ABD, Hint - Pasifik bölgesinde artan ‘Çin tehdidi’ ile mücadele etmek için seçeneklerini ve planlarını araştırmaya devam ederken, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ise Tayvan’a askeri teçhizat ve ek hizmetlerin ikinci bir satışını onayladı. Pekin ise anlaşmayı kınayarak bunun, ülkenin güvenliğini ve egemenliğini ciddi şekilde baltaladığını söyledi.
Tayvan, hava ve füze savunma sistemlerini desteklemek için kendisine 100 milyon dolar değerinde ekipman satışını onaylamasının ardından 8 Şubat’ta ABD’ye teşekkürlerini iletti. Aynı şekilde Çinli savaşçılar da adanın hava sahasına saldırılarını yoğunlaştırdı. Anlaşma, Tayvan’ın ‘Patriot’ hava savunma füze sistemi edinmesine olanak tanıyacak. Bu çerçevede Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, Çin’in güvenlik çıkarlarını desteklemek için sert önlemler alacağını söyledi.
Tayvan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Xavier Chang, “Bu durum, Başkan Joe Biden’ın göreve başlamasından bu yana Tayvan’a yapılan ikinci ve bu yıl ise ilk silah anlaşması” dedi. Chang ayrıca, “Anlaşma, Tayvan ve ABD arasındaki sağlam ortaklığı yansıtıyor” ifadelerini kullandı. Tayvan Savunma Bakanlığı ise anlaşmanın gelecek Mart ayında yürürlüğe girmesinin beklendiğini belirtti. Özerk yönetime sahip Tayvan, Çin tarafından sürekli baskı ve olası işgal tehditleriyle karşı karşıya. Pekin, burası üzerinde egemenlik iddia ediyor, onu kendi topraklarının bir parçası olarak görüyor ve askeri güç kullanılmasını gerektirse bile bir gün onu ele geçireceğini vurguluyor. Çin, son aylarda Tayvan hava sahasına hava saldırılarını önemli ölçüde artırdı. 2021’in son çeyreği, ihlal sayısında önemli bir artışa tanık oldu. AFP’ye göre geçen yıl Tayvan, 2020’de gerçekleşen 380 saldırıya kıyasla, Çin savaş uçakları tarafından 969 hava saldırına tanık oldu. Biden yönetimi, geçen Ağustos ayında Taipei ile ilk anlaşmasını yaparak adaya obüs sınıfı sahra topçu sistemlerini satmayı kabul etmişti.
Aynı şekilde bir ABD raporu, Pekin’in barışçıl yaklaşımını yeniden gözden geçirdiğine ve adayı zorla ilhak etmeyi düşündüğüne dair endişe verici işaretler olduğuna’ ilişkin artan uyarılara rağmen, ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) Çin’in Tayvan işgaline yeterince hazır olmadığını belirtti. Foreign Affairs dergisinin haberine göre ABD’nin Hint- Pasifik bölgesindeki operasyonlarının en önemli bileşeni olan ABD Donanması’nın, (donanmanın hazır duruma gelmesi için kırklı yılların ortalarına kadar beklenebileceği göz önünde bulundurulduğunda) eski Başkan Donald Trump tarafından onaylanan Battle Force 2045 projesi uyarınca ABD Donanması’nın yeteneklerini geliştirmek, ekipmanını modernize etmek ve artırmak için bir plana sahip olması gerekiyordu. Ancak Başkan Biden, bu planı erteledi ve Donanma, şu an uzun vadeli 355 gemilik bir filoyu koruma hedefinden büyük ölçüde geri adım atıyor. Gelecek yıl savunma bütçesinde beklenen kesintilerin filo büyüklüğünde daha da azalmaya yol açması muhtemel.
Üsleri ve depoları modernize etme
Rapor, ABD üslerinin, kuvvetlerin ve müttefik ülkelerin üslerinin modernize edilmediği konusunda uyarıyor. Kongre, ‘Tayvan’a yönelik herhangi bir çatışmanın ön saflarında yer alacak’ bir hava ve deniz üssüne ev sahipliği yapan Guam adasında oldukça ihtiyaç duyulan bir hava ve füze savunma sistemini henüz finanse etmedi. Bölgedeki üslerde uzun süreli bir çatışmayı desteklemek için hassas güdümlü mühimmat stokları da yetersiz. Raporda, ABD’nin mevcut duruma göre Tayvan’daki savaşı kaybetme yolunda olduğu, ancak rotayı değiştirmek için çok geç olmadığı belirtiliyor. Rapor ayrıca, ‘mevcut ve kolayca elde edilebilen askeri kaynakların hedefli bir şekilde yeniden yönlendirilmesi, etkin bir planlama yapılması ve kritik ittifakların kullanılması’ çağrısı yapıyor. Rapora göre ABD, bu on yılın ortasında Tayvan’a karşı savaşı önleme ve gerekirse kazanma yeteneğine sahip. Aynı şekilde rapor, Çin Komünist Partisi’nin ‘kendisini tutması’ ya da on yıl içinde hazır olmayacak bir teknoloji üzerine bahse girmek yerine Kongre ve yürütme organının, Pasifik’te şu an yeni bir savunma stratejisi uygulaması gerektiğini vurguladı.
Bir çatışma başlatmak için 3 neden
Rapora göre doğal olarak birçok ABD’li, özellikle küçük ve uzak bir ülkeyi savunmak için ‘nükleer silahlı’ bir düşmanla, ABD’yi yeniden bir savaşa sürükleyebilecek savunma taahhütlerinde bulunmanın neden önemli olduğunu sorgulayacak. Rapor, her iki tarafın siyasi liderlerine bu soruyu yanıtlamaları için 3 nedenden bahsetmelerini öneriyor;
-İlk olarak; Çin’in Tayvan’ın kontrolünü ele geçirmesine izin verilirse ABD, Çin’e ‘ABD’lilere, Avrupa’ya ve dünyanın birçok yerine ekonomik savaş açması için’ yeni bir araç sağlayacak. Tayvan, yarı iletken üretiminin dayanak noktası ve küresel dijital ekonomide önemli bir rol oynuyor. Bugün Tayvan yarı iletkenleri, on milyonlarca gelişmiş tüketici cihazına, araca ve askeri sisteme güç sağlıyor. ABD yarı iletken şirketleri, son 30 yılda sermaye yoğun üretim tesislerinden geri çekilirken, ABD’nin Tayvan’ın yeni ve gelişmekte olan teknolojilerine bağımlılığı ise her zamankinden daha fazla. Çin, halihazırda artan sayıda yarı iletken şirkete ev sahipliği yapıyor ve Tayvan’ı kontrolü, kendisine dünyanın yarı iletken arzı üzerinde tehlikeli bir tekel kazandıracak. ABD Hava Kuvvetleri Ofisi’nin ticaret ve ekonomik analizine göre Çin Tayvan’ı işgal ederse, küresel yarı iletken üretiminin yaklaşık yüzde 80’ini de kontrol edecek. Bu durum, Çin Komünist Partisi’nin ‘insan hakları ihlallerini, baskıcı ekonomik uygulamaları veya çevresel yıkımı eleştiren ya da yetki ve kapsamına meydan okuyan’ herhangi bir şirket, devlet veya ordu üzerinde zorlayıcı bir nüfuz elde etmek için yarı iletken tedarikini kullanmasına izin verecek.
-İkinci olarak; Tayvan’ın Pasifik Okyanusu’nda yer alması, orada yaşananların orada kalmayacağı anlamına geliyor. Ada, Asya anakarasındaki sözde ilk ada zincirinin dayanak noktasında yer alıyor. Hem Japonya’yı hem de Filipinler’i kapsayan bu adalar, savaş halinde yardımcı olabilecek çok önemli bir savunma okyanusu oluşturarak, Çin kuvvetlerinin Havai, Guam ve Avustralya’yı tehdit edebilecek daha kapsamlı bir kampanya başlatmasını önlüyor. Tayvan işgal edilecek olursa ABD’nin Japonya ve Filipinler’i koruma taahhüdü daha da zorlaşacak.
-Üçüncü olarak; ABD, despot bir düşman tarafından tehdit edildiğinde demokratik müttefiklerinin yanında duramazsa bu durum, güvenilirliğini ve etkisini baltalayacak. Mevcut bir demokrasiyi dünyanın ‘ilk despot gücü’ olan Çin’den koruyamamak, ABD’nin büyük güç statüsünün ve onunla birlikte gelen refah, özgürlük ve insan hakları garantilerinin sona ermesine yol açacak. Çin Komünist Partisi, Çin’i uluslararası sistemin lideri olarak ABD’nin yerine koymak için küresel bir strateji takip ediyor. ABD, 24 milyon nüfuslu gelişen bir demokrasi olan Tayvan’ı terk ederse Pekin, Çin modelinin ‘kaçınılmazlığını’ güçlendirmek için bu başarısızlığı kullanabilecek.