YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Türkiye’deki muhalefet her doğal afet ve felakette olduğu gibi 10 ilimizi etkileyen Kahramanmaraş merkezli büyük deprem sonrasında da zihinsel olarak sınıfta kalmıştır. Çünkü anında felaketi ve felaketin ortaya çıkardığı acıyı nasıl siyasi ranta dönüştürürüz çabasına girişmişlerdir. Hele Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları akıldan, vicdandan, mantıktan oldukça uzaktı. Zaten onun öncülük ettiği masanın da ondan farklı davrandığı görülmemiştir. Gittikleri deprem bölgesinde gördükleri tepki de bu niyetlerinin çözülmüş olmasından kaynaklanmıştır.
Normalde böyle bir büyük felaket karşısında “Bir algı operasyonuyla olayı çok fazla büyütüp sıyrılmaya çalışıyorlar. Asrın felaketiymiş. Başka ülkede niye böyle olmuyor?” cümlesini kuran kişilerin akıl sağlığı tartışılır ama Kemal Kılıçdaroğlu gibiler hâlâ Türkiye’de siyaset yapmaya devam ediyor. Son açıklanan resmi rakamlara göre 41 binin üzerinde insanımız hayatını kaybetti. On binlerce yaralımız var. Yapılan tespitlerde 105 bin 794 binadaki 384 bin 545 bağımsız birimin; acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu tespit edilmiş ve 460 binden fazla kişi bu depremden dolayı tahliye edilmiş ama Kemal Kılıçdaroğlu gibi zekâ sahibi siyasetçi felaketin büyük olmadığını, asrın felaketi olamayacağını söyleyebiliyor. Söyle Kılıçdaroğlu, senin hesabına göre olayın büyük olması için kaç kişinin hayatını kaybetmesi ve kaç binanın yıkılması gerekiyordu? Türk ve yabancı bilim adamları “Bu depremde yeryüzü yerinden oynadı” diyor. Bu siyaset zavallısı “Olayı büyütmeyin” diyor.
Zaten bu zihniyetle Türkiye yönetilseydi felaket üstüne felaket yaşanırdı. 11 ilimizi etkileyen depremde yaralı olarak kurtulan insanımız hangi hastanelerde tedavi altına alındı? Şehir hastaneleri değil mi? Depremin en büyük yükünü şehir hastaneleri çekerken Kemal Kılıçdaroğlu bu hastaneler kurulduğunda ne diyordu?:
“Şehir hastanelerini ben ve arkadaşlarım eleştirdik! Yanlış yapıyorsunuz, bu şehir hastaneleri bütçeye büyük yük getirecek dedik. Peki bu ülkede hastalık yoksa ne yapacağız?”
Kovid-19 salgın hastalık sürecinde olduğu gibi, bu büyük deprem sonrasında da yaralıların büyük bölümü bu şehir hastanelerine taşınmış ve tedavi altına alınmıştı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun zekâsı ve vizyonu işte bu kadardır.
CHP ve kuyruklarının yapılmasına karşı çıktıkları ne kadar otoyol, köprü, tünel varsa hepsinden deprem bölgesine binlerce yardım tırı, iş makineleri gönderildi. Bu yollardan yüz binlerce insan başka illere tahliye edildi. Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir zekânın yönetimindeki CHP tarafından yönetilecek Türkiye’de bu hastanelerin, yolların, köprülerin, tünellerin yapılması mümkün müydü?
Mesela CHP’liler Hatay’da kentsel dönüşümlere şiddetle karşı çıkıp engellemişler. Hükümetin TOKİ evleriyle deprem felaketinden başarılı bir imar çalışmasıyla çıktığı düşünüldüğünde CHP’nin “kentsel dönüşümler” konusunda da milletin canı ve huzurundan yana olmadığı anlaşılıyor.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ne demişti: “Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak hâlimiz yok. Milletin bize verdiği görev bu.”
Böyle bir zihniyetin Türkiye’ye hizmet etmesi, yaşayacağımız felaketlerde Türk insanını koruması mümkün mü?
Allah, Türkiye’yi CHP felaketinden de, diğer tüm felaketlerden de korusun. Amin.