12 Mart Erzurum'un düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü vesilesiyle mecliste söz alan Kamil Aydın kadim şehrimiz Erzurum'un düşman işgalinden kurtuluşunu kutlarken yapılan ve yapılması gereken hizmetleri tek tek sıraladı.
Kamil Aydının konuşmasından satır başları şöyle:
" 12 Mart tarihi iki önemli olayın meydana geldiği bir gündür, bir tarihtir; bir yönüyle İstiklal Marşı'mıza referansta bulunarak Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kabulüne, biraz da kadim şehrim daşdaşlar diyarı Erzurum'un kurtuluş günü olduğuna dair bir iki şey ifade edip sözlerimi noktalamak istiyorum. Evet, ifade ettiğim gibi, 12 Mart iki önemli tarihî olaya tanıklık eden çok önemli bir gündür. Birincisi, bu Gazi Meclisimizin Millî Mücadele'deki en sıkıntılı dönemde vatan ve millî mücadele şairi Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşı'mızı kabul ettiği gündür. Öte yandan, yıllarca Doğu Cephesi'nde süren Rus işgalinden alınan cesaretle Ermeni çetelerinin saldırılarının son bulduğu yani kadim şehrim Erzurum'un kurtuluş günüdür aynı zamanda.
Şimdi, bu bağlamda, tabii, tarihî bir geçmişi hatırlatmak yerine ben Erzurum'un bugünkü durumunu, hâlini, ahvalini birkaç cümleyle ifade edip yapılanları ve yapılması gerekenleri kısaca özetlemek istiyorum. Saygıdeğer milletvekilleri, evet, şehrimiz tarihsel süreçte her zaman İpek Yolu üzerinde, bütün, doğudan batıya geçiş güzergâhı olma hasebiyle birçok medeniyete, kültüre, gelişmelere ev sahipliği yapmıştır. Bugün de aynı misyonu muhafaza etmekte yani 2 üniversitesiyle, 2 araştırma hastanesiyle, köklü kurumlarıyla gerçekten Doğu Anadolu Bölgesi'nde bir bölgesel sorumluluk taşımaktadır. Elbette ki dezavantajları da vardır iklimiyle, coğrafyasıyla, uzaklığıyla, ulaşımda yaşadığı sıkıntılarıyla. Bütün bu olumsuz özelliklerine rağmen, yine de, gerçekten, Türkiye Cumhuriyeti devletine, daha önceki süreçte olduğu gibi bugün de vatan, millet, bayrak, devlet söz konusu olduğunda gözünü kırpmadan her türlü fedakârlığı yapmaya dün olduğu gibi bugün de hazır bir coğrafyanın adıdır. Dolayısıyla, bugüne kadar o vakur duruşunu muhafaza eden Erzurumlunun aç olsa dahi dik olduğunu çok net bir şekilde ortaya koyması hasebiyle, bugüne kadar yapılanları gerçekten büyük bir takdire şayan bulup Hükûmetimize teşekkür etmekle birlikte, eksik kalan birkaç projenin de bir an önce hayata geçirilmesi noktasında, diğer milletvekillerimizin arzu ve temennileri olduğu gibi ben de partim adına bunları bir iki cümleyle ifade etmek istiyorum. Bunların başında, ticari kalkınma noktasında -Allah korusun- hem göçü önleyici hem de demografik yapıyı bozmadan erozyondan kurtaracak bir 6'ncı bölge sistematiği geliştirildi. Bu, birçok Doğu Anadolu ilinde olduğu gibi Erzurum'da da göçü tersine çevirdi, bugünlerde en büyük sıkıntımız olan istihdam noktasında vatandaşımızın gerçekten büyük bir nefes almasını sağladı. Bunun sürdürülebilir hâle getirilmesi en büyük dilek ve temennimizdir.
Öte yandan, malumunuz, ulaşımda gerçekten büyük, devasa atılımlar oldu, gelişmeler oldu hem hava ulaşımında hem kara ulaşımında hem de deniz ve demir yollarında. Tabii, Erzurum, hava ve kara yolu üzerinden bu imkânlardan yeterince faydalandı ama demir yolları bağlamında yüksek hızlı trenin -ısrarla biz bunu tekrar ediyoruz, etmeye devam edeceğiz- Sivas'a kadar genleşip Erzincan'a kadar projelendirilmesi taahhüt edilen bir yapının artık ovaya indikten sonra, bundan sonra ta Kars'a kadar sınırımızın... Çünkü Kars'a kadar gitmesinin çok önemli uluslararası bir katkısı da olacaktır. Niye? Çünkü oradan ta doğuya doğru açılan bir Bakü-Tiflis-Kars tren hattımız var; oraya gelecek bir yüksek hızlı trenin ticaretimize de, gelişmelerimize de, Doğu'yla ilişkilerimizdeki etkileşime de her türlü katkısı olacaktır. Ben, buradan, Ulaştırma Bakanımıza da -evet, korsan bir bildiri gibi oluyor ama kusura bakmayın- sesleniyorum: Ne olur Erzincan'a kadar programa alınan yüksek hızlı trenin Erzurum-Kars hattından devam edip nihayete ermesi en büyük arzumuzdur.
Diğer bir kalkınma kalemimiz olan tarım ve hayvancılıkta lider bir kentimiz var. Elbette ki tarımda çok yönlü bir üretimi söz konusu değil maalesef, birkaç ürünü alma şansı da yok Erzurum'un; inanın bir defa ekiyor, bir defa biçiyor Erzurum, o da ağırlıklı olarak tahıl ve şeker pancarı, biraz da ayçiçeğine başladı. Böyle zor şartlarda, bir ekip bir alınan bir coğrafyada tarıma gerçekten biraz daha destek verilmesi konusunda yine yetkililerimizi bize katkıda bulunmaya davet ediyorum.
Hayvancılıkta 800 küsur bin büyükbaş rakamla Türkiye'nin nüfus başına en büyük hayvancılık merkezi olduğunu biliyoruz ama besicilerimizin, hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın sıkıntılarına da vâkıfız. Burada da yine yem başta olmak üzere hayvancılık girdilerinde - elbette ki fakruzaruretlerimizin farkındayız ama- eğer bir pozitif ayrımcılık yapılacaksa bu bölge dikkatle, önemle öncelikli olmak zorunda.
Şehrimizin merkezi aynı şekilde trafik sorunu yaşamakta. Ta yıllar önce Erzurum'da Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği bir söz vardı, bir talimat vardı, hafif raylı sistemin Erzurum için çok kaçınılmaz, çok gerekli olduğunu ifade etmişlerdi çünkü düz bir alan. İnanın hakikaten hafif raylı sistem için çok kolay inşa edilip hayata geçirilecek bir yapıydı. Bunun da tekrar programa alınması konusunda yine şehrimizin kıymetli vatandaşları adına ifade etme zorunluluğu hissettim.
Doğal gaz, malum, bütün Türkiye'nin şu anda gündeminde olan bir sıkıntı. Elbette ki kaynağının ne olduğunu biliyoruz. Uluslararası yaşanan bu kaos, sıkıntı, savaşlardan dolayı... Maalesef, bizim de dışa bağımlılığımızın en yüksek seviyede seyrettiği 2 önemli emtiadan, kaynaktan bir tanesi doğal gaz ve petrol. Dolayısıyla, evet, elbette ki sıkıntıların farkındayız. Sağ olsunlar Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu bağlamda bir çözüm üretti; 450 TL'den 1.150 TL'ye kadar doğal gaz katkısından 4 milyon haneye yardım hedeflenmektedir.
Ben buradan ifade etmek isterim ki, yılın sekiz ayında doğal gaz ya da kömürle ısınmak zorunda kalan Erzurumluya -özelde Erzurum ama genelde Doğu Anadolu Bölgesi- yüksek giderini kapsayan bu doğal gaz iyileştirme projesinde öncelik verilsin. İnşallah, bunda 450 TL'den değil de en üst rakam olan 1.150 TL'den sürekli desteklenmesi konusunda da bir müjde, bir destek verilir diye beklentimiz yüksektir.
Öte yandan, sağlıkta, elbette ki Atatürk Üniversitemizin Araştırma Hastanesi, inanın, birçok bölge hastanesine, hatta Türkiye'nin birçok hastanesine insan kaynağı sağladı ama artık 2 bölge hastanesiyle yetiştirdiği bütün, özellikle uzman hekimler noktasında -özel hastanelerin batıda çok yüksek rakamlarla gelişmesinden dolayı- bir beyin göçüne, bir doktor göçüne neden olunmaktadır. Bu anlamda da yine Sağlık Bakanlığımızdan hassaten ricamız bizim gerçekten elli yıllık bir mazisi olan tıp fakültelerimizin ve ona kardeş olan Bölge Araştırma Hastanemizin özellikle cerrahi branşlarda uzman kadrolarıyla desteklenmesi ve gerekirse bir de halkın talebi olarak bölgede bir sağlık merkezi, özel sağlık merkezi hatta bir iki tane sağlık merkezi kurulması konusunda yardımlarımızı ifade etmek istiyorum."