Türkiye’nin 4 milyon sığınmacıyı misafir ettiğine dikkati çeken Karakaya, bunun önlenmesi gerektiğini söyledi.
Parlamentolar Arası Birlik’in Pazartesi günü başlayan 145’inci Genel Kurulu Ruanda’nın başkenti Kigali’de devam ediyor. Genel kurul çalışmalarına Türkiye’yi temsilen PAB Türk Grubu üyeleri AK Parti Milletvekilleri Ravza Kavakçı, Ankara Milletvekilleri Arife Polat İle Zeynep Yıldız, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya katılıyor. TBMM Başkan Vekili Sadi Süreyya Bilgiç’in de bugün Genel Kurul’a hitaben bir konuşma yapması bekleniyor. TBMM Mehmet Ali Kumbuzoğlu ve Ruanda dostluk grubu başkanı Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu da genel kurula katılanlar arasında yer alıyor.
“Kadın Erkek Eşitliği ve Daha Güçlü ve Barışçıl Bir Dünya İçin Değişimin İtici Güçleri Olarak Kadın Erkek Eşitliğine Duyarlı Parlamentolar” ana teması şeklinde belirlenen 145’inci Genel Kurulda 150’nin üzerinde ülkeden milletvekili katıldı.
Genel kurul çalışmaları Cumartesi günü tamamlayacak. Parlamentolar Arası Birlik çok sayıda alt komite ile çalışıyor.
Demokrasi ve İnsan Hakları Komitesi, “Yüksek düzeyde uluslararası göçe sahip ülkelerin yerel ve bölgesel kalkınmasında ve devlet destekli insan ticareti de dahil olmak üzere her türlü insan kaçakçılığının durdurulmasında ve İnsan hakları ihlallerinin önlenmesinde itici güç olarak parlamento” konulu taslak karar üzerinde çalışmalarını sürdürdü.
Komitede Türkiye adına müzakereleri MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Karakaya yürüttü.
Müzakerelere geçilmeden önce Karakaya söz alarak şunları söyledi:
Değerli Meslektaşlarım,
Türkiye bir geçiş ülkesi olmanın yanı sıra düzensiz göçmenler için de bir kalış ülkesi haline gelmiştir.
Bölgede süregelen siyasi istikrarsızlıklar, kötü yönetişim, silahlı çatışmalar ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle Türkiye, komşu ülkeler ve bölge ülkelerinden yoğun göç baskısı altındadır.
2014'ten bu yana dünyanın en büyük mülteci nüfusuna sahip, şu an itibariyle 4 milyondan fazla mülteci ve sığınmacıyı misafir eden ülkeyiz.
Göçmen kaçakçılığıyla mücadele ve düzensiz göçü kontrol altına alma çabalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.
2021'de 162 bini aşkın düzensiz göçmen ve 7 bin 800'e yakın göçmen kaçakçısını yakaladık.
Şunu da bilmenizi isterim ki, Türkiye'nin yeni bir göçmen akınını kaldıracak kapasitesi yok. Ülkemizdeki 4 milyondan fazla göçmene mevcut desteği sonsuza kadar sürdüremeyiz.
3,65 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyon yerinden edilmiş insana ev sahipliği yapıyoruz. Suriye'dekilerle birlikte pratikte 10 milyon Suriyeliyi destekliyoruz.
Suriyeli mülteci krizi henüz bitmiş değil.
Türkiye olarak Suriye'deki varlığımız başka ve ilave insani krizleri önlemektedir.
Son 9 yılda Türkiye'de doğan Suriyeli çocukların sayısı 700 bini geçti.
Türkiye'de okul çağındaki 1 milyondan fazla Suriyeli çocuk var. Çabalarımız sayesinde 800 bine yakın Suriyeli çocuk okula gidiyor.
Ukrayna'dan yapılan son kitlesel göç, göçün dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir zamanda gerçekleşebileceğini göstermiştir.
Göçün getirdiği zorlukları dışa vurmak, düzensiz göçmenleri başka ülkelere transfer etmek meseleyi ancak kısa bir süreliğine erteleyebilir. Göç sorunlarına uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümler için kök nedenler ele alınmalıdır.
Adil ve gerçekçi yeniden yerleşim politikaları, düzensiz göçü yönetmek ve önlemek için önemli bir adımdır. Bu, elbette, bölgesel ve uluslararası destek olmadan mümkün değildir.
Bu nedenle milletvekilleri olarak bizler ve milletlerin temsilcileri olarak parlamentolar, insan ticaretinin önlenmesi için yüksek düzeyde uluslararası göçe ev sahipliği yapan ülkeleri desteklemek için küresel bir dayanışma göstermeli ve ilgili mevzuatın uygulanmasını sağlamalıyız.
İlginiz için teşekkür ederiz...