Bahçeli, ''Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Gazilik” ve “Müşirlik” unvanlarının verilişinin yıldönümü olan 19 Eylül Gaziler Günü’nde bütün gazilerimize hürmetlerimi sunuyor, uzun bir ömür diliyor, her zaman yanlarında olduğumuzu ifade ediyorum. Aziz şehitlerimizi de rahmetle anıyorum.'' dedi.
Unutulmasın ki, “Ölürsem şehit kalırsam gaziyim” diyen Türk milletine boyun eğdirip teslim olmasını sağlayacak zillet bir kuvvete dünya üzerinde tanıklık ve tesadüf edilmemiş, bundan sonra da edilmeyecektir. Çünkü iman ve irade işgal ve ihaneti rezil etmiş, yine edecektir.
— Devlet Bahçeli (@dbdevletbahceli) September 19, 2019
İşte MHP Lideri Bahçeli'nin o açıklamaları...
Gazilik, inanmış bir kalbin, irfanla yoğrulmuş bir ruhun felaketler karşısında fazilet ve fedakârlık anıtı olup yükselmesidir. Şayet mevzubahis gazilik ise, kutlu ve kutsal değerler uğruna her şeyi göze alanların varlığı kesif ve kesin şekilde anlaşılacaktır.
Elbette aziz şehitlerimize, muhterem gazilerimize hem vefa, hem gönül, hem de manevi borcumuz vardır, hatta pek çoktur. Gazilik şehadeti hedef almış muazzam bir mücadele hissiyatının mükâfatı, korkunç hadiseler sürecinin içinden bir cevher gibi parlayan kahramanlık beratıdır.
Türk milleti gazi bir millettir. Gaza şuuru gazilik yuvası, vatan ve millet sevdası gaziliğin mümbit yurdudur. İstiklalimiz güvencedeyse, istikbalimiz güvenlik zırhına bürünmüşse bunda nice faninin insanüstü meziyet ve müdahalesinin emsalsiz payı bulunduğu vakidir, varittir.
Terörle mücadelede tarih yazan, destan destan büyüyen gazilerimiz milli birlik ve beraberliğimizin korku nedir bilmeyen cengâverleridir. Onlar sayesinde bölücü hainlere fırsat verilmemektedir. Şehit ve gazilerimiz Türk milletinin en büyük gücüdür.
Bölücü teröre taviz vermek için sanal bahane üretenler; barış, demokrasi ve özgürlük maskesiyle çözüm gevişi getirip fitneye kol kanat gerenler gazilerimizin emanetlerine cephe açan namertlerdir. Gazilerimize hürmet etmek yerine teröristlerden himmet bekleyenler işbirlikçidir.
Kolunu, bacağını, gözünü veya bir başka uzvunu terörle mücadelede kaybetmiş gazilerimizin hakkını ve hukukunu korumak sadece milli bir görev değil aynı zamanda ikamesi olmayan şeref meselesidir. Şerefimiz kadar varız, şerefimiz kadar insanız. Nitekim gerisi laf-ı güzaftır.
Gazilerimizin mevcut sorunlarının çözümü hususunda herkesin duyarlılıkla hareketi, vicdan seferberliğiyle sorumluluk alması kaçınılmaz bir zarurettir. Mesela terörle mücadelede yaralanıp malul sayılmayan gazilerimiz uzanacak bir el beklemektedir.
Büyük kahramanlık göstermelerine rağmen malul sayılmayan kardeşlerimize gazilik unvanının verilmesiyle birlikte onurla taşıyacakları ve çocuklarına gururla anlatacakları gazilik madalyası mutlaka verilmelidir.
İlave olarak iş hakkı tanınmalı, serbest seyahat kartı ve faizsiz konut kredisi hakkı sağlanmalı, özellikle de sağlık hizmetlerinde katılım payı muafiyeti temin edilmelidir.
Terör mağdurlarına yüzde 40 sakatlık oranıyla aylık bağlanırken yüzde 40’ın üzerinde sakatlık oranı bulunan, ancak malul sayılmayan kardeşlerimize aylık bağlanmaması vahim bir tenakuzdur. Ve de acilen telafi edilmelidir.
Kore ve Kıbrıs gazilerimizin yıllardır çözüm bekleyen sorunlarını acilen gidermek lazımdır. Konuyla ilgili gereği neyse yapılacaktır.
Şehit yakınlarımıza ve gazilerimize ne versek azdır. Onların hayranlık verici fedakârlıklarını parayla pulla mukayese etmek, yani vatan ve millet sevgilerini dünyevi kıymetlerle ölçmek imkansız olduğu kadar izan ve insaf yoksunluğudur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Gazilik” ve “Müşirlik” unvanlarının verilişinin yıldönümü olan 19 Eylül Gaziler Günü’nde bütün gazilerimize hürmetlerimi sunuyor, uzun bir ömür diliyor, her zaman yanlarında olduğumuzu ifade ediyorum. Aziz şehitlerimizi de rahmetle anıyorum.
Unutulmasın ki, “Ölürsem şehit kalırsam gaziyim” diyen Türk milletine boyun eğdirip teslim olmasını sağlayacak zillet bir kuvvete dünya üzerinde tanıklık ve tesadüf edilmemiş, bundan sonra da edilmeyecektir. Çünkü iman ve irade işgal ve ihaneti rezil etmiş, yine edecektir.