Millî davamız,millî mukavemetimiz,Türkiye’nin Akdeniz’deki kalbi,Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti ve şehitlerimizin emaneti: KIBRIS.

Bilindiği üzere gerek coğrafi konumu gerek stratejik önemi ile Kıbrıs,tarih boyunca bölgede güç dengelerinin ve medeniyetlerinin,kültür ve ticaretin,çeşitli din ve dillerin etkisi altında kalmıştır.Böylece hem zaman zaman bölgedeki,çeşitli rekabetin,siyasî ve askerî mücadelesinin yer aldığı bir alan, hem de üç kıtanın medeniyetlerinin kesiştiği bir köprü olma özelliği ile Asya,Mısır ve Anadolu uygarlıklarının buluşup kaynaştığı bir ada hâline gelmiştir. Aynı zamanda yıllardır bitmeyen çekişmelerin de odak noktası olan bir adadır.

Bakınız tarih 21 Aralık 1963 …Adadaki iki toplumun eşitliği ve ortaklığı üzerine kurulan Kıbrıs Cumhuriyetini bitiren bir gelişme yaşanmıştır.Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Anayasası’nda revizyon isteyen 13 maddelik bir değişiklik önerisini gündeme getirmeleri ve Kıbrıs Türklerini bu değişiklikleri kabul etmeye zorlamaları olmuştur. Kıbrıs Türklerinin Anayasadaki eşit statüsünü ortadan kaldırmayı hedef alan bu değişik önerilerini reddetmeleri üzerine, Kıbrıslı Rumlar (daha önce hazırlandığı sonradan ortaya çıkan bir plan çerçevesinde) 21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıslı Türklere karşı yoğun bir saldırı ve baskı başlatmışlar, Kıbrıslı Türkler evlerini terk ederek belirli bölgelere kaçmak zorunda bırakılmışlardır. Ve bugün tarih 14 Ekim 2018…Değişen bir duruma ve herhangi bir ilerlemeye maalesef rastlanmamıştır.Yıllardır süregelen baskılar ve ardı arkası kesilmeyen müzakereler ile hâlâ daha bir ortaklık ve mutlu ortam oluşturma sözü ediliyor. Ancak biliniyor ki Kıbrıs Türk ve Rum toplumları arasında hiç de “mutlu” olmayan son 50 yıla yayılan “sorunlu” bir geçmiş olmasına rağmen Kıbrıs Türkleri yıllardır bir çözüm istiyor,bekliyor,bekliyor….

KKTC lideri Mustafa Akıncı,Kıbrıs müzakereleriyle ilgili “Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs’ta çözüm istiyor,statükonun devamını istemiyor,olası çözümde haklı yerini istiyor.Kıbrıs’ın geleceğinde rol almak istiyor.Kıbrıs Türk tarafı bir daha sonuç odaklı olmayan,takvimsiz ve herhangi bir amaca hizmet etmeyen,sırf müzakere olsun diye müzakere etme anlayışından artık uzaklaşılmasını istiyor.Kıbrıs Türk tarafının temsilcisi olarak ve seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak yaptığım bütün temaslarda bu çerçeveyi aynen ortaya koydum.”ifadelerini ortaya koymuş ve var olan durumu tüm gerçekliği ile açıklamıştır.

Aynı şekilde KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay yıllardır devam eden müzakereler hakkında şu ifadeleri kullanmıştır.”Bizim derdimiz bu statükonun devam etmemesidir.Çünkü devam eden statüko,Kıbrıs Türk tarafına zarar veriyor.”

Her iki devlet adamının ifadelerine bakılırsa hedeflenen şeyin çözümden ziyade müzakere olduğu gözler önüne seriliyor.Tam 50 yıldır… Ve bu 50 yıldır gördüğümüz ve anladığımız tek bir şey var.Rumlar hiçbir zaman siyasi eşitliğe,iki eşit egemen halka ve egemenliğin, eşit şekilde iki kurucu halk ve iki kurucu egemen devlet tarafından paylaşılmasına dayalı bir federasyona razı olmamıştır ve olmayacaktır.Hedefleri ise Rumların yöneteceği üniter bir devlette Türklere azınlık hakları verilmesi ve uzun vadede “enosis”in gerçekleştirilmesidir.Evet,yapılan her şey Megali İdea hayalleri çerçevesinde devam eden sözde “enosis” mücadelesidir.Belirlenen strateji 1968’den beri son 50 yılda yaptıkları gibi Türk halkıyla görüşüyor gibi yapmak ve müzakereleri ucu açık şekilde sürdürerek KKTC’nin tanınmasını ve güçlenmesini önlemektir.

Son olarak ise,Sayın Rauf Raif Denktaş’ın şu sözleri hem bizlerin hem de Kıbrıs Türklerinin yol haritası olsun:“Kıbrıs’ın kaderini Rum tayin edemeyecektir.Kıbrıs’ta Ülkücü hareket Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında yıkılmaz bir köprü oluşturacaktır.400 yıldan fazla sancağı düşürmeyen insanlar 400 yıldan fazla bayrağı düşürmeyecek ilelebet yaşayacak tam bağımsız Türklük için mücadele edecektir.”

Sayın Liderimiz Devlet Bahçeli’nin şu sözleri ise bu yoldaki en büyük pusulamız olsun:“Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. Bu gerçek değişmeyecek, değiştirmeye yeltenenler âdeme mahkûm olacaklar, hayat boyu mahcubiyet yaşayacaklardır.”“Bilinsin ki, Kıbrıs’tan taviz verirsek Anadolu’yu ateşe atarız, Kıbrıs’tan çekilirsek Ankara’da çürümeye başlarız. Böylesi bir zillete hiç kimse tamam demeyecek, tamah etmeyecektir.”

Kıbrıs telaffuz edildiğinde arkasından gelen kelimenin sorun olmaması temennisiyle…Dostumuz,müttefiğimiz,öz kardeşimiz olan Kıbrıs Türklerinin çözüm isteklerinin tez zamanda gerçekleşmesi temennisiyle…Anadolu Türk kadınından Kıbrıs Türklerine selam olsun.