Milliyetçi Hareket Partisi genel Başkanı Devlet Bahçeli teşkilatlara bir genelge gönderdi. Bahçeli genelgede siyasi gündeme dair değerlendirmelerde de bulundu. MHP Lideri Bahçeli, “Terörist Demirtaş’ın tutukluluğunu adalet ve demokrasinin yokluğuna bağlayan Kılıçdaroğlu, bu izansız üslubu kanalıyla PKK’nın gölgesine sığınmıştır. Aziz Atatürk’ün kemiklerini sızlatan bu şahsın devirdiği çamlar haddi ve hududu çoktan aşmıştır” dedi.
MHP Lideri Bahçeli’nin teşkilatlara gönderdiği genelge şu şekilde:
"Aziz Dava Arkadaşlarım,
Milliyetçi Hareket Partisi, kökü Türklüğün tarih sahnesine çıkışına kadar uzanan muazzam bir tarih şuuruna, geçmişle geleceği bu şuurla buluşturan fikri ve zihni ihtişama sahiptir.
Bizi biz yapan milli değer ve manevi emanetlerle yoğrulan siyasi müktesebatımız milletimize duyduğumuz büyük bağlılık ve muhabbetle temellenip diğer bir anlatımla içerik, ifade ve irade kazanmaktadır.
Milliyetçiliğimiz Türk milletine mensubiyet bilincinin taçlanmış, hatta bengü taşlar gibi anıtlaşmış hali ve kıvancıdır.
Hayata ve hadiselere bakışımızın mihrak noktası aziz millet varlığının görüş, kavrayış ve kader mevkiiyle tıpatıp bir ve aynıdır.
İstismarlara kapalı tutumumuz, ihanetlere karşı net duruşumuz, istikrarsızlık ve iftiralara kararlı durumumuz hiç tavsamadan, hiç aksamadan süreklilik içinde muhafaza edilmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyaseti, kalın çizgilerle ihata edilmiş akıl ve ahlak sınırları çerçevesinde dengeli, derinlikli, sabırlı, tutarlı ve ilkelidir.
İstiklal için birlik, istikbal için dirlik gayesiyle kazanan Türkiye olacağına inancımız ise tamdır.
Partimiz milli nitelikli her konuda, ülkemizi haksız yere meşgul edip mesul tutan her soruna şaşmaz ve sarsılmaz düzeyde tavırlı, bu suretle Türkiye tarafındadır.
Yabancı başkentlerin çekim alanına kapılarak siyasi ve ideolojik sapma ve savrulmalar yaşayan odaklarla aramızda kapanmayacak uçurumlar vardır ve bu son derece doğaldır.
Demokrasinin omurgasını kırıp mana ve muhtevasından kopartanların Türkiye’ye ve Türk milletine verdikleri zararlar artış göstermektedir.
CHP Genel Başkanı’nın “Demokrasinden yana olan bütün güçlerin birlikte hareket etmesi lazım” sözleriyle bölücülere ve terör sevicilere yeşil ışık yakıp kucak açması akıl tutulması olduğu kadar hezeyandan hezeyana seyrüsefer yapan bir siyasetçi köhneliğidir.
6-8 Ekim olaylarında 54 kişinin cinayetini azmettiren karanlık suret bellidir.
Kışkırtmasıyla halkı sokağa döken, Türkiye’yi karıştırmak ve kaosa sokmak niyetini aleni şekilde izhar eden terörist bilinmektedir.
Söz ve eylemleriyle kuşkuya yer bırakmayacak düzeyde PKK’nın emellerine hizmet ettiği tevsik ve tescil edilmiş bu teröristin cezaevinde bulunması demokrasi adabının bir gereği, adalet ve hukuk ölçülerinin bir gerçeğidir.
Demokrasiye yürekten inanmış, millet iradesine gönülden bağlanmış hiçbir siyasetçi aksi bir iddiada bulunamayacaktır.
Buna rağmen CHP Genel Başkanı gene şaşırtmamış, gene kendisine yakışan şaibeli ve şüpheli zihniyetini ifşa ve ilan etmiştir.
Terörist Demirtaş’ın tutukluluğunu adalet ve demokrasinin yokluğuna bağlayan Kılıçdaroğlu, bu izansız üslubu kanalıyla PKK’nın gölgesine sığınmıştır.
Aziz Atatürk’ün kemiklerini sızlatan bu şahsın devirdiği çamlar haddi ve hududu çoktan aşmıştır.
Yeni CHP’yi HDP’yle güncelleyen, geçmişe format atıp Mustafa Kemal’in mirasını hiç eden, bununla da kalmayıp Kandil’e ve Pensilvanya’ya mahkûm ve meftun hale getiren Kılıçdaroğlu hem partisine hem de Türkiye’ye kurulan vahim, hatta vandal bir kumpasın ana aktörü haline gelmiştir.
Gelişmeler Türk siyaseti adına kaygı vericidir.
CHP Genel Başkanı’nın, HDP’yi Türkiye’nin saygın bir partisi olarak tanımlaması bir başka sakat ve skandal açıklama olarak hafızalara kaydedilmiştir.
Vatan evlatlarımızın kanını oluk oluk döken PKK terör örgütünün gönüllü vesayeti altındaki bölücü partiye saygın demek için bir insanın sadece aklıyla arasının açık olması değil, aynı zamanda milli şeref ve namusla da ihtilafa düşmesi kaçınılmazdır.
Maalesef karşımızdaki ağır tablo budur.
CHP akıntının hilafına kürek çekmektedir.
Üstelik her musibet ve muhataralı konunun doğrudan merkezindedir.
Bugünkü CHP yönetimi Türkiye’ye tezgah ve tuzak kuran hasım çevrelerin denetim, gözetim, haczi altındadır.
Türkiye’nin yükseliş ümitlerini, büyüme hedeflerini, prangalarını kırma çabalarını perdelemeye azmetmek onurlu bir siyaset tercihiyle bağdaşmayacaktır.
Ülkemizin aydınlığını karartmak maksadıyla; felaket tellallığına heveslenmek, yandık, bittik, tükendik, iflas ettik propagandasına meyletmek yalan ve yanlış olduğu gibi faziletli bir siyaset muhtasarı olamayacaktır.
Pek çok engellemeye, menfi ve menhus senaryolara rağmen ülkemiz istiklalini birlik içinde savunacak, istikbalin dirliğine dayanışmayla ulaşacak, süregelen istikrarını inançla koruyacaktır.
Çamura yatıp çirkefe dolananlar, bununla birlikte çürümenin ve çöküşün teşvikçisi ve dümencisi olanlar mutlaka kaybedecekler, nihayetinde dibe çakılacaklardır.
Türkiye tam iki yıl önce resmen uygulamaya geçen, Cumhuriyet tarihinin en muteber yönetim reformu olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin refakat ve imkanlarıyla kutlu bir geleceği kucaklayacaktır.
CHP’nin abesle matuf itirazları, İP’in uçuk kaçık güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi yürüyen kervana çomak sokmaktan, yükselen ülke değerine kast etme girişiminden öte bir anlam taşımamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, hem yönetim hayatımızı güvenceye kavuşturan millet takdiri, hem de milli güvenliğimizi sağlam bir zırha büründüren demokrasi takriridir.
Bunu hazmedemeyenler zillete gömülmüşlerdir.
Yönetim sistemi bakımından Türkiye Cumhuriyeti’nin 9 Temmuz 2018’den itibaren içine girdiği üçüncü evre sağlıklı, istikrarlı, dirayetli ve nitekim umut ve huzur vericidir.
Bu kapsamda CHP’nin ileri sürdüğü tezler çarpıktır.
İP’in eleştirileri hamasettir, hakkaniyetten mahrumdur.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk milletinin başarısıdır.
Yeni sistemde çıkarları sarsılanların bir kaşık suda fırtına koparmaları kötürüm maksatlarının ve cahil cüretlerinin sonucudur.
Çok şükür iki yıl önce yönetim sistemimize yapılan demokratik aşı tutmuş, atılan muhterem adımlar isabetle yerini bulmuştur.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle yönetim hayatımıza nüfuz eden kakafoni bitmiş, birbiriyle çatışıp çelişen çok seslilik sonlanmıştır.
Yasama, yürütme, yargı arasındaki kategorik güç ayrımları bu üç erkin birbirini tekzip etmesine dayalı değil; devlet ve millet lehine ahenk, uyum ve işbirliği halinde çalışmaya kaynak teşkil etmiştir.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem teklifi, bir yönüyle TBMM’de milletvekili sayısını 601’e çıkarılmasını, bu ilave milletvekilinin de kendi parti başkanlarının olmasını ihsas edip istemek kadar ahmakçadır.
Koltuk için girmedikleri kılık kalmayan malum siyaset döneklerinin yeni hükümet sistemine yüklenip “acaba bize ne düşer” pozisyonuna geçmeleri zavallı ve zelil bir siyasetin çaresizlik beratıdır.
Geçmişte hasbelkader aramızda bulunan, önüne gelene yerli yersiz methiyeler düzen, karanlık hedeflerini sahte gülümsemelerle örten, dahası MHP’yi ele geçirmek isteyen FETÖ’nün kuyruğuna takılan bildik isimlerin bugün kalkıp da küçük ortak diyerek şehitler yadigârı partimizi küçümseme yanlışları haya ve edep noksanlığının bariz delilidir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin küçüklük-büyüklük gibi bir meselesi, böyle bir gündemi yoktur.
Milletimiz neyi takdir ve tensip ederse boynumuz kıldan incedir.
Allah gafletin, dalaletin, hıyanetin büyüğü yapmasın, böyle bir şeyi hiçbir adam gibi adam olanlara da nasip etmesin.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne kara çalmak için seferber olan CHP’sinden İP’ine, HDP’sinden diğer marjinal partilere kadar alayı kendi yüzlerine sürülen zifti temizlemeyi gündemlerine almaları samimi ve ruh sağlıkları açısından tavsiyemizdir.
Kılıçdaroğlu’nun hakim ve tedavüldeki hükümet sistemine dikta yönetimi, tek adam rejimi sözleri baltayı taşa vuran değil, kafasına kafasına indiren bir siyaset garabetinin iftirasıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle ilgili değerlendirmelerine Kılıçdaroğlu’nun saçmalık ithamı seviyesiz ve ilkesiz siyasetini aklamaya kâfi gelmeyecektir.
Temennim 25-26 Temmuz’da yapılacak CHP’nin 37’inci Olağan Büyük Kurultay’ında, bu partinin tepesine musallat olmuş ne idüğü belirsiz şahısların Cumhuriyet, Atatürk ve bağımsızlık sevdasıyla kalpleri çarpan sağduyulu CHP’liler tarafından tasfiye edilmeleridir.
Böylelikle Türk siyaseti hastalık saçan bir virüsten kurtulacaktır.
Kambur atılmalı, CHP’nin rotası başkent Ankara istikametine döndürülmelidir.
Kılıçdaroğlu ile birlikte İP’çi ortağının belirli aralıklarla seçimden bahsetmesi, hele hele bu gürültü kirliliğine Serok ve Babacan’ında katılıp abuk sabuk yorum ve siyasi değerlendirmelerde bulunmaları bize göre gevezelik, aynı şekilde gevşeklik olarak okunmalıdır.
Hükümetten desteğimizi çekmemizi isteyen hamiyet ve haysiyet özürlülerin hangi karanlık çetelerin tekelinde ve tembihiyle siyasete sürüldükleri herkesin malumudur.
Türkiye 2023 hedeflerine kilitlenmiştir.
Cumhur İttifakı’nın bu hedeften dönüşü muhal bir hayaldir.
28.Dönem Milletvekili Genel Seçimi 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır.
Çalı dibi yoklayan, kıyıda köşede el ovuşturan, olmadı niyet okuyuculuğuyla komik durumlara düşen Kılıçdaroğlu tezvirat üretimine, tefrika servisine değil Türkiye’nin iç ve dış sorunlarına kafa yormalıdır.
Sınır ötesinde hürmet ve takdir edilecek bir kararlılıkla beka mücadelesi verilirken, Zillet İttifakı’nın ana figüranlarının fitne kuyruğuna girip nemalanma arayışına sürüklenmeleri ayıplı bir siyasetin hüsran verici örneğidir.
CHP ve yedekleri zalimlerin Türkiye’deki manevi ajanlarıdır.
Libya’da Hafter’e destek vermeleri fıtratlarının gereğidir.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin alçakça ve düşmanca yaptığı Türkiye aleyhtarı provokasyonlarına sessiz kalmaları, terörizmle birlikte Doğu Akdeniz’deki güç mücadelelerine tepkisizlikleri gayri milli özellikleriyle mütenasiptir.
Suriye’de Esad’a zeytin dalı uzatmaları kimliksizliklerinin neticesidir.
CHP’nin PKK-YPG-FETÖ’yle ilişki ve illiyet bağı ortadayken, kamuoyunda çoklu baro olarak bilinen kanun teklifine ihanet ve bölücülük yaftası vurmak bir başka rezalettir.
Kimin bölücülük yaptığı, kimin ihanete teşne olduğu gizlenemeyecek boyutlardadır.
Saltanatları tartışmaya açılan bazı baroların CHP takviyeli protestoları demokratik bir hak değil, densiz bir zorlamadır.
Konuşmaya uzak, uzlaşmaya mesafeli, müzakere ve görüşmeden bihaber bu baroların ülkemizi huzursuzluk girdabına çekme gayretleri duvara toslamıştır.
TBMM Adalet Komisyonu yaklaşık 4 gün süren ve 52 saati bulan toplantılarla mezkur kanun teklifini kabul etmiş, söz sırası Genel Kurul’a gelmiştir.
Sahte demokrasi çağrısı yapanlar, demokrasi kültürünü en çok budayan, benim olsun da ne olursa olsun anlayışıyla dar ve kaymak bir kadro kurarak barolara çöreklenenlerdir.
Görüşülen çoklu baro kanun teklifiyle barolar demokratikleşecek, avukatlar özgürleşecek, savunma daha da güçlenecektir.
Bazı baroların mesleki dayanışma ve hak mücadelesinden ziyade CHP kayığına binip siyasi muhalefete tevessül etmeleri savunma ruhuyla ters düşen bir kırılmadır.
Dileğimiz baroların savunulduğu kadar Türkiye’nin hak ve çıkarlarının da savunulması, sahiplenilmesidir.
Milli meselelere Fransız kalanların haktan, hukuktan, demokrasinden bahsetmesi yalnızca kandırmacadır.
Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin ekonomik çıkarlarını, egemenlik kazanımlarını, bölgesel ve küresel zeminde gösterdiği haklı direnişi sonuna kadar destekleyip yanında olacaktır.
Cumhur İttifakı’yla geleceğin kudret sahibi Türkiye’sinin çatısı örülecektir.
Partimiz bu ahval ve şerait içinde 13.Olağan Büyük Kurultayı’na giden süreci başlatmıştır.
Bu münasebetle aşağıda maddeler halinde takdim ve tarif edilen “İşbu Genelge” hükümlerine bütün teşkilatlarımız harfiyen riayet edeceklerdir.
1– Milliyetçi Hareket Partisi 13.Olağan Büyük Kurultayı 14 Mart 2021 tarihinde yapılacaktır.
Büyük Kurultay sürecinde kullanılacak ana temamız şu şekilde belirlenmiştir:
“İstiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanan Türkiye olacak.”
Hazırlanacak afiş, döviz, broşür, el ilanı ve diğer görseller tespit edilmiş ana temayı içerecek, bunun dışındaki münferit girişimlere tevessül edilmeyecektir.
2- 19 Haziran 2020 tarihinde toplanan Merkez Yönetim Kurulu’nun almış olduğu karara binaen ilçe ve il kongrelerimiz 9 Ağustos 2020 Pazar günü Samsun’un İlkadım ilçesiyle birlikte başlayacaktır.
İlçe ve il teşkilatları bu tarihe uygun olacak şekilde, kongrelerin insicam, intizam ve sağduyu ölçülerinde gerçekleşebilmesi gayesiyle bugünden itibaren ihtiyaç olan planlama, düzenleme ve çalışmalara hız vereceklerdir.
3- Türkiye KOVİD-19 hastalığıyla mücadelesini inançla sürdürmektedir.
Salgın tehlikesi geçmiş değildir.
Özellikle sonbahar ve kış aylarında hastalığın tekrar yaygınlaşma ihtimaline vurgular yapılmaktadır.
Bu nedenle 1 Haziran 2020 tarihli Genelge’nin 1’inci maddesinde talimatlandırılan kurallara aynen uyulacak, Sağlık Bakanlığı ile Bilim Kurulu’nun tavsiye kararlarına dikkat edilecektir.
Hava şartlarının uygunluğuna göre kongrelerin açık hava veya kapalı salonlarda yapılması hususu titizlikle değerlendirilecek; temizliğe, sosyal mesafeye ve maske kullanımına kesinlikle uyulacaktır.
4- Son zamanlarda sokaklarda ikbal arayan, bir sebeple tezahür eden toplu gösteri ve yürüyüş vakalarına sık sık tesadüf edilmektedir.
Demokratik bir hak arayışından daha çok iç barış ve huzur ortamını zedelemek isteyen bazı siyaset ve sivil toplum temsilcileri fırsatçılık yaparak ülke gündemini zora sokmaktadır.
Provokasyonlara oldukça müsait bugünkü ortamda her türlü tahrik ve saldırıya karşı uyanık olunacak, dikkat edilecektir.
Kanun dışı telkin, taciz ve ajitasyonlara aldırış edilmeyecek, kulak asılmayacak, elbette yeri geldiğinde de hukuki müracaat hakkı süratle kullanılacaktır.
Oluşacak gerilimler ile partililerimize yönelik faaliyetler sürekli kontrol edilecek ve değerlendirmeler vakit kaybetmeksizin Genel Merkeze ulaştırılacaktır.
5- Milliyetçi Hareket Partisi’ni istismar etmek için ortam kollayanlara, fitne yaymak için tetikte bekleyenlere, kimliğimizi ve inançlarımızı kullanarak bozgunculuğa heves edenlere imkan ve izin verilmeyecektir.
Bizden görünüp değerlerimize, ilkelerimize ve dava arkadaşlarımıza iftira atan, itibar suikastı ve dedikodu tetikçiliği yapan her kim olursa olsun ayıklanacaktır.
Milliyetçi, hareket, ocak, ülkü, hilal, bozkurt gibi partimizin sembollerini çağrıştıran, istismar eden veya kullanan bizim dışımızdaki yabancı dernek, parti, kurum gibi oluşumlardan uzak durulacak, bu gruplarla bağımızın olmadığı kamuoyuna anlatılacaktır.
Genel Merkez’in bilgisi ve onayı bulunmadan şu ya da bu adla toplantılar düzenleyip camiamızı ilgilendiren sözde kararlar alan gafillere itibar edilmeyecektir.
Partimizin fikirlerini ve duruşunu topluma aktaracağı demokratik platformlar, kararlaştırılmış salon ve meydan mekanlarıdır.
Parti mensuplarımız, arkasında kimlerin olduğu meçhul, kontrol dışı gelişmiş ve partimizin düzenlemediği hiçbir toplantı ve gösteriye katılmayacaklardır.
6- Milliyetçi Hareket Partisi’nin sosyal medya konusundaki görüşü açıktır, berraktır.
Mecburi bir hal alan sosyal medya yasası çıkasıya kadar tavrımızda da bir değişiklik olmayacaktır.
Yine de sosyal medyada yapılan saldırılar takip edilecek, eninde sonunda muhataplarından hukuk önünde hesap sorulacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi sosyal medyada kurulmamış, buraya da teslim edilmeyecektir.
7- Önümüzdeki dönemin hassasiyeti dikkate alınarak açık ve kapalı toplantı ortamlarında her ihtimal hesaba katılacak; yayın, ilan, afiş, pankart ve sloganlarda tüzük ve programımızda yer almayan hiçbir şey kullanılmayacaktır.
Partimizin politikalarını ve tutumunu aziz milletimize aksettirmek maksadıyla ihtiyaç duyulacak fikir ve ifade birliği için Genel Başkan ve Genel Merkez açıklamaları, toplantı konuşmaları, basın toplantıları, mesajlar ve yayınlar hassasiyetle takip ve analiz edilecek, ortak söylemlerin ve açıklamaların kapsam ve sınırı bu esaslara bağlı kalacaktır.
8- Kamuoyu tercihlerini yönlendirmek için yapılan düzmece anket ve yoklamalar yaygınlaşmıştır.
Bundan amaç partililerimizin dik duruşunda dalgalanmalar yaratmak, kutuplaştırıcı siyasetin aktörlerine yığınak hazırlamaktır.
Bu konuda mensuplarımız ve vatandaşlarımız bilgilendirilecek, bu tuzaklara karşı tedbirli olmaları sağlanacaktır.
9- Kongrelerdeki üslubun, kamuya açık olarak dile getirilen görüşlerin ve yapılan yorumların mutlaka parti politikalarına uygun olması ve bunun dışına çıkılmaması önem arz etmektedir. Genel Merkezin belirlediği işaret, slogan, afiş, poster, rozet, marş, sembol ve kavramlar dışında hiçbir materyal parti çalışmalarında kullanılmayacaktır.
Cenab-ı Allah’tan niyazım bizleri mahcup etmemesidir.
İstiklal için birlik, istikbal için dirlik, Allah’ın izniyle kazanan Türkiye olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm teşkilat mensuplarımıza yapacakları tarihi çalışmalarında üstün başarılar diliyorum.
Kongrelerimizin, demokrasinin daha da kökleşip güçlenmesi için bir vesile olmasını temenni ediyorum.
Yolununuz, bahtınız ve alınınız açık olsun.
Cenab-ı Allah hepinizin yar ve yardımcısı olsun.
Ne Mutlu Türküm Diyene."