Uzaya sekizinci uydusunu fırlatmaya hazırlanan Türkiye; Ermeni ve Yunanları rahatsız etti. Amerika’da faaliyet gösteren Yunan ve Ermeni lobileri, Türk uydusunu uzaya fırlatacak olan Elon Musk’ın şirketi SpaceX’i durdurmak için yoğun mesai harcamaya başladı.
Yunan ve Ermenilerden mektup: ABD'deki Yunan Amerikan Liderlik Konseyi ve Amerika Ermeni Ulusal Komitesi, 5B iletişim uydusunun tehlikeli askeri uygulamalara imkân tanıdığını savunarak, ABD Federal Havacılık İdaresine mektup yazdı.
Mektupta "ABD, yakın müttefiki olan Ermenistan ve Yunanistan’ın çıkarlarını düşünmelidir. Amerika Havacılık İdaresi bu fırlatmanın önüne geçmelidir. Türkiye, uzaydaki uyduları ve karadaki askeri gücünü iyi kullanır hâle gelmiştir. Bu yetenek, tehdit unsurunu beraberinde getirmektedir. Bu uydular ve askerî kabiliyet ile kaybedilen Karadağ savaşı göz ardı edilmemelidir. Kıbrıs ve Ege Denizi’nde de Türkiye tehdit oluşturmaktadır" denildi.
Yabancı basında yer alan haberlere göre lobi çevreleri; Türkiye’nin bölgesinde askerî anlamda güçlü bir konuma geldiğini, S-400’ler ile birlikte ABD’nin dostluğuna karşı çıkıldığını, Rusya ile yakınlaşan Türkiye’nin artık dost değil düşman bir ülke sayılması gerektiğini dillendiriyor.
Ermeni lobileri baskı kurmuş ancak netice alamamıştı
Ayrıca Türkiye’nin dış politikada hem Rusya’ya hem de ABD’ye yakın davrandığı, bunun tehlikeli bir argüman olduğu da ileri sürülüyor. Türkiye’nin uzaydaki yedinci uydusu 5A, 8 Ocak 2021 tarihinde ABD’nin Florida eyaletindeki Cape Canaveral üssünden uzaya fırlatıldı.
Türksat 5A uydusu, 35 dakika sonra sinyal vermeye başladı. Fiilen çalışmaya başlayan uydu hem haberleşme hem de askerî anlamda Türkiye’nin elini güçlendirdi.
Ermeni lobileri o dönemde de ABD’ye baskı kurmuş ancak bir sonuç alamamışlardı. Haziran ayında ise Türkiye’nin uzaydaki sekizinci uydusu 5B, Elon Musk’ın şirketi tarafından uzaya fırlatılacak.
"En son teknolojik adım"
Foreign Policy in Focus'tan Conn Hallinan analiz yazısında, "Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ bölgesi üzerinde çıkan son savaşın ardından, drone savaşı askeri teknolojideki en son atılımı temsil ediyor.
"Bu teknoloji zırhlı araçları modası geçmiş hale getiren, sofistike uçaksavar sistemlerini bozan bir 'sihirli mermi' olarak karşımıza çıkıyor" dedi. Hallinan şunları söyledi:
Drone'ların bir savaş alanını değiştirme gücüne sahip olduğu kesin. Azerbaycan’ın insansız hava araçları - çoğunlukla Türk Bayraktar TB2'ler ve İsrail Harpileri, Orbiter-1K'lar ve Haroplar - Ermeni tankları ve zırhlı araçların yanı sıra, uçaksavar sistemlerini de büyük ölçüde dağıttı.
Türk droneları ayrıca, Azeri topçularının Ermenilerin mevzilerini hedef almasına da yardım etti ancak Azerbaycanlılar son savaşı karada kazandılar.
"Rus sistemlerini dağıttı"
Türkiye, Suriye, Irak ve Libya'da insansız hava araçlarını yaygın bir şekilde kullandı ve yine savaş alanında kilit rol oynadı. Dronlar kesinlikle herhangi bir ordu için sorun yaratır. Birincisi, fark edilmeleri çok zor. Çoğu, Kevlar gibi metal olmayan maddelerden oluşur ve küçük motorları pillerle çalıştığı için düşük ısı imzalarına sahiptirler.
İkincisi, Radar ve kızılötesi detektörler tarafından fark edilmezler.Dronlar ayrıca Ermenistan’ın Rus yapımı S-300 hava savunma sistemine ve diğer birkaç kısa ve orta menzilli sisteme zarar verdi.
Görünüşe göre insansız hava araçları vurana kadar tespit edilememiş, bu da Ermenistan’ın uçaksavar sistemini ortadan kaldırıyor.Dağlık Karabağ'da Pantsir hava savunma sistemleri yok edildi. Türk insansız hava araçları, Rusya tersini iddia etse de Libya'daki Pantsir'leri de imha etmişti.
NATO'nun 'Bayraktar' raporu
NATO'nun bünyesinde JAPCC'nın hazırladığı Offensive Counter-Air Operations, geçtiğimiz günlerde raporunda Bayraktar TB2'nin yeteneklerinden bahsetti. Müşterek Hava Gücü Mükemmeliyet Merkezi (JAPCC), Türk SİHA'larına "İnsansız Hava Araçlarına Karşı Kapsamlı Yaklaşım" raporunda övgüler yağdırdı.
5 farklı bölümden oluşan raporda Bayraktar TB2, raporun 2'inci bölümünün "Offensive Counter-Air Operations" isimli alt başlığında ele alındı. Bu başlıkta İHA'ların ve İHA'lara karşı geliştirilen füze savunma sistemleri değerlendirildi.
Haber 7'deki bilgilere göre; raporda küçük drone'ların terör örgütleri tarafından operasyonel hale getirildiği belirtildi. DAEŞ'in ve PKK'nın Türkiye'ye karşı kullanmak istediği ancak TSK'nın düşürdüğü bazı eski küçük İHA saldırı girişimlerine dair haberler örnek olarak gösterildi.
Pantsir’lere ayrı başlık açıldı
Makalede Rusya'nın Suriye'deki ana karargahı Hmeymim Hava Üssü'ne yapılan drone saldırıları da ele alındı. Bu ani baskınlara karşı Moskova'nın "Pantsir"leri geliştirdiği belirtildi. Pantsirlerin ilk başta uçaklara ve helikopterlere karşı nokta korumasının yanı sıra, uzun menzilli hava savunma sistemlerinin, özellikle alçak ve çok alçak irtifalarda uçan araçların "hassas silah" saldırılarına karşı savunulması için geliştirildiği belirtilen raporda, Pantsir-S1'in küçük ve taktik İHA'larla mücadele etmede ideal bir sistem olduğu aktarıldı.
Bayraktar TB2'leri tespit dahi edemedi
Pantsir bataryaları ile ilgili değerlendirmenin devamında Bayraktar TB2'lerden bahsedildi. NATO raporunda Bayraktar TB2'ler taktiksel İHA kullanımında "başarılı bir örnek" olarak gösterilerek, "Türkiye, İdlib'e düzenlenen Bahar Kalkanı Harekatı'nda ilk kez SİHA'ları birincil unsur olarak kullandı.
Türkiye, buradaki çok sayıda hedefi SİHA'larla vurdu. Türk yapımı bu SİHA'lar, kara birliklerinin güvenliğini sağlamak için tanklar, hava savunma sistemleri, obüsler ve askeri üsler dahil olmak üzere çok çeşitli askeri hedefleri vurdu ve imha etti. Bu da İHA'ların Yakın Hava Desteği (CAS) konusundaki etkinliğine dair bir kanıt oldu" ifadeleri kullandı.
Suriye'deki aktif Pantsir sisteminin, bu tarz İHA'lar için ciddi bir tehlike arz ettiği ve hemen vurulması gereken bir hedef olduğu vurgulanan raporda, İdlib'deki Rus sisteminin bunu başaramadığı şu cümlelerle açıklandı:
"Aktif Pantsir S-1 sistemi, İHA'lar için büyük tehlikeydi ve hemen yok edilmeliydi. Pantsir S-1'in aktif sistemi, yoğun elektronik harp önlemleri nedeniyle Bayraktar TB2'den ateşlenen küçük ve akıllı mühimmatı radar menzilinde olmasına rağmen tespit edemedi."
Raporda, Bayraktar TB2'nin Suriye'de gösterdiği bu başarının, düşman saflarında hem fiziksel hem de psikolojik olarak yıkıcı bir etki bıraktığı belirtilirken, "NATO, düşman sistemlerini etkisiz hale getirmek için taktik İHA'ları kullanmayı değerlendirmeye ihtiyaç duyabilir. İHASAVAR sistemlerine karşı operasyonel etkinliği artırmak, tehditlere ve silahlı çatışmanın değişen doğasına uyum sağlamak için çıkarılacak dersler NATO'ya aktarılabilir" denildi. Bu söylemle birlikte, Türk İHA'larının NATO'ya entegrasyonu ilk kez dillendirilmiş olundu.
"Yenilikçi fikirler NATO tarafından değerlendirilmeli"
Raporda, Bayraktar TB2 gibi İHA'ların ve onu durdurmaya çalışan silah sistemlerinin çok hızlı bir şekilde büyüdüğü kaydedildi. Bu araçların, sahada ciddi bir güç çarpanı olduğu aktarılırken, ülkelerin bunları geliştirmeye devam edeceği bildirildi.
Raporun sonunda savaşların ortamının çok değiştiği, düşmanların yeteneklerinin hızla geliştiği ve bu iki teknolojinin de askeri rolünün görülmemiş oranda büyüdüğüne vurgu yapılarak, NATO'nun üstünlüğünü koruması için yenilikçi fikirleri hızla değerlendirmeye alması gerektiği vurgulandı.
"Rus sistemleri 1 saat bile duramadı"
TB2'nin oyun değiştirici rolüne, geçtiğimiz günlerde İbrahim Haskoloğlu'nun Twitch yayına katılan Haluk Bayraktar da değinmiş ve "En son Karabağ zaferinde gördük. Orada 50'den fazla hava savunma sistemi, 140 civarı tank ve 100'lerce çok namlulu roketatar SİHA'lar sayesinde imha edildi. SİHA'lar bu açıdan oyun değiştirici sistemler. Bayraktar TB2'yi bir saat dahi durduramadılar. Bayraktar TB2 her zaman havada" ifadelerini kullanmıştı.
Türk droneları manşetlerde
Türk droneları dünya manşetlerinden inmiyor. ABD'nin ünlü Washington Post gazetesi Türkiye'nin geldiği noktayı kaleme aldı. Türkiye, prestij ve gücünü göstermek için büyük ölçüde drone sistemlerine güvenen, dünyanın en üretken drone kullanıcılarından biri haline geldi.
Türk ordusunun yükünü çeken ileri teknolojisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın geliştirdiği silahlı drone Bayraktar TB2 oldu. TB2, 27 saate kadar uçuş süresi ve 150 kiloluk taşıma kapasitesiyle ölümcül bir silah haline geldi.
Bu insansız hava araçları, Erdoğan'ın Türkiye'nin gücünü bölgeye yayma ve kilit müttefikleri destekleme konusundaki iddialı planlarında çok önemli bir rol oynadı. Türkiye son aylarda Suriye, Kuzey Irak ve Kafkasya'ya insansız hava araçları konuşlandırdı ve Akdeniz'deki enerji kaynakları üstündeki iddialarını korumak için insansız hava araçlarını kullandı.
Türkiye ayrıca Libya iç savaşında da boy gösterdi ve insansız hava araçlarını bir BM yetkilisinin "dünyanın en büyük insansız hava aracı savaşı" olarak adlandırdığı savaşa ekledi. Türk TB2'ler, Halife Hafter'in Libya Ulusal Ordusuna karşı BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) destekledi.