIŞINDAN HOCALARIMIZ ARTIK ÜLKEYE DÖNÜYOR"
Varolan üniversitelerimizin kalitesinin yanında acaba o üniversitelere Ağrı, Iğdır, Kars'tan bu çocuğu gönderebilecek mali imkana anneler,babalar sahip mi? Yok. Ama biz üniversiteyi onların ayağına gönderdik. Oradaki üniversiteyi kazanan gencim, Ankara'ya, İstanbul'a nasıl gideceğini düşünmeyecek. Önce şehrinin üniversitesini yazacak. Biz işi kolay kıldık. Bundan sonraki safha da sizin dediğiniz safhadır. Burada illere göre, öğretim üyelerinde yurt dışından geri dönüş başladı. Bizim burslu hocalarımız var. Bir de yard.doç'luğu kaldırdık. Kariyer yapma noktasında doktoradan sonra doçentlik ve profesörlük olayıyla kariyer öğrenciye itimat telkin ediyor.
"MAALESEF YSK MENSUPLARI BUNLARA KARŞI DAVA AÇMADILAR"
Neşva Yarar: İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararıyla birlikte birtakım demokrasi eleştirileri gelmeye başladı. Geçmişte siz de haksızlığa uğramıştınız. Benzerlikler var mı?
Benim yaşadığımla uzaktan yakından alakası yok. Tercihli sistem vardı. Milletvekili olduğum halde milletvekilliğini kendi partimden olan kişi itiraz ederek YSK vasıtasıyla benden milletvekilliğini aldı. Kimdi? Benim ilçe başkanımdı. Ben o zaman il başkanıydım. Bizde olanda hayır vardır dedik. Sineye çektik. 1994'de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı geldi. Oradaki olayla bunun arasında dağlar kadar fark var. Farklı siyasi parti ve görüşte olanlar itirazını yapıyor. En doğal hakkımız itiraz. Bunu yasalar veriyor size. Belçika'da aynı şey yapılıyor, orada yapıldığında kabul görüyor, seçimin yenilenmesine karar veriliyor. Avusturya'da seçimin yenilenmesine karar verililiyor. Amerika'da Trump, Bayan Clinton'dan 3 milyon az oy aldığı halde seçim kazanıyor. Niye, seçim sistemi onu getiriyor. Bakıyorsunuz YSK mensuplarına çete diyor. Anayasamızın 138. maddesinde bırakın çete demeyi ima dahi edemezsiniz diyor. Maalesef YSK'nın mensupları bunlara karşı dava açmadılar. Bana göre açmaları lazım. Bir yargı mensubuna hakaret edemezsin. Bundan sonraki süreci nasıl götürecekler. Bu kabadayılık yapılacak yer değil. Sandık orada, gidilir, en büyük hakem millettir. Millet ne derse doğru olan odur.
"SANATÇI SANATIYLA KONUŞMALI"
Sanatçı sanatıyla aslında konuşmalı. Sanatçı sanatıyla siyaset yapmalı. Sanatçı kalkıp da sanatını veya bulduğu o muhabbeti, sevgiyi karşı siyasi anlayışa tavır olarak genelleştirirse, bu ülkede birliğe beraberliğe katkıda bulunmaz. O zaman bu sıkıntıların kaynağı olur.
Haliç Kongre Merkezi'nde birisi çıkıp bu sloganı atıyor. Bir kere burası Haliç Kongre Merkezi. Oranın temelini atan benim. Oranın olduğu yer eskiden mezbahaneydi o bina. Sakatatın işlendiği bir yerdi orası. Kültür Bakanım ile Binali Bey pazar günü yapılacak olan operayı izlemeye geliyorlar. Geldiklerinde bu slogan atılmaya başlanıyor. Başlandığı andan itibaren bile Binali Bey dönüp onları alkışlıyor.
S-400 KONUSU
S-400 anlaşmasından geri adım sözkonusu değil, o iş bitti. Anlaşmamız temmuz itibariyle S-400'lerin bize teslimiydi. Bunu belki de öne çekecekler. S-400 bir savunma sistemidir. Taarruz sistemi değildir. Size herhangi bir taarruz varsa, S-400 hemen devreye girer ve sizi savunmaya alır. Güçlü bir menzili vardır. Bu noktada ödeme planları itibariyle Rusya Federasyonu bunu çok uygun şartlarda vermiştir. S-400'den sonra bir de S-500 sözkonusu. S-500'de de ortak üretim sözkonusu olacak. S-400'te de bir ortak üretim sözkonusu olacak. ABD diyor ki "Sizin bizden alacağınız F-35 uçaklarına uyumlu değil.' diyor. Öyle bir şey teknik olarak da sözkonusu değil. Biz bunun teknik çalışmalarını yaptık, böyle bir şey yok.
"BİRAZ NAZ YAPIYORLAR ER YA DA GEÇ F-35'LERİ ALACAĞIZ"
Biz sizden Patriotları Obama döneminde istedik dedim. Obama bize 'kongre müsaade etmiyor' dedi. Sayın Trump'a 'Bu işin önünü kesen sayın Obama oldu' dedik. Sen kongreden çıkartabiliyorsan biz patriotta alalım. Hem S-400'müz hem patriotumuz olsun. F-35'te ise 5 taneyi bizim generalimize ve pilotlarımıza teslim ettiler. Amerika'da şu anda onlar. Simülatörleri teslim etmediler. Aparatlar buraya gelmedikten sonra 7 milyar dolarlık oraya parça üretimimiz var. Ben biraz bize naz yapıyorlar, orta sahada top çeviriyorlar ama bu işin olmayacağı noktasında değilim, er ya da geç F-35'leri teslim alacağız, aparatları da teslim alacağız. S-400'lerde inşallah ülkemize gelecek.
Ruh sağlığı çalışanları ile ilgili meslek yasası oluşturmaya çalışılıyor.
İHA'yı ve SİHA'yı Türkiye ürettikten sonra bizim terörle mücadelemiz katladı. Öyle bir noktaya geldik ki, biz SİHA'yı, İHA'yı ihraç eder hale geldik. Hele şimdi daha da öteye geçiyoruz, SİHA'nın balinasını üretiyoruz. Bu felaket bir şey. Balinanın her iki tarafına 1.5 ton ağırlıkta bombalar yerleşiyor, toplam ağırlığı 5 ton. Kalkıyor ve gereğini yapıyor.
Şu anda Suriye'de gerekli cevapları veriyoruz.
Şu anda bir çalışma olduğunu biliyorum ama hangi safhada olduğunu bilmiyorum. ASTEP'le ilgili 4 bin kişinin alımı konusunu Zehra Hanım'la içeride bir görüşün bakalım ne safhada.
Devlet tarafından girişimcilere destekler var. Cumhurbaşkanı Yatırım Ofisi yeni kuruldu. Bir ada konuşulmuştu.
Devlet üniversitelerin aldıkları teşvikler daha fazladır, özel üniversitelerin o kadar değildir. Bu konuda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla irtibata girerseniz. Ayrıca ciddi destekler var. Mustafa Varank Bey'le irtibat kurmanızda ciddi fayda var.