Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21-26 Eylül tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri'ni ziyaret ediyor ve burada önemli görüşmeler gerçekleştiriyor. 193 ülkenin hükümet ve devlet başkanlarıyla birlikte New York şehrindeki Birleşmiş Milletler 79'uncu Genel Kurulu'na katılacak olan Erdoğan, BM kürsüsünden 14'üncü kez dünyaya sesleniyor.
BM Kürsüsünden Filistin Halkının Dramını Anlattı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda konuştu ve Filistin'in yaşadığı zulmü tüm dünyaya duyurdu. İsrail'in Gazze'deki saldırılarına dikkat çeken Erdoğan, masum insanların yaşadığı acıları anlattı ve uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı.
İsrail'in Filistin Halkına Yönelik Saldırılarını Kınadı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in Filistin halkına yönelik saldırılarını kınayarak, uluslararası toplumu bu konuda adım atmaya çağırdı. Gazze'deki çocukların ve masum insanların maruz kaldığı zulmü anlatan Erdoğan, adaletin sağlanması için gereken adımların atılması gerektiğini vurguladı.
Erdoğan, Filistin Halkının Yanında Olduklarını Belirtti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin halkının yanında olduklarını ve haklı direnişlerini desteklediklerini ifade etti. İsrail'in zulmüne karşı duruşlarının net olduğunu belirten Erdoğan, Filistin'in bağımsızlığı ve özgürlüğü için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
ERDOĞAN BM GENEL KURULU'NDA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'na katılmak için Türkevi'nden BM binasına yürüyerek geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM 79. Genel Kurulu'na katılmak üzere temaslarını sürdürdüğü Türkevi'nden eşi Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve diğer kurmaylarıyla birlikte çıktı.
"VİCDANIMIZI ACITAN SORUNLARLA İLGİLİ ÇAĞRILARDA BULUNACAK"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu için New York’ta yapacağı konuşmaya ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu.
İletişim Başkanı Altun paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
“Bugüne kadar uluslararası platformlarda yapmış olduğu tüm konuşmalarda "Daha Adil Bir Dünya" için hakikati dile getiren,
•Yarının dünyasını bugün inşa etmekte olduğumuz bilinciyle, evlatlarımıza müreffeh bir dünya bırakabilmek için çabalayan,
•Çocukların öldüğü ve öldürüldüğü bir dünyada, hiç kimsenin masum olmadığını ve olamayacağını uluslararası toplumun vicdanına hatırlatan,
•Barışın Anahtarı olmak için küresel sorunlarda elini taşın altına koymaktan çekinmeyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bugün bir kez daha Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda dünyaya ve uluslararası topluma, vicdanımızı acıtan sorunlarla ilgili çağrılarda bulunacak.
Biz de bir kez daha "Daha Adil Bir Dünya Mümkündür" ve "Dünya 5’ten Büyüktür" çağrılarımızdan hareketle, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadeleriyle;
▪ Birleşmiş Milletler’i kapsayıcı vasfına yakışan, daha adil bir dünya düzeni için çözümler üretebilen, tüm insanlık adına ortak iradenin vücuda getirildiği bir teşkilat olarak yeniden yapılandırılması gerekliliğini,
▪ Uluslararası toplumun, Birleşmiş Milletler prensipleriyle çelişir şekilde, ambargolarla dünyadan koparılmaya çalışılan Kıbrıs Türklerine yönelik zulme son vermesi ve bir an önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni resmen tanıması gerekliliğini,
▪ Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarın sürmesinin, tüm tarafların hak ve hukukuna saygı gösterilmesine bağlı olduğunu,
▪ Filistin halkına yönelik zulüm sürdükçe, Orta Doğu’nun kalıcı barış ve istikrara kavuşmasının mümkün olmadığını; bunun için işgal, ilhak ve yasa dışı yerleşim politikalarına mutlaka ve derhal son verilmesi gerekliliğini,
▪ Kudüs’ün 1947 tarihli Birleşmiş Milletler kararına dayanan uluslararası statüsüne, Harem-i Şerif’in mahremiyetine ve Filistin halkının haklarına yönelik ihlallere karşı durmayı sürdüreceğimizi,
▪Afrika’yla yüzyıllara dayanan köklü bağlarımızdan aldığımız güçle, bugün de Kıta’yla ve Afrika Birliği’yle dayanışma içinde olmayı sürdüreceğimizi,
▪ Artık herkesin kabul ettiği gibi Karabağ’ın, Azerbaycan toprağı olduğu gerçeğini
▪ Terörizm belasıyla mücadeleyi, terör örgütleri arasında ayrımı reddeden, samimi ve etkin bir uluslararası iş birliğiyle kazanabileceğimiz gerçeğini bir kez daha vurguluyoruz.”
