Eski istihbaratçı Bülent Orakoğlu, ABD seyahatinde 8 saat boyunca ortadan kaybolan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu süre zarfında nerede olduğuyla ilgili bomba bir yazı kaleme aldı. Orakoğlu, Yeni Şafak'taki köşesinde şunları kaydetti:
"Kılıçdaroğlu ile FETÖ arasındaki örtülü ve açık ilişkilerin temelleri 17/25 Aralık polis ve yargı darbesi öncesinde atılmıştı. 17/25 Aralık Kumpası’ndan 13 gün önce CHP’li bir grup Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde ABD’yi ziyaret etti. FETÖ’nün Washingtonda bulunan ana üssü Türk Amerikan Birliği’ni ziyaret eden CHP heyeti burada FETÖ yöneticilerinden ödül ve plaket aldı. Kılıçdaroğlu ve ekibinin terör elebaşı Gülen’in onursal başkanı olduğu Ana Üssü’nde ABD’deki sözde dernek veya sendika kılıfındaki 720 örgüt sorumlularıyla hangi konuda ne toplantısı yapılmıştı? Genel toplantıdan sonra örgütün üst düzey imamları ile yapılan özel toplantıda neler konuşulmuştu? Görüşmeler neden basına kapalıydı, terörist başı Gülen Kılıçdaroğlu’nu telefonla aramış mıydı veya hangi mesajlar verilmişti? Bu sorular şüphesiz artırılabilir. Hatta 17/25 Aralık darbe girişimin siyasi ayağı CHP miydi, 17/25 Aralık darbe girişimi başarılı olsaydı Kılıçdaroğlu Başbakan mı olacaktı? Bu sorulara Kılıçdaroğlu günümüze kadar bir cevap vermedi. Ancak FETÖ ile ilişkiler günümüze kadar da açık ve örtülü olarak devam etti.
KILIÇDAROĞLU’NUN İCAZET SEFERİ HÜSRANLA MI SONUÇLANDI?
Bazı gazeteler de yer alan haber ve yorumlara göre “Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tartışmaların gölgesinde ABD’ye başlattığı ‘icazet’ seferi deyim yerindeyse hüsranla sonuçlandı. Sanders, eski ABD Başkanı Barack Obama ve diğer senatörlerle bırakın görüşmeyi, randevu bile alamayan CHP heyeti, fiyaskoyu perdelemek için ‘bilim ve teknoloji’ maskesine sığındı. Fiyaskoyu perdelemek için “ABD’ye ihtiyacımız yok” mesajı ile imaj yükseltmek isteyen CHP, “Bay Kemal adaylık icazetini ya altılı masadan alır ya milletten alır.” açıklamasını yaptı. ABD’de yaşayan Türk gazetecileri programına almayan Kılıçdaroğlu, yanında getirdiği gazetecileri de atlatarak 8 saat ortadan kayboldu. Kılıçdaroğlu’nun bu süre zarfında Fetullahçı Terör Örgütü’nden bir isimle görüşüp görüşmediği merak konusu olurken; gizlilikle atılan karanlık adımlar şüpheleri de beraberinde getirdi. Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun izlediği güzergah detaylıca mercek altına alındığında FETÖ’nün ininin bulunduğu Pensilvanya’ya yakın güzergahtan geçtiği tespit edildi. ABD’de yaşayan Türk gazetecileri programına almayan Kılıçdaroğlu, yanında getirdiği gazetecileri de atlatarak 8 saat ortadan kaybolmuştu.
KILIÇDAROĞLU ABD’DEKİ TÜRK GAZETECİLERİNİ VE YANINDA GETİRDİĞİ BEŞ GAZETECİYİ NEDEN ATLATTI?
Bu gerçekler ortadayken; gizlilikle atılan karanlık adımlar şüpheleri de beraberinde getirdi. Kılıçdaroğlu’nun uçağa binmeyerek kara yolunu seçmesi ve takip ettiği güzergah detaylıca mercek altına alındığında karşımıza çok çarpıcı sonuçlar çıkıyor. Öncelikle Kılıçdaroğlu’nun karayolu güzergahı Pensilvanyadan geçiyor diyebilecek kadar FETÖ’nün inine yakın olduğuna yönelik güçlü iddialar mevcut. Peki Kılıçdaroğlu bu güzergahta yalnız mı seyahat ediyor. Şüphesiz hayır. Zira Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisindeki asıl amacı 17/25 Aralık öncesinde olduğu gibi ABD Başkanı Biden’den icazet almak. Bu amaçla Biden’le çok samimi ilişkiler içinde olan ABD Beyaz Saray İmamı Faruk Taban’ı bir kez daha Cumhurbaşkanlığı konusunda devreye sokmaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu bu amaçla ABD gezisi öncesinde CHP ile ilişkisi olmayan ancak ABD iltisaklı kripto FETÖ’cülerden oluşan heyet oluşturmuştu. Tahmin ediyorum ki bu heyet Kılıçdaroğlu’nun bilgisi dahilinde CHP liderini başka bir araçla yakın takip ederek Pensilvanya’dan gelen diğer bir ekiple bir buluşma gerçekleştirmişti. Bu görüşmeye CHP liderinin de katıldığı sanılıyor. CHP lideri, Washington ile New York arasındaki 351 km’lik yolu 3 saat 48 dakikada alması gerekirken 8 saatte tamamlıyor. Aradaki kayıp olan 4 küsür saatlik zaman diliminde CHP liderinin ne yaptığı tam bir muamma gibi görünse de aslında bu 4 saat içinde Kılıçdaroğlu’nun önceden kurguladığı bir plan çerçevesinde hareket ettiği görülebiliyor. Kılıçdaroğlu, 17/25 Aralık öncesi FETÖ’nün Washington ana üssündeki görüşmelerin bütün ayrıntıları ile deşifre olması nedeniyle bu kez daha temkinli davranarak, ABD’de yaşayan Türk gazetecileri programına almayıp yanında getirdiği gazetecileri de atlatarak 8 saat ortadan kaybolmuştu. Oysa Kılıçdaroğlu’nun özenle seçtiği gazetecilerden bir kısmı Kılıçdaroğlu’nun Amerika’da yaptığı temasları bu kez büyük bir şeffaflıkla kamuoyundan hiç bir şey saklamadan açıklayacaklarını köşe yazılarında belirtmişlerdi. Ancak Kılıçdaroğlu’nun özelikle seçtiği 5 gazeteciyi de atlatarak Pensilvanya yakınlarında FETÖ heyetleri ile yaptığı görüşmeler “Bay Kemal adaylık icazetini ya altılı masadan alır ya milletten alır.” sözlerinin ne kadar yalan ve boş olduğunu gözler önüne sererken 8’li masada FETÖ ve PKK ayağının gücünü ve önemini bir kez daha Türk kamuoyunun dikkatine sunmuştu."