22 Kasım 2024
weather
14°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Siyaset MHP’li Erbaş’tan bütçe görüşmelerinde güvenlik vurgusu

MHP’li Erbaş’tan bütçe görüşmelerinde güvenlik vurgusu

MHP Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, 2024 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerinde kapsamlı bir konuşma gerçekleştirdi. Erbaş'ın vurguladığı ana başlıklar arasında iç güvenlik, terörle mücadele, FETÖ ile mücadele, Türkiye'nin jeopolitik konumu, güvenlik personeli hakları ve sosyal medyanın etkileri yer aldı. Ayrıca, Kütahya'nın öne çıkan ihtiyaçlarına da dikkat çeken Erbaş, MHP'nin güvenlik politikalarına yönelik açıklamalarını detaylı bir şekilde paylaştı.

16 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
MHP’li Erbaş’tan bütçe görüşmelerinde güvenlik vurgusu

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, 2024 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerinde MHP Grubu adına önemli açıklamalarda bulundu.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI BÜTÇESİ VE GÜVENLİK PERSONELİ

İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan Erbaş, bakanlık bünyesindeki kuruluşların, özellikle Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Göç İdaresi Başkanlığı ve AFAD Başkanlığı'nın ülkenin güvenliği için kilit rol oynadığını belirtti.

Güvenlik personeline, özellikle terörle mücadelede gösterdikleri fedakârca çabalar için teşekkür etti.

TERÖRLE MÜCADELE VE GÜVENLİK POLİTİKALARI

Türkiye'nin terörle mücadeledeki başarılarına vurgu yaparak, terör örgütlerine karşı sürdürülen kararlı mücadeleyi övdü.

Cumhur İttifakı'nın iradesinin milletle ortak paydada buluştuğunu, bu sayede terörle daha etkin bir şekilde mücadele edildiğini ifade etti.

Türkiye'nin terörle mücadelede elde ettiği başarıların, bölgesel ve küresel güç dengelerindeki etkisini vurguladı.

FETÖ VE DİĞER TERÖR ÖRGÜTLERİ

FETÖ'nün temizlenmesi sürecinden bahsederek, terörle mücadelede elde edilen başarıların devam ettiğini belirtti.

Bölücü terör örgütüne karşı yürütülen operasyonlara vurgu yaparak, terörle mücadeledeki kararlılığına vurgu yaptı.

TÜRKİYE'NİN JEOPOLİTİK KONUMU VE GÜVENLİK POLİTİKALARI

Türkiye'nin jeopolitik konumunun, tarihi mirasının ve medeniyetinin ülkeyi güçlü bir aktör haline getirdiğini ifade etti.

15 Temmuz sonrasında Türkiye'nin içerde sağladığı istikrarın, uluslararası arenada da önemli bir aktör haline gelmesine katkı sağladığını belirtti.

GÜVENLİK PERSONELİNE YAPILAN DÜZENLEMELER

Güvenlik personelinin özlük haklarına yapılan iyileştirmelere değinerek, ek gösterge düzenlemesi ve diğer iyileştirmeleri anlattı.

Terörle mücadelede aktif rol oynayan güvenlik korucularının aylık ücretlerinin düşmesi durumunda aradaki farkın tazminat olarak ödenmesine dikkat çekti.

SOSYAL MEDYA VE KÜLTÜREL DEĞERLER

Sosyal medyanın toplum üzerindeki etkilerine dikkat çekti, özellikle gençlik üzerindeki olumsuz etkileri vurguladı.

Türk kültürüne, örf ve adetlere yapılan saldırılara karşı mücadele çağrısı yaptı.

AFET YÖNETİMİ VE KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ

Kahramanmaraş'ta meydana gelen depreme değinerek, AFAD'ın koordinasyonundaki afet yönetimi çalışmalarını övdü.

Afet durumlarında polis, jandarma ve sahil güvenlik birimlerinin etkinliğine vurgu yaptı.

KÜTAHYA'NIN İHTİYAÇLARI

Kütahya'nın deprem riskine vurgu yaparak, komşu illere nazaran daha düşük bütçe tahsis edildiğini dile getirdi.

Kütahya'nın tarım, sanayi ve kültür turizmi alanlarında desteklenmesi gerektiğini belirtti.

Ahmet Erbaş'ın konuşması, Milliyetçi Hareket Partisi'nin güvenlik, terörle mücadele, jeopolitik konum ve bütçe politikalarına dair genel görüşlerini yansıtmaktadır.

MHP’li Erbaş’ın açıklamaları şu şekilde;

Sayın başkan, değerli milletvekilleri; 2024 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin, İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.

Gazi meclisimizi ve bizleri takip eden aziz milletimizi saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.

Konuşmamın başında cumhuriyetimizin 100’üncü yıl dönümünde,

Türk ve Türkiye yüzyılı hedefleri doğrultusunda hazırlanan içişleri bakanlığımızın bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını en kalbî duygularımla diliyorum.

Bu vesileyle yine yaklaşık 600 bin personeli ile kara vatanda, mavi vatanda, siber vatanda ülkemizin huzuru ve güvenliği için yılın 365 günü, azim, kararlılık ve fedakârca görevlerini icra eden tüm kademelerdeki güvenlik personelimize şahsım, partimiz ve milletimiz adına teşekkürlerimi sunuyorum.

İçişleri Bakanlığı’mız merkez teşkilatı yanında; Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Göç İdaresi Başkanlığı ve AFAD Başkanlığı ile milletimizin devleti ile en yakından temas ettiği, en çok muhatap olduğu görev alanlarını icra etmektedir.

Bu bağlamda devletimiz tüm birimleriyle başta terör örgütleri olmak üzere, organize suçlar, uyuşturucu, göçmen kaçakçılığı, siber suçlar ve asayiş konularında tüm suç ve suçlulara karşı mücadele etmekte, ülkemizin ve milletimizin huzurunun yanında güvenliği için de bu kutlu mücadeleyi büyük bir kararlılıkla sürdürmektedir.

Genel Başkanımız, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi; “suç ve suçlularla, aynı zamanda çetelerle mücadele ile beraber, her gün yakalanan yerli ve yabancı bir örgüt elebaşına şahit olmaktan memnuniyet duyduğumuzu özellikle belirtmek isteriz.”

Bu memnuniyetimiz aynı şekilde; yaklaşık kırk yıldır milletimizin ve devletimizin başına bela olan, birliğimize ve dirliğimize kast ederek 40 bini aşan vatan evladını şehit eden alçak bölücü terör örgütü başta olmak üzere, aynı mevzide hizalanmış tüm terör örgütlerine yönelik operasyonlar içinde geçerlidir.

Ahmet Hikmet Müftüoğlu merhumun 1922 yılında; “Cihanın tarihi, vatanı uğruna senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip olmaya hak kazanmamıştır. bu vatan ya senindir, ya kimsenin!” şeklinde ifade ettiği hakikat, mâziden âtiye uzanan bir hakikattir.

Özellikle 2016 yılından itibaren FETÖ’nün temizlenmesi ile birlikte, Cumhur İttifakı’nın iradesi millet ile ortak paydada buluşmuş, bu sayede daha hızlı, daha aktif ve en önemlisi de daha kararlı şekilde yapılan terörle mücadele ile; daha önceleri teröristlerin mesken tuttuğu dağlarımız, yaylalarımız, mezralarımız, köylerimiz terörden arındırılmıştır.

Huzur ve sükunun hakim olduğu bu yerlerde eğitimden tarıma, ulaşımdan sanayiye hayata geçirilen devlet yatırımları ile de hem geçmişin acıları silinmekte, hem de vatanımızın her karış toprağı milletimizin hizmetine sunulmaktadır.

Teröristlerin inlerine girilerek, terörün ilelebet tehdit olmaktan çıkartılması ile mümkün olan bu huzur ve bereket ortamı hiç kuşkusuz İçişleri Bakanlığı’mızın koordinasyonu ile, kahraman güvenlik güçlerimizin başarısıdır. Yine bu çerçevede önceden adı sadece terörle ve terör operasyonlarıyla duyulan Cudi ve Gabar dağları bugün çıkartılmaya başlanılan yüksek kaliteli petrolle ön plana çıkmıştır. Çıkartılmaya başlanılan bu petrol sonucunda bölge insanımıza yeni ve uzun vadeli bir istihdam alanı da açılmıştır.

Şeyh Edabalı’nın; “insanı yaşat ki devlet yaşasın” sözündeki erdem, bugün ülkemizin iç ve dış güvenliğinde geldiği nokta itibariyle çok daha güzel şekilde anlaşılmaktadır.

Jeopolitik konumu, taşıdığı tarihi miras ve temsil ettiği medeniyetin bizlere çizdiği istikamet ve dinamik nüfusu ile Türkiye’nin sahip olduğu potansiyel, aynı zamanda Türk ve Türkiye düşmanları için korkulu bir rüyadır.

Ülkemiz, 15 Temmuz sonrası değişen ve güçlü bir iradeyle, taviz verilmeden icra edilen yeni güvenlik konseptinin içeride sağladığı istikrarla uluslararası arenada da önemli bir aktör haline gelmiştir.

Hiç kuşkusuz bu fedâkar ve kararlı çalışmaların arkasında, kararlı bir devlet iradesi, bu iradenin merkezinde de büyük Türk milleti vardır.

Değerli milletvekilleri; diğer taraftan ülkemiz ve milletimiz üzerinde yapılmak istenilen hain planları başlamadan bitirmek, kaynağında kurutmanın da elzem olduğunu, yine bu kapsamda başta mit başkanlığımız olmak üzere yapılan çalışmaları da çok kıymetli buluyoruz.

Göktürk Devlet Adamı Bilge Tonyukuk; “düşman hedeflerin büyümesine fırsat vermeden yok etmenin değerini, bir şey ince iken kolay delinir, kalın iken delinmesi zor ya da imkansızdır” diye tarif etmiştir. Köklü devlet anlayışımızın hafızası, geçmişten bugüne, bugünden de yarınlarımıza ışık tutmakta, rehber olmaktadır.

İnşallah Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın şafağında bir taraftan sivrisinekler etkisiz hale getirilirken, diğer taraftan da tüm yerli ve yabancı boyutlarıyla bataklığın tamamen kuruduğunu göreceğiz.

Milletimizin huzur ve güvenliği, ülkemizin geleceği için, her türlü terör örgütüne, uyuşturucu tacirlerine, göçmen kaçakçılarına ve organize suç örgütlerine karşı yürütülen çalışmalar,

Yine bu kapsamda özellikle narko güç, kafes, kahramanlar, kalkan, mercek, sibergöz, çember, mengene ve kıskaç operasyonları vatanını, milletini ve bayrağını seven her bir vatan evladı tarafından gururla izlenmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizlerin dün, bugün ve gelecekte takip ettiğimiz bu çalışmalar büyük Türk milletinin gönüllerini ferahlatmakta, Türk’e ve Türkiye’ye düşman olanların da uykularını kaçırmaktadır.

Türkiye’nin terörle mücadeleden ve dolayısıyla her türlü egemenlik hakkından asla ve asla geri dönüşü yoktur.

Senaryosu küresel emperyalizmle özdeşleşmiş ülkelerde yazılan, uygulama sahası da cennet vatanımız olan hiçbir role, hiçbir hedefe Türk milletinin ve onun şanlı devletinin müsaadesi olmayacaktır.

Bu senaryolar gereği tarihi destansı kahramanlık ve insanlığın yüz akı örneklerle dolu kahraman güvenlik güçlerimize en aşağılık ithamlarda bulunup, iftira atanlar Türk ve Türkiye düşmanlarının sadece maşalarıdırlar.

Bu maşalarla mücadele eden, Türk vatanının ve Türk milletinin içinden çıkan kahramanları ile yani büyük Türk milletinin evlatlarının özlük haklarının iyileştirilmesi için son yıllarda büyük ilerleme kaydedildiğini de görmekten mutlu oluyoruz.

Varlıklarıyla güven ve gurur duyduğumuz güvenlik personelimize yapılan ek gösterge düzenlemesiyle, genel anlamda 600 puanlık artış yapılmış, emniyet hizmetleri sınıfında görev yapan yönetici personellerimizin ek göstergeleri iyileştirilmiş, polislerimiz, bekçilerimiz, uzman erbaşlarımız ve uzman jandarmalarımızın da uzun yıllardır beklediği 3600 ek gösterge yine personelimizin lehine yasalaşarak yürürlüğe girmiştir.

Yine bu kapsamda, hain terör örgütü ile mücadelede çok kritik ve önemli bir görev ifa etmekte olan güvenlik korucularımızın aylık ücretlerinin asgari ücretin altına düşmesi hâlinde aradaki farkın tazminat olarak ödenmesi de sağlanmıştır. Yeterli mi? tabii ki de bizlerin huzuru için fedakarca canlarını hiçe sayan kahraman güvenlik güçlerimiz için ne yapsak azdır. Bizlere düşen de huzurumuz ve sükünumuz için gösterdiklerini çabaların verdikleri emeklerin karşılığını vermektir.

Mülki idare amirliği hizmetleri sınıfında görev yapan personellerimizin de ek ödeme oranları yükseltilerek valilerimizin ve kaymakamlarımızın özlük hakları iyileştirilmiş, muhtarlarımıza ödenen aylık ödeneğin net tutarı da net asgari ücret tutarı seviyesine yükseltilmiştir.

Tüm bu ve benzeri iyileştirmeler, Milliyetçi Hareket Partisi’nin seçim beyannamelerinde de vadettiği konular içerisinde olmaktadır.

Devlet hiç şüphesiz milleti için vardır. Millette devletin koyduğu yasalara uyarak onun daha da yücelmesi ve ilelebet payidar olması ve gelecek nesillere daha güçlü şekilde aktarılması için var olmalıdır.

Bu düşünceden hareketle; her türlü hakikatı ve yasaları göz ardı eden bir kısım sözde belediye başkanının görevden alınması konusunda da Milliyetçi Hareket Partisi’nin duruşu nettir.

Görevden alınan sözde, belediye başkanları incelendiğinde; devletin ve milletin birliğine, dirliğine kast etmiş terör örgütleri FETÖ ve PKK’ya destek verdikleri görülmektedir. Bu kapsama tüm terör örgütleri dahildir.

Bu ve benzeri gerekçelerle görevden alınan belediye başkanlarının yerine, ülkemizin hukuk sistemi içerisinde gereği yapılmıştır. terör örgütleriyle aralarına mesafe koymayan bilakis, milletin alın terini, devletin kaynaklarını teröre aktaranların, demokrasi ve özgürlük kisvesi altında eleştiri yapması kabul edilemez.

Sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti değil, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir alçaklığa müsaade edilemez, edilmemelidir.

Türkiye Cumhuriyeti gibi yüzyıllardır jeopolitik ve jeostratejik bir coğrafyada yüzbinlerce şehidinin kanı ve canı ile var olmuş bir devlet, dün olduğu gibi bugün de, yarın da devletini yıkmaya çalışanlarla iş tutanlara fırsat vermez, vermeyecektir.

Değerli milletvekilleri, konuşmama başlarken de ifade ettiğim gibi içişleri bakanlığı, terörden göçe afetlerle mücadeleden organize suçlarla mücadeleye trafik güvenliğinden nüfus hizmetlerine kadar görev alanı çok geniş bir bakanlıktır.

Ancak hangi başlığı alırsanız alın bir şekilde hep ülkemizin ve milletimizin güvenliği ile ilgili alanlardır.

Bakanlığımız ve ilgili kuvvet birimleri, trafik güvenliği alanında da çok ciddi mesai yapmış ve çok kararlı adımlar atmıştır.

Bu faaliyetler sayesinde, 2015 yılında 7530 olan trafikte toplam can kaybı sayısı 2023 yılı itibariyle 5229’a gerilemiştir.

Yani, 100 bin kişi başına trafikte can kaybı 2015 yılında 9.6 iken, 2023 yılı itibariyle bu oran 6’dır.

2015 yılına kıyasla ölümlü kazalarda %34,7; kaza yeri can kaybında ise %36.3’lük azalışlar sağlanmıştır.

İnşallah, hedef trafikte sıfır can kaybı ve bakanlığımız bu hedefe emin adımlarla ilerlemektedir.

Yine, bakanlığımızın yaptığı çalışmalar sayesinde 2016 yılından bu yana 3 milyonun üzerinde yasadışı göçmenin ülkeye girişi engellenmiştir.

Değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen kıymetli aileler, ülkemiz son dönemlerde uluslararası arenada, savunma sanayinde ve askeri alanda göstermiş olduğu başarıları nedeniyle bu başarıları hazmedemeyen devletler ve gruplar tarafından durmadan siber saldırıya maruz kalmaktadır.

Devletimizin güvenlik güçleri bu saldırıları bertaraf etse de ülkemize gençliğimize ve nesillerimize yapılan kültürel ve manevi saldırılara karşılık sadece emniyet güçlerimiz tarafından değil topyekün milletçe verilebilir.

Özellikle son günlerde Tiktok Instagram, Youtube gibi sosyal içerik üretilen mecralarda yaşanılan rezillikler tüm vicdanlı kesimleri rahatsız etmiştir.

Ben burada rezilliği konuşup reklam yapmak istemiyorum ancak Türk aile mefhumunun bilinçli bir saldırı altında olduğunu,

Ahlaki ve kültürel değerlerimizin zedelendiğini görmemek körlük, dile getirmemek yüksek Türk kültürüne ihanet olur. Biz devlete baba vatana ana millete de aile deriz. Rezilliğin prim yaptığı, magandalığın şova dönüştüğü, teşhirciliğin paraya döndürüldüğü bir düzende biz gençlerimizi korumak zorundayız. Bu mecra bataklığa dönüşmüştür.

Gençlik üzerinde, toplumu acıya, intihara, depresyona sürükleyen her türlü yozlaşmayla, toplumsal refahı, aileyi ve huzuru tehdit eden ve adeta bir salgın hızıyla yayılan bu virüsle ile milletçe mücadele etmek zorundayız.

Eskiden, Cem Karaca’mız, Neşet Ertaş’ımız, Barış Mançomuz, Müzeyyen Senarımız, Kayahanımız vardı. Şimdi çakalımız, uzimiz var. Milletimizin kültürüne, örfüne kast eden bu bataklığı da tıpkı canımıza, malımıza kast eden terör bataklıklarını kuruttuğumuz gibi kurutmalıyız.

Yaşadığımız çağın bir gereği olarak, insanımız internette ve sosyal medyada oldukça fazla zaman geçirmektedir.

Bir istatistikten bahsetmen isterim, ülkemizde 72 milyon internet abonesi, 62 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunmakta ve vatandaşlarımız günde 3 saati sosyal medya platformlarında olmak üzere toplam 7 saat internette vakit geçirmekte.

Tabii bunlar ortalama rakamlar..

Yani sosyal medya, yemek gibi, uyku gibi, ibadet gibi günlük hayatımızın bir parçası, olmazsa olmazı hatta kimileri için bir bağımlılık haline geldi.

Bu alışkanlığın doğru yönlendirilmesi, toplumumuzun değerlerinden kopmadan teknolojiden ve bilişim/iletişim çağının nimetlerinden faydalanması için, ebeveynlerimizin sorumlulukla takipçi olmaları kadar, devletimizin de çocuklarımıza ve gençlerimize sosyal medya okur yazarlığı eğitimi de vermesi gerektiğine inanıyoruz. 

Yine bir diğer konu, şehir magandaları, trafik magandaları, havaya ateş edenler, trafikte insanlara ailelerinin yanında saldıranlar, ses gürültü egzoz ile vatandaşı milleti rahatsız edenler ve stad eşkiyaları her vatandaşın başına bir polis, bir bekçi dikemeyeceğimize göre yine bu eşkiyalarla, bu magandalarla hep beraber mücadele edeceğiz. Ancak benim bir önerim var. Alkollü araba kullanan, trafikte vatandaşın canına malına kast eden bu magandaların ehliyetine el koyuyoruz.

Bu insanların ehliyetine el koymanın çözüm olmadığı ortadadır. biz bu magandaların arabalarına el koymalıyız.

Araçlarına suçlarına göre belirlenen sürelerde el koyduğumuz zaman bu suçların çok ciddi derecede azalacağını düşünüyorum.

Sayın başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri Bakanlığımızın temel görevi ülkemizin iç güvenliğini ve kamu düzenini sağlamak olsa da başkaca önemli görevler üstlenmektedir. Bu görevlerden birisi de afet ve afet yönetimidir. Bu görevini, içişleri bakanlığı bünyesinde afet yönetimi konusunda kamu hizmeti sunan ve çalışmalar yapan AFAD eliyle yerine getirmektedir.

Ülkemiz coğrafi konumu ve coğrafi şartlarından dolayı çeşitli afetlerle zaman zaman karşı karşıya kalmaktadır. Afetlerin beşerî faktörlerin dışında gerçekleşmesi ve deprem gibi afetlerin ise zamanın önceden belirlenememesi, afetlere hazırlıklı olmamızın zaruri olduğunu göstermektedir. Bu hazırlık hem afetin vereceği hasara hazırlıklı olmayı hem de afet sonrası arama kurtarma, hasar tespit ve iyileştirme çalışmalarını kapsamalıdır.

6 Şubat günü Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 3 büyük deprem meydana gelmiştir. Asrın felaketi olarak nitelendirdiğimiz bu büyük afetin etki alanı 11 il, 120 bin km2 olup etkilenen kişi sayısı 14 milyon dur. Depremlerde can kaybı sayısı 50.783, yaralı sayısı ise 107.204 tür. Bu büyük afette hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyorum. Rabbim bir daha böyle bir afeti yaşatmasın inşallah.

Devletimizin ve aziz milletimizin el ele vermesiyle bu felaketin üstesinden gelinmesi için gösterilen çabaların koordinasyonu AFAD tarafından sağlanmıştır.

Bu vesileyle İçişleri Bakanlığı ve AFAD çalışanlarına bu dönem boyunca gösterdikleri fedakarca çalışmalardan dolayı şükranlarımı sunuyorum.

6 Şubat depremi göstermiştir ki polisimiz ve jandarmamız ne kadar etkin olursa böyle afet durumlarında müdahale alanları daha hızlı oluyor.

Polisin ve jandarmanın arama kurtarma ekibi o daha da geliştirilmelidir depremde göstermiş oldukları üstün gayretlerden ötürü bu iki kuruma da ayrıca teşekkür ediyoruz.

Ülkemizin bir görünmez ve isimsiz kahraman grubu daha vardır onlar da sahil güvenlik birimlerimiz. Kendilerine de özellikle sahillerimizde, turizim bölgelerinde sınırlarımızda ve depremden kurtarma faaliyetlerindeki çabaları nedeniyle ayrıca teşekkür ediyoruz.

Değerli milletvekilleri; deprem dediğimiz zaman kendi ilim Kütahya’dan bahsetmek zorundayım.

Kütahya birinci derece deprem bölgesindedir. Bu deprem bizlere, deprem riski olan illerimizin komşu illerle bağlantısının birden fazla yol üzerinden sağlanması gerekliliğini göstermiştir. Şehirlerdeki altyapı yol ve hastanelerin olası bir afet durumunda ne kadar önemli olduğunu gözlerimizle gördük, en acı şekilde tecrübe ettik.

Bu vesileyle Kütahya’mızdan komşu illere ulaşım için alternatif yollar açılması gerektiğini buradan ifade etmek isterim.

Şehirlerdeki altyapı yol ve hastanelerin olası bir afet durumunda ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.

Kütahya şehir hastanesi ile ilgili finale gelinmiştir 45 günde bitmesi için 10 milyon $’a ihtiyaç vardır sağlık bakanlığı diğer illerde yaptığı gibi bu parayı rahatça ödeyip yıllardır bitmeyen hastanemizi şubat ayında bitirebilir. O ayrıca hastanemize ulaşabilmek için bir hemzemin geçit üzerinden geçmek zorunda kalacağız bunun dünyada örneği yoktur çünkü herhangi acil bir durumda ambulans trenin geçmesini bekleyecek.  Ulaştırma Bakanlığımıza sesleniyorum buraya bir battı çıktı gerekmektedir. Kütahya Türkiye’nin en huzurlu ilk beş şehrinden birisi olmuştur. Bu konuda emeği geçen valimize kaymakamlarımıza bürokratlarımıza emniyet mensubu ve jandarmalarımıza arkadaşlarımıza ve her şeyden önce Kütahya halkına çok teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak; vazgeçilmez bir yeminle bağlı olduğumuz Türkiye sevdamız, liderimiz sayın Devlet Bahçeli Beyefendi’nin “önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” şiarıyla tescillenmiştir.

Bu itibarla; “devlet ebed-müddet” anlayışımız, ay yıldızlı al bayrağımızın vatanımızın her köşesinde ilelebet dalgalanması, yine cennet vatanımızın her bir noktasındaki vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği kırmızı çizgimizdir.

Türk devletinin varlığı ve bulunduğu coğrafyadaki etkinliği sadece bizim değil, umudunu Türk’e bağlamış komşularımızın, soydaşlarımızın ve yeryüzündeki bütün mazlum milletlerin de refahının ve huzurunun teminatıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bir gül bahçesine girercesine bu toprakları bize vatan eyleyenleri de, vatan bırakanları da, vatan olarak kalmasını sağlayanları da asla unutmayacağız, unutturmayacağız.

Sözlerime son verirken, başta görevleri başında şehit edilen emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarımızda, mülki idare amirlerimize ve tüm şehitlerimize yüce Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum, muhterem gazilerimize şifa ve sağlıklı ömürler diliyorum.

Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın il bütçesi olan 2024 yılı bütçesinin, içişleri bakanlığımıza, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Milli Eğitim Bakanı Tekin'den müfredat eleştirilerine yanıt

Milli Eğitim Bakanı Tekin'den müfredat eleştirilerine yanıt