YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Toplumdaki şiddet olayları, birbirine karşı tahammülsüzlüğü artırdığının göstergesidir ve maalesef ahlaksızlık oranlarında da büyük artış gözlenmektedir. Bu gibi hâller, toplum içindeki kaosu tetiklemektedir. Bazı hâller var ki sanki sistematik bir el, düşledikleri kaos düzenini körüklüyor gibi. Herkesin içinde, kimseye aldırmadan yol ortasında cinsel ilişkiye giren insanlar, birçok ilde ahlaksızlık sergilemeye başladı. Görünen bir başka artış ise başörtülü kadınlara, sakallı erkeklere ve az da olsa dekolte giyen kadınlara yönelik öfke dolu sözler söyleyen kişiler, otobüste, metroda, yolda olay çıkartıp âdeta toplum içinde ayrışmayı körüklüyorlar.
Laikliği; sakallı, başörtülü kişilere saldırmak olarak görenlerin histeri nöbeti geçirircesine çıkardığı olaylar, son günlerde artış gösterip organize edilmiş gibi yaşanmaktadır.
İzmir Foça’da bir kadının, sokakta gördüğü başörtülü kadınlara "Atatürk çocuklarıyız biz. O zaman çocuğu da sokun çarşafa. Atatürkçüyüz biz. Haydi gidin kara böcekler." şeklinde saldırması, Trabzon Of Devlet Hastanesinde bir kadının sıra bekleyen başörtülü kadınları hedef alarak "Allah nurunuzu almış. Kes sesini pislikler! Terbiyesizler! Hayvanlar! Öküzler!" şeklinde saldırması, Kocaeli halk otobüsü içinde "Burası Türkiye Cumhuriyeti. Burada böyle yaşanmaz. Peçeni al git buradan'' diye saldırması, İstanbul-Marmaray’da 'Burası Türkiye, burası Arabistan değil. Herkes haddini bilecek. Burası benim Atamın yaptığı ülke. Atamın yasakladığı şeyleri giyemezsiniz' diyerek bir kadının başörtüsünün çıkarılmaya çalışılması, İstanbul Beşiktaş'taki otobüste başörtülü bir kadına "Arabistan'a gidin, deveye binin” diyerek saldırılması, yine İzmir’de metroda başörtülü kadına "Allahsız, eşek olmasanız Tayyip'e oy vermezsiniz" şeklinde saldırılması, Bursa'da toplu taşımaya binen tesettürlü genç kıza, "Çarşafın bana değiyor, tiksiniyorum sizden" diye saldırılması gibi o kadar çok örnek var ki inanın buraya yazmakla bitiremeyiz. Hepsi de son haftaların yaşanmış, tiksindirici/ ayrıştırma olayları. Bu dil toplumu böler, bu dil laik/antilaik kutuplaşmalarını yaratır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde artan bu olayları, “Milletimizi karamsarlığa sürükleyenler her mecrayı kullanıyor. Otobüslerde, metrolarda, yolda insanlarımızı taciz etme noktasında küstahlıklarla daha çok karşılaşmaya başladık. Hiç kimse kusura bakmasın. Sırf yabancı diye, sırf başı örtülü diye insanlara hakaret etmek asla kabul edebileceğimiz bir davranış değildir. Kim olduğunuzu biliyoruz. Niçin böyle yaptığınızı biliyoruz. Biz hâlâ aynı şeyi söylüyoruz. Başaramayacaksınız.” şeklinde değerlendirmiştir.
Toplumda etnik, mezhep, inanç, giyim, spor üzerinden çıkarılacak her türlü ikilik, Türk milletinin bölünmesine sebebiyet verir. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, laik/antilaik ayrışması organize kötülük laboratuvarının ürünleridir. Kimi ahmaklığından, kimi bilerek bu ayrıştırma oyunlarına alet olmaktadır.
Toplumda artan şiddet olaylarına, türlü ahlaksızlıklara ve ayrıştırma oyunlarına çok dikkat edeceğimiz bir süreçten geçiyoruz.
Çiçero’nun “Milletler parasızlıktan değil ahlaksızlıktan çöker.” sözünden yola çıkarsak önce ahlakımızı koruyacağız ve daha sonra toplum içinde kılığından, kıyafetinden ve inançlarından dolayı ayrıştırmaya çalışanlara karşı dikkat edeceğiz.
Türk milletinin huzuru her şeyden önce gelir. Bu huzuru bozacak her şeyle mücadele etmek öncelikli sorumluluk hâlini almalıdır.